Le Monde gazetesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilişkiyi inceleyen bir analize yer verdi. "Biri 'soğukkanlı taktisyen' diğeri 'yüce lider" diye başlayan makalede, "Erdoğan ve Putin, Batı hoşnutsuzluğu ve güç tutkusunu paylaşıyor" ifadeleri yer aldı.
Le Monde gazetesinde yer alan "Erdoğan ve Putin arasında acımasız itilaf" başlıklı makale, Türkiye-Rusya ilişkilerinde yaşanan anlaşmazlıkları hatırlatırken Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Makalenin başında, 2020'nin şubat ayında Suriye'nin İdlib bölgesinde düzenlenen hava saldırısı sonrası 33 Türk askerinin şehit olduğu krizin hatırlatıldı. Krizin ardından, mart başında Rusya Devlet Başkanı Putin'in, Moskova'da ağırladığı Cumhurbaşkan Erdoğan ve Türk heyetini 2 dakika boyunca beklettiği görüntülerin Rus televizyonlarında yayınlandığı belirtildi.
İdlib'de Türk askerlerinin şehit olduğu krizin ardından gerçekleşen görüşmeyle ilgili Le Monde'da şu ifadeler yer aldı: "Bu dakikada Rusya-Türkiye ilişkileri sarsılmış hâldeydi. Ancak öfkeli, gözle görülür derecede bitkin Erdoğan’ın karşısında Putin, doğru kelimeleri buldu: ‘Hayır, hava saldırısında Türk askeri hedef alınmadı’.
Son olarak, binlerce Türk askerinin sevk edildiği, Beşar Esad’ın Moskova’nın hava desteği sayesinde kazanmaya istekli olduğu İdlib’de ateşkes formunda bir tavize erişildi. Suriye düğümünde anlaşma istikrarsızdı ancak temel nokta şu: Gerilim önlenmişti.”
“İki liderin farklılıklarının üzerini örtme kapasitesi her zaman şaşırtıyor” diye devam eden makalede, Türkiye ve Rusya’nın bugün Suriye, Libya, Ukrayna konusunda farklı noktalarda durduğunun altı çizildi.
Rus siyaset bilimci Fiodor Loukianov, Le Monde’a Türk-Rus ilişkileriyle ilgili yapıtğı açıklamada “Gelecek yıllarda belirleyiciliğini gösterecek bir ortaklık örneği” ifadelerini kullandı. Eski dünya düzeninin değiştiği görüşünü paylaşan Loukianov “Çok sayıda devlet artık katı bağlılıkların olmadığı daha esnek ilişkiler arayışında” dedi.
Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün hazırladığı “Rusya ve Türkiye. Stratejik Partner ve Rakipler” isimli çalışmada yer alan araştırması Pavel Baev ise Türkiye-Rusya ilişkileri hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Moskova, Ankara’nın şu an Paris, Berlin ve Washington tarafından ‘sorun yaratan’ konumunda olmasından hoşnut olabilir ancak sık sık kendini Türkiye’nin güç gösterme adımları karşısında zor durumda buluyor” Makalede, Paev’in değerlendirmelerinin ardından Dağlık Karabağ krizi ve Türkiye’nin Azerbaycan’a yaptığı askeri destek hatırlatıldı.
Makalede, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400’lerle ilgili bölümde şu ifadeler yer aldı: "Erdoğan için S-400’leri satın almak bir bağımsızlık hamlesi olarak sunuldu. Ülkesinin artık Batı’nın ‘uysal müttefiki’ olmadığını göstermek istedi."
Siyaset bilimci Kerim Has, Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkiyi değerlendirirken “Türkiye ve Rusya arasında çatışmayı önlemek için kurumsal mekanizmalar yok. Sorunlar Erdoğan ve Putin arasında yüz yüze ya da telefon yoluyla yapılan konuşmalarla çözülüyor” dedi.
Benzerlikler ve farklılıklar
Putin’in 1952, Erdoğan’ın 1954 doğumlu olduğu, “aynı jenerasyondan” oldukları hatırlatılan makalede iki liderin de 20 yıldır ülkelerinin başındaki isimler olduğunun altı çizildi. Putin’in komünist bir ajan, Erdoğan’ın siyasal İslam çizgisinde büyüyen bir genç olduğu hatırlatılırken yola aynı fikirlerle başlamadıkları belirtildi. “Karakterleri farklı” denilen makale şöyle devam etti: “Erdoğan duygusal, çabuk öfkelenen ve sınırları olmayan biriyken Putin, birkaç sözlü hatanın dışında soğukkanlı, taktisyen biri”
Rus siyaset bilimci Loukianov, iki liderin de çok taraflılığa bağlı olduğu, ‘dolar hegemonyasına’ karşı durduğunu belirtti. Loukianov, iki liderin de söylemlerinde halka ‘Batı medeniyetinin çöküşü” vurgusunu yaptığını söyledi.
Makale şu ifadelerle devam etti: "Otoriterlik isteği onları harekete geçiriyor. Anayasayı yeniden yazmak, eylemlere şiddetli müdahalelerde bulunmak, muhalifleri hapse atmak, medyaya ve eleştirel seslere müdahale etmek… Yönetim biçimleri benzer. Ankara’da ve Moskova’da lider, bütün kurumların çevresinde döndüğü güneş."
Makalede, iki liderin de tarihi, kendi adımlarına hizmet eden bir araç olarak kullandığı görüşünde bulunuldu.
Makalede, Türkiye-Rusya ilişkilerinin "yumuşak karnının" Dağlık Karabağ ve Ukrayna gibi, Rusya'nın kendi etki alanında gördüğü bölgesel anlaşmazlıklar olduğu belirtildi. Türkiye'nin Azerbaycan'a askeri desteğinin yanı sıra Ukrayna'yla savunma sanayiindeki işbirliğinin "endişe verici" olduğu belirtildi. Makalede, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'in nisan ayında Türkiye'ye yaptığı ziyaret de hatırlatıldı. Zelenski'nin ziyaretinden bir gün önce Rusya'nın Türkiye'ye uçuşları Koronavirüs salgını gerekçesiyle askıya aldığının altı çizildi.