Dr. Mahfi Eğilmez
Depremlerin etkileri
Bu çalışmada 6 Şubat 2023’den başlayarak yaşanan depremlerin on ilimizde (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Malatya) yarattığı direkt kayıpları ve ekonominin genelinde yaratacağı kayıpları incelemeye çalışacağız. Depremin en ağır hasar yarattığı üç ilimiz Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’daki kayıplar diğer yedi ilimize göre çok daha yüksek olduğu için analizimizi bu ağırlığa göre yapacağız.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın devam eden tespitlerine göre şimdiye kadar 384.545 konut biriminin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu, 133.575 bağımsız birimin orta hasarlı olduğu ve onarılması gerektiği tespit edildi. Tespit çalışmaları devam ediyor. Ayrıca 20 Şubat günü yaşanan artçı depremle de yıkılan, hasar gören binalar oldu. Bunları da hesaba katarsak sayılar artıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 11 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2023 Yılı Yapı yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğine göre konut birim maliyet bedelleri (TL/m2) konutun bulunduğu binanın kat yüksekliğine göre 4.600 ile 10.650 TL arasında değişiyor. 600.000 yeni konut yapılacağını ve bunların m2 maliyetinin 8.500 TL/m2 olacağını, 200.000 konutun onarımdan geçeceğini, bunlara yapılacak harcamanın m2 maliyetinin yeni konut yapımı için harcanacak miktarın üçte birine (3.000 TL/m2) denk düşeceğini tahmin ediyoruz. Enkaz kaldırma işlemlerinin yaklaşık 800.000 bağımsız konut birimine denk gelecek bir maliyete eşdeğer olacağını ve bu faaliyetin m2 maliyetinin, konut yapım maliyetinin yüzde 20’sine (1.800 TL/m2) denk geleceğini tahmin ediyoruz. Yapılacak konutlar ve onarılacak konutlar için gerekecek altyapı yapım ve onarım faaliyetinin de enkaz kaldırmada olduğu gibi 800.000 bağımsız konut birimine denk bir maliyete ulaşacağını bunun da m2 maliyetinin konut yapım maliyetinin yüzde 25’ine (2.000 TL/m2) denk geleceğini tahmin ediyoruz. Hesaplamalarımızda USD/TL kurunu 18,9 olarak aldık.
Depremlerin direkt maliyetinin tahmini
Yukarıdaki varsayımlara dayanarak hesaplama yaparsak depremlerin direkt maliyeti olarak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
Yapılan açıklamalar göre depremlerde her aileye 10.000 TL, ölen kişilerin ailelerine 100.000 TL nakit ödeme yapılacağı ve ailelere aylık 5.000 TL kira yardımı yapılacağı belirtilmiştir.
Bu iki tabloyu bir araya getirirsek depremlerin direkt maliyetini hesaplamış oluruz:
Bağışlar ve DASK
Yapılan bağış kampanyasıyla 115,1 milyar TL nakit bağış toplanmış bulunuyor. Bu kampanya dışında da 5 milyar TL nakit bağış toplandığını ve toplam nakit bağışların 120 milyar TL’ye yükseldiğini (6,4 milyar dolar) tahmin ediyoruz. Ne var ki bu bağışların yaklaşık 4,8 milyar dolarlık kısmı TCMB ve kamu kesimine ait banka ve kuruluşların yaptığı bağışlar. TCMB yaptığı 30 milyar TL tutarındaki (1,6 milyar dolar) bağışı Hazine’ye devredeceği kârdan yapmış bulunuyor. Bu durumda Hazine’ye bu kadar eksik kâr devredecek ve Hazine bu parayı başka yerden (vergi artırarak ya da borçlanarak) bulmak zorunda kalacak. Benzer biçimde Ziraat Bankası birkaç ay önce Hazine’den aldığı 20 milyar TL tutarında sermaye payı söz konusuyken deprem için 20 milyar TL (yaklaşık 1,1 milyar dolar) bağış yaptı. Hazine’den aldığı parayı bağışladığına göre bu tutarı yeniden Hazine’den istemek zorunda kalacak. Diğer kamu kesimi bağışlarında da aynı durum söz konusudur. Bu kurumlar ya Hazine’den para alıyorlar ya da kârlarını Hazineye devrediyorlar. Dolayısıyla bu kurumların yaptığı bağışların tamamı bütçeden yapılmış sayılır ve bütçe açığını olumsuz yönde etkiler. Sonuçta Hazine, bir şekilde bu kamu kurumlarının deprem için bağışladıkları paraların yerine aynı tutarda para bulmak zorunda kalacak. Kamu kesimi bağışlarını düşersek geriye gerçek bağış kabul edilebilecek olan özel kesim ve kişilerin bağışları kalıyor. Bunların tutarı (6,4 – 4,8 =) 1,6 milyar dolar ediyor. Hesabı buna göre yaptığımızda 3 milyar dolarlık bir gerçek imkân ortaya çıkıyor.
Depremlerin direkt maliyetini karşılamak için gereken finansman tutarı
Depremin yarattığı direkt kayıpları karşılamak için katlanılacak maliyet ile özel kişi ve kurumlardan toplanan bağışları ve DASK’ta bulunan parayı karşılaştırırsak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
Buna göre bugünkü görünüm itibarıyla Türkiye’nin deprem kayıplarını karşılaması, onarması ve yeniden yerine koyması için bulması gereken finansman 45,7 milyar dolar olarak karşımıza çıkıyor.
