Gündem

Lübnan'dan kurtarılan pilot Ağca: Sanırım cehennem böyle bir yer

Lübnan'da 71 gün süren esaretin ardından, dün gece serbest bırakılan THY'nin kaptan pilotu Akpınar ile yardımcı pilot Ağca, yaşadıklarını anlattı

20 Ekim 2013 20:06
Lübnan'da kaçırıldıktan sonra dün özgürlüğüne kavuşan Türk pilotlar, tutuldukları süre zarfında dinledikleri Türk radyosunun kendilerini hayata bağladığını belirtti.
Lübnan'da 71 gün süren esaretin ardından, Türkiye, Katar ve Lübnan'ın günler süren görüşmelerinden sonra dün gece serbest bırakılan THY'nin kaptan pilotu Murat Akpınar ile yardımcı pilot Murat Ağca, kaçırıldıktan sonra başlarından geçenleri anlattı.
Özel uçakla Türkiye'ye gelirken, Lübnan'da yaşadıkları zor anları AA muhabirine anlatan Akpınar, "Türk radyosunda çalınan müzikler bizi hayata bağladı. O kadar güzel şarkılar, türküler vardı ki! Bizim sesimiz kötü. O nedenle bizim işimizi gördü. Allah uzaklarda olanlara sabır versin. Gerçekten çok zor" dedi.
Yardımcı pilot Ağca da "Hiç insanın aklına gelir mi? Kısa dalgadan yayın yapan Türkiye'nin Sesi Radyosu bize çok şey verdi. Bir radyonun bu kadar etkili ve önemli olacağını hiç düşünmezdik. Çalışanları sarılıp öpsem yeridir" diye konuştu.  
 

Tekerlekli sandelyedeki Lübnanlı

 
Kaptan pilot Akpınar, kaldıkları yerde bulunan tekerlekli sandalyeli bir Lübnanlının söylediklerinin de kendilerini çok etkilediğini belirterek şunları söyledi:
"Tekerlekli sandalyede birisi vardı. Bizi en çok hayatta tutan o oldu. Bize dedi ki, 'Siz bir gün kurtulup gideceksiniz, özgürlüğünüze kavuşacaksınız. Ama ben hiç bir zaman yürüyemeyeceğim.' Bu söz bize dayanma gücü verdi." 
Bulundukları yerde çatal olmadığını, herkesin elleriyle yediğini anlatan Akpınar, "Onlara çatalı öğretene kadar 60 gün geçti. Bize zorlukla çatal bulup getirdiler, ellerimizle yemekten kurtulduk" dedi.
Yardımcı pilot Ağca ise kaptan pilot Akpınar'ın kaçırıldıkları süre içinde şiir yazdığını belirtti. Bunun üzerine Akpınar, "Yardımcımla birlikte çatıya çıkıp birlikte yazıyorduk" diye konuştu. 
 

"Sanırım cehennem böyle bir yer"

 
Ağca, Halkalı'daki evinde eşi ve 2,5 yaşındaki kızıyla birlikte gazetecilere yaptığı açıklamada da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ilgili tüm devlet yetkililerine, kurtarılmalarında büyük emek sarfettikleri için teşekkür etti.
"Cehennemin nasıl bir yer olduğunu bilmiyorum ama sanırım böyle bir yerdir" ifadelerini kullanan Ağca, dayanarak ve sabrederek kurtuluşu beklediklerini söyledi. 
Murat Ağca, Türk devletinin büyüklüğünden dolayı kurtarılacaklarından emin olduğunu ifade ederek, "Ama onların çözümleri farklı. Bölgedeki bu olayı sadece Türkiye'nin çözebileceğini kendileri de biliyordu. Bu iş nasıl çözülecek diye düşünürken, devletimiz bu işi çok güzel bir şekilde çözmeyi başardı. Çünkü bu denklem kolayca çözülebilecek bir denklem değildi" dedi.
 

'33 adımlık bir bahçe vardı'

 
"Büyük adımlarla yürüdüğünüzde 33, küçük adımlarla yürüdüğünüzde ise 37 adımlık kimsenin görmediği kapalı bir bahçe vardı. Orada sürekli yürüyerek sağlığımızı korumaya çalıştık."
 

'Uçmayı çok özledim'

 
Uçmayı çok özlediğini söyleyen Murat Ağca, "Görevimi çok özledim. Benim hayatım uçmayla geçti. Askeriyede F-16 pilotuydum. Uçmak benim için her şey. Şu anda uçmaya hazırız. Ama tabi aile hasreti var. Orada haber alamadım, babam ve annem hastalanmış hastaneye kaldırılmış. Onları ziyaret edeceğim. Uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımız ziyaret edeceğim. Sanırım ondan sonra en kısa zamanda uçuşlara başlayacağız" diye konuştu.
 

'Kızım travma yaşadı'

 
Murat Ağca’nın eşi Nur Ağca ise, "Yaşadığımız acı da, onun yerini bıraktığı mutluluk da tarif edilmez. Halen duygu karmaşası yaşıyoruz. 2,5 yaşında bir kızımız var. Hep babasıyla vakit geçiriyordu. Bu nedenle kızım çok büyük bir travma yaşadı. Bunların hepsini geride bırakıp, hiçbir şey hatırlamak istemiyoruz. Şuan ikinci şokumuzu yaşıyoruz ama bu ikincisi güzel bir şok. Başta devletimiz olmak üzere yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyorum. Aile olarak bu işi medyatik hale getirmemeye çalıştık. Çünkü bunun bize ve eşlerimize yarayacak hiçbir tarafı olmazdı" dedi.
 
'40 günden sonra saymayı, umut etmeyi bıraktık'
 
Eşiyle kavuşma umudunun azaldığını anlatan Nur Ağca, "40 günden sonra ayrılık günlerini saymadım. Çünkü umut etmeyi bıraktım. Ortadoğu çok karışıktı. Karışık olduğu için bu kadar kısa sürede olayın çözüleceğini düşünmüyordum. Çözülünce ayrı bir şok yaşadım. İnanamıyordum. Hatta sayın Başbakanımız aradığında bile yüzde elli inanıp, yüzde elli inanmıyordum. Ama Başbakanımız yüzde yüz doğruyu söylemiş. Başbakanımızın karşılamaya geleceğini evden çıktığım an bunu öğrendim. Çok da sevindim. Çok duyarlı bir hareket bu" şeklinde konuştu. Murat Ağca kızı İdil’i sık sık öperek hasret giderdi.