Gündem

'Kuvvetler ayrılığı ilkesi ciğneniyor'

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, hazırlanan Anayasa değişikliği paketinin Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi.

22 Mart 2010 02:00

 T24- Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, hazırlanan Anayasa değişikliği paketinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek, "Biz yapılacak düzenlemelerin mutlaka yargı bağımsızlığını güçlendirici olmasını istiyoruz.  Değiştirilmek istenen maddelere bakıldığında yargı bağısızlığını daha da geriye götüren düzenlemeler yapıldığı görülmektedir" diye konuştu

Hükümetin 26 maddelik anayasa değişiklik paketini açıklamasından sonra Yargıtay Başkanlar Kurulu toplandı. 1,5 saatlik toplantının ardından Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, kameraların karşısına geçerek Yargıtay'ın görüşünü açıkladı.

 

Yargıtay Başkanı Gerçeker, "Bugün taslak metine baktığımızda, değiştirilmek istenen Anayasa maddelerine baktığımızda bizim isteğimizin aksine yargı bağımsızlığını daha da geri götüren, kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olan bir takım  düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Şunu çok açıklıkla belirtmek istiyorum, yargı ile ilgili olan düzenlemeler Anayasa'ya aykırı düzenlemelerdir. Anayasa'nın başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği belirtilmiştir ve bu kuvvetler ayrılığı ilkesi Anayasa'nın değiştirilemeyecek maddeleri içinde yer almaktadır" dedi.

Yargıtay olarak Başkanlar Kurulunu topladıklarını ve konuyu görüştüklerini ifade eden Gerçeker, konunun daha detaylı irdelenmesi için bir komisyon oluşturulduğunu, bünyelerindeki Anayasa Komisyonundaki kişilerin de bu komisyonda görev aldığını söyledi.

Gerçeker, taslak metnin incelenmesinin ardından bir rapor hazırlanacağını ve kamuoyuna sunulacağını bildirdi.

 Yargının, yasama ve yürütme ile birlikte Anayasa'da yer alan ana erk olduğunu vurgulayan Gerçeker, yargının yetkisini Anayasa'dan aldığını ve Türk milleti adına kullandığını kaydetti.

 Yargının, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olmanın en temel güvencesi olduğunu bildiren Hasan Gerçeker, ''Biz yargı ile ilgili bir şeyler isterken yargı bağımsızlığının güçlendirilmesini isterken kendimiz için bir imtiyaz olsun diye istemiyoruz. Yargı bu toplumun her kesimin, her kurumun en son noktası, en son teminat noktası, en büyük güvencesidir. Bu nedenle de demokratik ülkelerde yargı bağımsızlığı her zaman en üst seviyede tutulmuştur'' diye konuştu.

 Yapılacak ''reform'' denilen düzenlemelerin mutlaka yargı bağımsızlığını güçlendirmesini, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmasını istediklerini belirten Gerçeker, şunları söyledi: ''Bugün taslak metine baktığımızda, değiştirilmek istenen Anayasa maddelerine baktığımızda bizim bu isteğimizin aksine yargı bağımsızlığını daha da geriye götüren, kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olan bir takım düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Bu yargı ile ilgili olan düzenlemeler Anayasa'ya aykırı düzenlemelerdir. Anayasa'nın başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği belirtilmiştir. Bu kuvvetler ayrılığı ilkesi Anayasa'nın değiştirilemeyecek maddeleri içinde yer almaktadır. Ayrıca tarafsız olan herkesin, bilim adamlarının da çeşitli kereler, devamlı suretle ortaya koyduğu gibi böyle kurumsal konularda geniş çaplı düzenlemelerin mutlaka geniş bir mutabakat içinde yapılması gerekir ama biz bu konuda bu mutabakatı da göremiyoruz.''

 

Yapılan düzenlemelerde HSYK'nın 21 üyeden oluştuğunun görüldüğünü, Yargıtaya üç, Danıştaya da bir üyelik verildiğini ifade eden Gerçeker, Cumhurbaşkanı tarafından HSYK'ya dört üyenin seçilmesinin öngörüldüğünü anımsattı.

 

 

İlk derece mahkemelerinde de yedisi adli yargıdan, üçü idari yargıdan olmak üzere 10 üyenin olmasının öngörüldüğünü kaydeden Gerçeker, bir üyenin de Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçilmesinin istendiğini belirtti. Yargıtay Başkanı Gerçeker, Adalet Bakanı ve müsteşarının da kurulda başkan ve üye olarak devam edeceğinin öngörüldüğünü söyledi.

 Gerçeker, şöyle konuştu: ''Bu düzenlemeler şunu gösteriyor ki yüksek yargının, yüksek mahkemelerin devreden çıkarılmak istenmesi, etkisinin azaltılmak istenmesi öngörülüyor. Biz buna kesinlikle karşıyız. Şöyle bir öneri de getirebiliriz bu konuda, yüksek mahkemelerden hiç üye almasınlar bu düzenlemeden belki daha sağlıklı olabilir, diye düşünüyoruz. Burada yüksek mahkeme mensuplarının ilk derece hakimler ve savcılar arasından seçildiği, dolayısıyla onları da temsil ettikleri gözardı edilerek sanki ilk derece mahkemeleri ayrı bir kurummuş gibi bir anlayış içine girildiği de gözleniyor. Bu da yargının birliği ve bütünlüğünün bozmaya yönelik bir uygulama olarak görülmektedir.''

 

'BÜTÜNLÜĞÜ BOZAN...'