Depremlerin yarattığı üretim, ihracat, istihdam ve vergi kaybının tahmini
2022 verilerine göre on ilimizin toplam 808 milyar dolarlık GSYH’deki payı yüzde 9,3 (75 milyar dolar), en fazla zarar gören üç ilimizin (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman) toplam GSYH’deki payı yüzde 2,6’dır (21 milyar dolar.) Türkiye’nin depremler sonucunda bu üç ilimizden GSYH kaybının yüzde 50 – 60 dolayında olacağını (10 – 12 milyar dolar) diğer illerimizdeki kaybın yüzde 15 – 20 düzeyinde kalacağını (9 – 11 milyar dolar) tahmin ediyoruz. Buna göre 2023 yılı için GSYH kaybı (2022 GSYH verileri esas alınarak) toplam 21 milyar dolar dolayında olacak gibi görünüyor.
2022 verilerine göre on ilimizin toplam ihracattaki payı yüzde 8,5 (21,6 milyar dolar), en fazla etkilenen üç ilimizin (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman) ihracattaki payı yüzde 2,2’dir (5,6 milyar dolar.) Bu üç ilimizin ihracat kaybının yüzde 50 – 60 düzeyinde olabileceğini (2,5 – 3,5 milyar dolar) diğer illerimizin ihracat kaybının yüzde 10’lar düzeyinde kalacağını (1,5 milyar dolar) buna göre toplam ihracat kaybımızın yaklaşık olarak 7 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz.
On ilimizde istihdam edilen nüfus 4.640 bin kişidir. Bu nüfusun yaklaşık bir milyonu en fazla zarar gören üç ilimizde (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman) geri kalan 3,6 milyonu da diğer yedi ilimizde istihdam edilmektedir. Kamu kesiminde istihdam edilenlerin istihdam dışı kalması düşülemeyeceğine göre kayıplar daha çok özel kesim işletmelerinde ve en çok da hizmet üreten birimlerde ortaya çıkacak demektir. Bu on ilimizde istihdam edilenlerin bir bölümünün yaşamını kaybetmesi bir bölümünün işyerinin yıkılması (daha çok hizmet birimleri) sonucu yüzde 8 dolayında bir istihdam kaybı yaşanacağını bekliyoruz (yaklaşık 300 bin kişi.) Bu da Türkiye’nin Aralık 2022 itibarıyla 3,6 milyon olan işsiz sayısını yaklaşık olarak 3,9 milyona ve yüzde 10,3 olan işsizlik oranını yaklaşık yüzde 11’in üzerine yükseltecek demektir.
2022 yılında depreme maruz kalan on ilimizden toplanan vergilerin toplamı 118,7 milyar TL (Türkiye vergi toplamının yüzde 7,1’i), depremde en fazla etkilenen üç ilimizin (Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman) payı da 53,8 milyar TL’dir (Türkiye vergi toplamının yüzde 3,2’si.) Bu üç ilimizden gerek ortaya çıkan kayıplar gerekse yapılan ertelemeler ve benzeri düzenlemeler dolayısıyla 2023 yılında vergi toplanamayacağını dolayısıyla 53,8 milyar TL (2,9 milyar dolar) düşük vergi tahsilatı yapılacağını tahmin ediyoruz. Diğer illerden toplanan vergilerde de yüzde 30 – 35 dolayında düşüş olacağını, dolayısıyla yaklaşık 1,9 milyar TL (100 milyon dolar) dolayında kayıp olacağını tahmin ediyoruz. Bu illerimizin tümünde karşımıza çıkacak vergi kaybının toplamda 3 milyar doları bulmasını bekliyoruz.
Depremlerin enflasyona etkisinin tahmini
Ocak 2023 itibarıyla 12 aylık enflasyon oranı yüzde 57,68 idi. 2022 yılında özellikle ilk altı ayda yaşanan yüksek aylık enflasyon oranlarının 2023 yılında tekrarlanmayacağı, baz etkisiyle düşüş yaşanacağı tahmin ediliyordu. Bununla birlikte enflasyondaki düşüşün, kamu harcamalarında seçim nedeniyle ortaya çıkacak artışların, asgari ücret artışının, EYT düzenlemesinin yaratacağı harcama artışının ve bunun tüketim harcamalarını artırmasının, çeşitli zamların ve vergi indirimlerinin etkisiyle umulduğu kadar olmayacağını tahmin ediyorduk. Bu çerçevede depremler öncesinde yılsonu enflasyon tahminimiz hükümetin ve piyasa tahminlerinin biraz üzerinde yüzde 40’lar düzeyindeydi. Bu çalışmamızda ortaya koyduğumuz harcama miktarlarının yansıyacağı bir ortamda enflasyonun yükselmesi kaçınılmazdır. Buna ek olarak depreme maruz kalan bu on ilimizde 21 milyar dolar dolayında bir üretim kaybı olacağını tahmin ettiğimize göre bu da fiyatları artırıcı yönde etki yapacaktır. Bu etkiler altında 2023 yılsonu enflasyon tahminimizi yüzde 50 olarak revize ediyoruz.