Ekonomi

Mahfi Eğilmez'den OECD'nin Türkiye önerisine tepki: Bunlara reform değil deform denir

17 Eylül 2024 11:53

İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, OECD'nin yapısal reform kapsamındaki öngörülerine tepki gösterdi. Eğilmez, Sürekli iş sözleşmelerinin daha esnek hale getirilmesi, sosyal koruma sisteminin kıdem tazminatından daha geniş kapsamlı işsizlik sigortasına kaydırılması ve yasal asgari ücretlerin firmalar için karşılanabilir olmasının sağlanması gibi önerilerin yapısal reform olmadığını belirterek, "Bu, emeği, sermaye karşısında daha da gerileterek sistemin yarattığı faturayı emekçinin sırtına yükleme çabasıdır" dedi. 

İktisatçı ve eski Hazine Müsteşarı Dr. Mahfi Eğilmez, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü'nün (OECD) Türkiye’nin mevcut ekonomik görünümüne ve ekonomi yönetiminin hamlelerine dair yaptığı değerlendirmeye tepki gösterdi. 

OECD'nin yapısal reformların mevcut makroekonomik çerçeveyi istikrara kavuşturabileceğini ve uzun vadeli büyüme potansiyelini artırabileceğini belirttiğini anımsatan Eğilmez, şunları söyledi:

"Sürekli iş sözleşmelerinin daha esnek hale getirilmesi, sosyal koruma sisteminin kıdem tazminatından daha geniş kapsamlı işsizlik sigortasına kaydırılması ve yasal asgari ücretlerin firmalar için karşılanabilir olmasının sağlanması, daha fazla resmi iş yaratarak refahı ve mali gelirleri artırabilir öngörüsünde bulunmuş. OECD'nin önerdikleri yapısal reform değil, Yapısal Uyumlandırma adı altında çerçevelenmiş olan ve emeği, sermaye karşısında daha da gerileterek sitemin yarattığı faturayı emekçinin sırtına yükleme çabasıdır. Yapısal reform; hukukun üstünlüğünün sağlanması, demokrasinin ve ekonomik sistemin ahbap çavuş ilişkilerinden kurtarılması, atamalarda liyakatin öne çıkarılması, eğitimde bilimin her aşamada egemen kılınması gibi köklü adımlardır. Bozuk yapıyı değiştirecek olan ve dolayısıyla yapısal reform ifadesine layık olan adımlar bunlardır. Ücretleri baskılamak ve emeği daha da zayıflatmakla sonuçlanacak adımlara yapısal reform değil yapısal deform denir."

 

 


Annesi ve babası Can Atalay'ın "suçlarını" anlatıyor