Gündem

LZ: AB ülkeleri müzakerelerin dondurulmasını onaylamaz

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye kararı ve AP'nin Başkanı Martin Schulz’un bu görevini bırakarak, Alman iç siyasetine döneceğini resmen açıklaması bugünkü Alman gazetelerinin ağırlıklı yorum konusu.

25 Kasım 2016 01:36

AP başkanlığını bırakacak olan Martin Schulz, Almanya'da 2017'de genel seçime katılacağını açıkladı ve Almanya Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmesi de olası görülüyor. Landeszeitung gazetesi Schulz, Avrupa ve Türkiye üçgeninde olası gelişmeleri yorumunda irdeliyor:

"Martin Schulz’un Almanya iç politikasına dönme kararını açıkladığı gün Avrupa Parlamentosu da görevden ayrılacak başkanı tarzında sert ve yanlış anlaşılmaya yer vermeyen bir mesaj veriyor. Avrupalı parlamenterler Erdoğan’ın diktatörce ihtiraslarına karşı yatıştırma politikalarıyla yanıt vermekten usandılar. AB ülkeleri Türkiye ile sürdürülen AB’ye tam üyelik müzakerelerini dondurma kararı almayacak. Zaten bu kararı alsalar da Boğaz’ın yeni Sultanı pek rahatsız olmazdı. Ancak Avrupa Parlamentosu’nun verdiği mesaj, mültecilerden korkusu nedeniyle kendi değerlerini eğip büken yaşlı kıtanın kendine saygısı açısından önem taşıyor. Eğer Schulz -beklendiği gibi- dışişleri bakanlığının başına getirilecek olursa, prensiplerde ısrarcı bu tür diplomasi girişimlerinin artacağından yola çıkabiliriz. Popülistlerin, otokratların ve ırkçıların demokrasiyi alay konusu ettikleri böyle bir dönemde bu gelişme bir kazanım anlamına gelecektir.”

Almanya’da AP başkanlığını bırakacak olan Martin Schulz'un dışışleri bakanlığına getirilebileceği, hatta belki de partisi Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) başbakanlığa aday gösterilebileceği yorumları yapılıyor. Süddeutsche Zeitung adlı gazetenin bu konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Schulz, Sosyal Demokrat Parti (SPD) içinde dışişleri bakanlığına en uygun aday. Ama başbakanlığı da aday olabilir mi? Onun en büyük eksikliği hükümet tecrübesi olmaması. Würselen kentinin belediye başkanlığını yapmıştı. Schulz’un büyük koalisyona katılmadan, dışarıdan Başbakan Angela Merkel’i eleştirmesi elbette koalisyon içinde yer alan Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel’in yapabileceğinden daha kolay. Bu nedenle de Schulz’un hem dışişleri bakanlığı görevini üstlenmesi hem de başbakan adayı olması akılcı değil. Schulz Avrupa konusunda yaptığı konuşmaları partisi Sosyal Demokrat Parti için de yapabilirse kitleleri motive etme ve harekete geçirme durumu oluşur. Böylece kendisiyle sürekli didişen bir parti olan Sosyal Demokrat Parti içinde bir şeyleri değiştirebilir.”

Martin Schulz'un partisine dönmesinin Sosyal Demokrat Parti lideri Sigmar Gabriel ile karşı karşıya gelmesine yol açabileceği de dile getirilmeye başladı. Rhein-Zeitung'un yorumu işte bu spekülasyonlar çerçevesinde kaleme alınmış:

"Parti içinde Gabriel’in ve Schulz’un rolleri ne olacak? Bu soru iki politikacıyı karşı karışaya getirebilir. Şimdiye kadar özel hayatlarında da dost olan bu iki politikacının anlaşmazlığa düşmesi parti için de bir dayanıklılık testinden geçme anlamına gelecektir. Parti içinde şimdiden Schulz ve Gabriel kanatlarının oluşmakta olduğu gözleniyor. Partinin yönetici kadrosu Avrupalı Schulz’a sempati ile bakarken, tabandaki üyeler Brüksel’den gelen bu adamla ne yapacaklarını bilemiyorlar. Onların gönlündeki başbakan adayı Gabriel. Bu konudaki karar süreci ne kadar uzarsa, o oranda görüş ayrılıkları derinleşecek ve seçim mücadelesinde safların sıklaştırılması zor hale gelecek.”

Mannheimer Morgen gazetesi ise gelişmeleri iki sosyal demokrat politikacı açısından şöyle değerlendiriyor:

"Sosyal Demokrat Parti'nin bir lideri Merkel karşısında ikinci kez aday olamıyorsa, o zayıf bir lider demektir. Parti bu konuyla şimdi yakından ilgilenecektir. Kimin hangi pozisyona geleceği konusu diğer tüm konuların üstünde gelecek. Oysa ki her şey çok daha basit gelişebilirdi. Gabriel ve Schulz hafta başında birlikte parti merkezinde boy gösterebilirler ve siyasi geleceklerinin ne olacağını açık seçik ilan edebilirlerdi.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar