Alman basını Cumhurbaşkınına geniş yetkiler tanıyan anayasa değişikliği paketinin TBMM'de görüşülmeye başlanmasını ve Almanya'daki güvenlik önlemlerinin artırılması tartışmalarını ele alıyor.
Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung, Cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanıyan anayasa değişikliği paketini yorumluyor.
"Türkiye'deki muhalefet tüm iktidarın Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde olmasını eleştirdiğinde, iktidar partisi üyeleri yeni sistemin Fransa ya da ABD'deki başkanlık sistemine benzeyeceğini vurguluyor. Fakat bu liberal Türklerin yutmayacağı, Batı'nın ise yutmaması gereken sakinleştirici bir hap. Erdoğan'ın istediği, farklı görüşlere sahip vatandaşları koruyan bir başkanlık sistemi değil, Erdoğan'ın istediği, azınlıkların dikkate alınmadığı bir başkanlık devleti. Bu tepeden gelen hükümet darbesi başarılı olursa işte o zaman en kötü duruma karşı endişe edilmeli. Zira Erdoğan'ın saltanatı Türkiye'de taşra ve şehirler, muhafazakarlar ve ılımlı Müslümanlar, Türkler ve Kürtler arasında varolan uçurumu kapatmayacak."
Wiesbadener Kurier gazetesi ise Türkiye'deki gelişmelerle ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
"Ortamın güvenli olmadığını gösterebilmek için şu an içinde bulunduğumuz durum ne kadar bilinçli yaratıldı? Türkiye'de Kürtlerle sürdürülen barış görüşmeleri hükümet tarafından durduruldu, Temmuz ayındaki darbe girişiminin nedenleri hala açıklığa kavuşturulmadı. Zaten bunu kim yapabilir ki? Özgür basın, bağımsız yargı ve polis memurları diye bir şey pek kalmadı."
Alman gazetelerinin geniş yer verdiği bir başka konu ise Berlin'de Noel pazarına düzenlenen saldırının ardından başlayan güvenlik tartışmaları. İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ve Adalet Bakanı Heiko Maas güvenlik önlemlerini görüşmek üzere biraraya geliyor. Alınması istenen önlemler arasında iltica başvurusu kabul edilmeyen tehlikeli sığınmacıların sınır dışı edilene dek tutuklu tutulması ya da ‚tehlikeli radikal İslamcı‘ diye nitelendirilenlerin geldikleri ülkelere iade edilmemeleri halinde tutuklanabilmeleri ya da elektronik kelepçe ile kontol altında tutulabilmeleri de bulunuyor. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel güvenlik tartışmalarının şimdiye kadar yanlış sürdürüldüğü ve insanları yanılttığı görüşünde:
"Planananlar hakkındaki tartışmaların siyasi bir avantajı var. Yasama organının bundan sonra hangi insanların gerçek bir risk teşkil ettiğini ve hangi tehlikelerde bu insanların özgürlüklerinin anayasaya uygun bir şekilde kısıtlanabileceğini belirlemesi gerek. Ülkeyi tehdit edenler hakkında makamlar tarafından ezberlenmiş olan ve kamuoyu tarafından sık sık tekrarlanan söylemler bu problemin kontrol edebileceği yönünde bir imaj uyandırıyor. Ancak burada bir yanılgı söz konusu. Bu problem kontrol edilemediği için birçok insan öfkeli ve devletin bu konuda başarısız olduğunu düşünüyorlar.”
Handelsblatt gazetesi Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel'in güvenlik konularında partisi SPD'den ayrı bir çizgi izlememesi gerektiği görüşünde:
"Gabriel birkaç mantıklı şey söyledi. Ancak tehlikeli olan şu: Evdeki hesap çarşıya uymadı. Sosyal Demokrat Parti lideri Kuzey Afrika ülkeleriyle etkili bir şekilde sınır dışı etme ya da ülkeye alma anlaşmaları yapma, güvenlik makamlarının ortak bir sistem kullanmalarını ya da ülkeyi tehdit edenlerin sınır dışı edilmelerini talep ederken, kendi partisi SPD'nin bir bölümü homurdanmaya başlıyor. Partinin sol kanadı Gabriel'de Teksaslı bir kasaba polisi şefinin hukuk devleti anlayışı olduğunu düşünüyor. Bu bölüm çok uzun süre sessiz kalmayacak. Bu, SPD parti lideri için büyük bir risk.”
Stuttgarter Zeitung gazetesi de yorumunda iç güvenlik tartışmalarına yer veriyor:
"Gabriel, de Maizière ve Maas gibi politikacıların teklifleri iki temel soruya yol açıyor: Demokrasimiz kendisini yeterince savunabilir mi? Ve gerekirse nasıl daha da güçlenebilir? Kimilerinin tez kağıtlarını etkili bir şekilde medyada sallamaları erken bir seçim kampanyası gibi gözükebilir. Sorumlu politikacıların bu soruları tekrardan cevaplamamaları hata olur. Ancak bu ihmal edilen konuların ortaya çıkması ve toplumda güvensizlik duygusunun artma riskini üzerlerine almaları anlamına da gelir.
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Ceyda Nurtsch