Gündem

Mahçupyan: Ermenistan toplumu diasporadan daha hazır, insanlar yakınlaşmak istiyor

‘Bu insanlar, aynı kültürün çocukları, aynı müziği dinliyorlar, aynı şeyleri okuyorlar. Yani iki toplum arasında öyle bir özlem var’

28 Ocak 2015 14:17

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, Ermenistan devletinin ve toplumunun, Türkiyeile ilişkiye girmede Ermeni diasporasından daha hazır olduğunu, bu nedenle olayların yüzüncü yılının bir fırsata çevrilmesi gerektiğini belirtti.

AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Mahçupyan, iki toplumun birbirini özlediğini vurguladı.

 

'Tedavi edilebilir, insanlar yakınlaşmak istiyor'

 

Ermeni olaylarının yüzüncü yılında karşılıklı adımların atılması durumunda Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin "tedavi edici" yönde değişebileceğini anlatan Mahçupyan, "Ermenistan ve toplumu, Türkiye ile ilişkiye girmede diasporadan daha hazır. Ama devletin sesini duyduğumuz için ve devlet de devlet gibi konuştuğu için sert gözüküyor. Yoksa Ermenistan'da sokaklarda gezip insanlarla konuştuğunuz zaman öyle bir durum yok. Yani Türkiye'de sokaklarda gezdiğinizde ne görüyorsanız aynı şeyi orada da görüyorsunuz. İnsanlar yakınlaşmak istiyor" dedi.

 

'İki toplum arasında özlem var'



İki toplum arasında "özlem" olduğunu ifade eden Mahçupyan, "Bu insanlar, aynı kültürün çocukları, aynı müziği dinliyorlar, aynı şeyleri okuyorlar. Yani iki toplum arasında öyle bir özlem var ve aslında iki tarafta da temasa geçmeye hazır. Ama işte milli bir dünyadayız, sınırlar ve devletler var. O birazcık işi formel hale getiriyor. Formel olunca da eşitlikçilik, pazarlıkçılık gibi temalar işin içine giriyor. Bu ilişkilerin biraz soğumasına neden oluyor" diye konuştu.

Mahçupyan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Çanakkale Savaşları anma törenlerine, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ı davet etmesine ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:

"Bu, bütün dünyaya yapılmış bir davet. Ermenistan da bunun dışında bırakılmadı. Böyle genel bir yönü var. İkinci bir yönü, Çanakkale'de ölen askerlere baktığımız zaman onların arasında birçok Ermeni var. Eğer Ermenistan'ın geçmişteki Ermenilerle manevi bir bağı varsa, o zaman onları da ilgilendiren bir yönü vardır demektir. Dolayısıyla sembolik de olsa davete icabet edilmesi halinde sonuçlarının olumlu olacağını, Ermenistan tarafının bir jest yapacağını düşünüyorum. Ancak devletler moral yükümlülükle davranmayabilirler. Daha çıkarcı ve daha pazarlıkçı bir bakış olabilir. Nitekim Sarkisyan da 'biz de sizi davet ettik, siz de o davete icabet etseydiniz' vesaire demişti."

 

'Toplumsal düzeyde yapılacaklar'

 

"Eninde sonunda samimi ve açık ilişkilerin olması gerektiğini" düşündüğünü kaydeden Mahçupyan, şöyle devam etti:

"Bunu da çok fazla devletler üzerinden zorlamanın bir getirisi olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Devletlerin bir alt katına inmek gerekiyor. Yani toplumsal bir düzeyde bunların yapılması çok daha önemli. Bu iş, daha çok enformel kanallarla yapılmalı. Çok basit bir şey söyleyeyim. Mesela iki tarafın da kadın hareketleri var. Bu kadın hareketlerinin karşılıklı bu jestleri yapması, birbirlerine gidip gelmeleri, birlikte bildiri yayınlamaları gibi olaylar zamanın ruhuna uyuyor. Kadın hareketleri üzerinden bu işin çözümlenmesi düşünülebilir.

Çünkü savaşı hep biz erkekler yapıyoruz. O yüzden çok da takılmamak lazım ama karşılıklı bir iyi niyet arayışının olduğunu en azından şimdilik görüyoruz."

 

'Hrant, Türkiye'ye sahip çıkan Anadolulu'

 

Olayların yüzüncü yılı olduğu için 1915'in bütün yıl boyunca önemli olduğuna işaret eden Etyen Mahçupyan, "Başbakan Davutoğlu, Hrant Dink için bir mesaj verdi. Bu da çok önemli. Bu kadar seneden sonra Hrant'ı hem kendi kimliğine hem de Türkiye'ye sahip çıkan bir Anadolulu olarak tanımlıyor. Bu yıl tabii 1915'in yüzüncü yılı. O nedenle bütün yıl çok önemli. Bütün yıl boyunca Türkiye'nin yapmak isteyeceği, yapacağı, el uzatacağı birçok etkinlik olacaktır diye düşünüyorum. Ama bunların somutlaşması bir karar mekanizmasını gerektiriyor" şeklinde konuştu.

Mahçupyan, sözlerini şöyle tamamladı: "İşin temeli, insani ilişkilerin arttırılmasıdır. İnsan ilişkilerini yoğunlaştıracak, iç içe geçirecek olan her türlü projenin 2015 yılını da vesile bilerek hayata geçirilmesinde büyük bir yarar var. Bu ilişkilerin kalıcı kılınması söz konusu olabilir. Belki bazı Ermeniler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını yeniden isteyebilir. Bazı Ermeniler, buraya yerleşmeyi düşünmeye de başlayabilir. Bunlara kolaylık göstermek, bunların önünü açmak çok olumlu olacaktır. Ama dediğim gibi önce psikolojinin değişmesi ve birlikte geleceğe bakma alışkanlığının gelmesi lazım. Bu yıl bunun için önemli bir fırsattır. Eğer bu yıl öyle kullanılabilirse ben bundan sonra daha rahatlayan bir ilişki olacağını, karşılıklı olarak rehabilite edici, tedavi edici adımların daha kolay atılabileceğini düşünüyorum."