Mahfi Eğilmez*
Türkiye ekonomisine ilişkin tahminler ortaya çıktıkça başta stagflasyon olmak üzere resesyon, slumpflasyon, depresyon gibi kriz çeşidini tanımlayan kavramlar da ortada dolaşmaya başladı. Nerede oluğumuzu ve nereye gittiğimizi belirlemeden önce bu kavramları bir kez daha ele alalım.
Enflasyon
Enflasyon en basit tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artış demektir. Bu basit tanımı ayrıntılarıyla bir kez daha ortaya koyalım: (1) Tek tek fiyat artışları enflasyon olarak tanımlanamaz. (2) Fiyatlar genel düzeyinin sürekli bir artış içinde olması gereklidir. Bir veya birkaç malın fiyatının sürekli artış göstermesi, ya da bütün malların bir defa artış göstermesi enflasyon değildir.
Deflasyon
Deflasyon en kısa tanımıyla fiyatlar genel düzeyinde sürekli düşüş halidir. Burada dikkat edilmesi gereken konu fiyat düşüşünün genel olması ve süreklilik göstermesidir. Bir başka ifadeyle bir ya da iki malın fiyatının düşmesi ya da bütün malların fiyatının bir defaya özgü olarak düşmesi deflasyon olarak tanımlanamaz.
Resesyon
Resesyon ekonomide küçülme halidir. Bununla birlikte ekonomide bir çeyreklik dönemde yaşanacak bir küçülme hali resesyon olarak tanımlanmamaktadır. Ekonomide üst üste iki çeyrek GSYH küçülmesi yaşanmışsa resesyon söz konusu demektir.
Depresyon
Bir ekonomide ekonomik küçülmenin sürekliliği ve diğer ekonomik faaliyetlerin uzun süre canlılığını yitirmesi hali depresyon durumunu ifade eder.
Stagflasyon
Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi büyümüyorsa yani sıfır dolayında bir reel büyüme sergiliyorsa o ekonomide stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) hali var demektir.
Slumpflasyon
Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi küçülüyorsa o ekonomide slumpflasyon (enflasyon içinde küçülme) hali var demektir.
Bunlara ek olarak bir de genel olarak kriz diye tanımlanmayan ama krize yakın bir durum vardır: Enflasyon içinde büyüme. Bu, bir ekonomide reel büyümeye normalin enflasyon oranının (yüzde 2 – 3) üzerinde bir enflasyonun eşlik etmesi halidir.
Türkiye’nin bugünkü durumu
Elimizdeki son verilere göre Türkiye yılın ilk yarısında yüzde 6,3 büyümüş durumda bulunuyor. Üçüncü çeyrekte büyümenin düşeceği tahmin edilse de ilk 9 ayın büyümesinin yüzde 5 dolayında olacağı düşünülüyor. Eylül ayı sonu itibariyle enflasyon oranının da yüzde 24,52 düzeyinde olduğunu dikkate alırsak Türkiye’nin mevcut durumunu enflasyon içinde büyüme olarak tanımlamamız mümkün görünüyor. Son çeyrekte büyümenin biraz daha gerilemesi ve yıllık büyümenin yüzde 3 – 4 arasında bir oranda olması bekleniyor. Yılsonu enflasyon oranının da yüzde 25 dolayında olması halinde Türkiye’nin 2018 yılını enflasyonun yükseldiği ve büyümenin düştüğü bir görünüm içinde tamamlayacağı anlaşılıyor.
2019’da ne bekleniyor?
2019’da Türkiye ekonomisinin nasıl bir konumda olacağına ilişkin beklentiyi dayandırabileceğimiz iki güncel tahmin seti var elimizde: Yeni Ekonomi Programı 2019 – 2021 ve IMF Dünya Ekonomik Görünümü Raporu Ekim 2018. Bu iki setteki 2019 büyüme ve enflasyon tahminlerini bir tabloda birlikte gösterelim.
2019
|
YEP
|
IMF
|
Büyüme
|
2,3
|
0,4
|
Enflasyon (yılsonu)
|
15,9
|
15,5
|
YEP tahminleri Türkiye’nin 2019’da düşük büyüme ve yüksek enflasyon içinde olacağını buna karşılık IMF tahminleri 2019 yılında Türkiye’nin stagflasyon (enflasyon içinde durgunluk) yaşayacağını anlatıyor. Ne var ki her iki tahmin seti de 2019 yılı için yıllık büyüme oranlarını verdiği için çeyrek dönemler itibariyle durumun nasıl gelişeceğini anlatmıyor. Örneğin IMF tahminlerinde 2019 yılının ilk iki çeyreği eksi büyümeyi öngörüyorsa o zaman o dönemde ekonomi resesyona girecek demektir.
Hangi açıdan bakarsak bakalım 2019 yılında Türkiye büyük olasılıkla stagflasyon ve/veya resesyon olgusuyla karşılaşacak gibi duruyor. İki çeyrekten öteye giden bir resesyon olgusu yaşanırsa o zaman slumpflasyonu da görme olasılığı söz konusu olabilir.
Bu tahminler kuşkusuz eldeki mevcut verilere ve uygulanmakta olan ekonomi politikasına bakılarak yapılan tahminler. Türkiye doğru bir ekonomi politikası izlemeye başlarsa görünüm değişebilir.