Yargının bir bütün olduğunu, ilk derece mahkemelerinin yüksek mahkemelerle birlikte bütünlük içinde çalıştığını ifade eden Gerçeker, ''Bu bütünlüğü bozan aslında Adalet Bakanı ve müsteşarının kurulda yer alması ve etkinliğinin sürdürmesidir. Bütün bu düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı bağımsızlığı ilkesine tamamen aykırı düşen ilkelerdir ve getirilmek istenen kuralların Anayasa'ya aykırılığı çok açıktır'' diye konuştu.

 Yargının çok büyük sorunlarının bulunduğunu, bunun her zaman dile getirildiğini vurgulayan Gerçeker, kendilerinin öncelikle bu sorunların halledilmesini istediklerini dile getirdi.

 Hasan Gerçeker, yargının iş yükü sorununun altından kalkılmayacak derecede büyük boyutlara ulaştığını, Yargıtaya gelen dosya sayısının 1.5 milyonu geçtiğini anlattı.

Hakim, savcı açığının had safhada olduğunu söyleyen Gerçeker, 15 bin hakim, savcı kadrosunun en az 3-4 bininin boş olduğunu kaydetti.

 Personelin, özellikle Yargıtayın fiziki koşullarının korkunç derecede yetersiz olduğunu anlatan Gerçeker, ''Biz diyoruz ki aslında acilen bu sorunların çözümlenmesi gerekiyor. 2005'te çıkan yasanın gereği olan istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi sağlanamamıştır. Şimdi bütün bunlar yapılmadan, bu üst yapı değişikliklerini yapmak, yargı bağımsızlığının geriye götürecek düzenlemeleri yapmak, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bu düzenlemeleri yapmak daha önce de söylediğimiz gibi yargıyı kuşatmanın da ötesinde yargıyı ele geçirmekle eş anlamladır'' diye konuştu.

 Anayasa değişikliği paketindeki parti kapatmalara yönelik düzenlemelere değinen Gerçeker, daha önce şahsi görüşü olarak partilerin kapatılmasından çok suçları işleyenlerin cezalandırılmasının daha uygun olacağını belirttiğini anımsattı.

 Gerçeker, ''Ama bugün görüyoruz ki yine yargı bağımsızlığı ile taban tabana zıt olan parti kapatma davasının TBMM iznine bağlanması da kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı bir sistemdir'' dedi.

Hasan Gerçeker, bu görüşleri kurum olarak, kurumsal görüşleri olarak, tüm başkanlarla paylaştıklarını ifade eden Gerçeker, şunları söyledi:

 ''Başkan arkadaşlarımız da kendi dairelerindeki üye arkadaşlarımızla paylaştılar ve bunlar bizim kurumsal olarak ortaya koyduğumuz temel görüşlerdir. Bunlardan da geri adım atmamız söz konusu olamaz. Ama son söz yasama meclisinindir. Takdir yasama meclisinin olacaktır. Ama biz uyarı görevimizi yapıyoruz. Zaman en iyi göstergedir. İleride bu şekilde kurulan kurumların, Anayasa Mahkemesi'nin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ne getirip ne göstereceğini göreceğiz. O zaman da tabi bunun sorumluluğunu bugün bu düzenlemeyi yapmak isteyenler üstleneceklerdir mutlaka.''

 Hiç bir zaman yargı sisteminde söylendiği gibi kast sistemi, oligarşik sistem, jüristik sistem gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını ifade eden Gerçeker, şöyle devam etti:

 ''Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, adı üstünde, hakim olmayan, savcı olmayan üniversitelerden, barolardan, başka kurumlardan olsun kişilerin o kurullarda yer alması ne kadar yargı bağımsızlığına uygun olur kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu şekilde kurulan kurulların sağlıklı şekilde işleyebileceğine hiç bir zaman inanmıyoruz. Onun biz son bir defa daha kurumsal görüş olarak şunu söylüyoruz; yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını zedeleyecek bu tür görüşlerden vazgeçilsin. Biz bu düzenlemeleri, Anayasamızda belirlenen temel ilkelere uygun görmüyoruz.''

 Gerçeker, bu düzenlemeler yapılırken genellikle Avrupa Birliği müktesebatı, Avrupa'daki uygulamaların örnek gösterildiğini ifade ederek, Avrupa'nın çeşitli ülkeleriyle kendilerinin de zaman zaman görüşmeler yaptıklarını, onların sistemlerini incelediklerini anlattı. Hasan Gerçeker, ''Ama her ülkenin kendine özgü koşulları, değişik sistemleri var. Yani hiç bir sistemi alıp da Avrupa'nın öbür ülkesindeki sistemle aynı diye gösteremezsiniz. Her ülke kendi koşullarına göre, kendi koşullarına uygun modeller oluşturmak zorundadır'' diye konuştu.

 Avrupa Birliği ilerleme raporlarında yargı bağımsızlığı için öngörülen koşulların en başında Adalet Bakanı ile Müsteşarının kurulda olmamasının geldiğini vurgulayan Gerçeker, ''Ama, Avrupa Birliği kriterleri, Venedik Komisyonu kriterlerinin işimize gelen tarafını işimize gelmeyen taraflarını göz ardı edersek bu da herhalde uygun bir düşünce olmaz'' dedi.

 Başkanlar Kurulunda değerlendirilerek oy birliğiyle kabul edilen görüşleri ortaya koymaya çalıştığını belirten Gerçeker, ilerde ayrıntılı şekilde raporun hazırlanarak kamuoyuna açıklanacağını bildirdi.