*Mahfi Eğilmez
Kopenhag Kriterleri Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğin koşullarını, Maastricht Kriterleri ise AB üyesi ülkelerin Ekonomik ve Parasal Birliğe katılabilmeleri için gerekli koşulları belirleyen düzenlemelerdir. Bu kriterleri sıralayalım: (1) Fiyat İstikrarı: Enflasyon oranı, AB üyesi ülkeler arasında enflasyon konusunda en düşük orana sahip üç ülkenin enflasyon oranı ortalamasını 1,5 puandan fazla aşmamalıdır. (2) Mali Disiplin: AB üyesi ülkelerin toplam kamu borçlarının GSYH’lerine oranı yüzde 60’ı geçmemelidir. Üye ülkelerin bütçe açıklarının GSYH’lerine oranı yüzde 3’ü aşmamalıdır. (3) Faizler: Üye ülkelerde 12 aylık dönemde uygulanan faiz oranı, fiyat istikrarı açısından en iyi performans gösteren üç ülkenin faiz oranları ortalamasını 2 puandan fazla aşmamalıdır. (4) Devalüasyon: Üye ülkelerin parası son iki yıl içinde bir başka ülke parası karşısında devalüe edilmemiş olmalıdır.
Şimdi bu kriterler açısından Avrupa Birliği’nin son üç yıllık verilerini bir tabloya dökelim:
Avrupa’da ortalama enflasyon yüzde 4,1 olduğuna göre, enflasyon oranının Avrupa’nın en düşük enflasyon oranına sahip üç ülkesinin enflasyon ortalamasından (Malta: 0,7, Portekiz: 1,3, Yunanistan: 1,9) 2,8 puanlık bir sapma içinde olduğu görülüyor. Kamu Borç Stoku / GSYH oranına baktığımızda da Maastricht kriterinden 38,3 puan gibi (yüzde 63) devasa bir sapma içinde olduğu ortaya çıkıyor. Benzer bir sapma Bütçe Dengesi / GSYH oranında ortaya çıkmış bulunuyor. Avrupa ortalaması Maastricht Kriterinden 4 puna (yüzde 50’den fazla) sapmış görünüyor. Faizler konusunda Avrupa, Maastricht kriterini tutturmuş görünüyor. Ne var ki enflasyonun ortalama yüzde 4,1 olduğu bir yapıda faizler sıfır düzeyinde uzun süre götürülemez. Dolayısıyla ilk bakışta sıfır faiz iyi bir gösterge gibi görülüyor olsa da sağlıklı bir duruma işaret etmiyor.
Özetle şunu söyleyebiliriz: Yaklaşık on üç yıldır süregiden Küresel Kriz Avrupa’yı son derecede kötü etkilemiş ve üye ülkeler kendi koydukları kriterleri karşılayamaz olmuşlardır.