Yeni bir kararnameyle birçok bakanlıkta yeni tayin ve terfiler ilan edileceğini iddia eden Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, "Birçok vali ve emniyet müdürünün yeri değişecek ve kimisi de merkeze çekilecek, yani tasfiye olacak. Jandarma bünyesinde de esaslı değişim ve tasfiye olacak. Bu değişimin mihenk noktası FETÖ ile mücadele" dedi. Kütahyalı, "Bu mücadelede kararlı, akıllı adımlar atan bürokratlar yerini koruyacak hatta terfi alacak; pasif ve korkak olanlar ise merkeze çekilecek. Kısacası FETÖ ile iyi mücadele etmeyen tasfiye edilecek" iddiasında bulundu.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın Sabah gazetesinin bugünkü (11 Ocak 2016) nüshasında yayımlanan "Bürokraside heyecan ve Alevi meselesi" başlıklı yazısı şöyle:
Çok yakında yeni kararname açıklanacak ve birçok bakanlıkta yeni tayin ve terfiler ilan edilecek. O yüzden bürokratların çoğu heyecan içinde. İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere ciddi değişim yaşanacak bürokraside. Birçok vali ve emniyet müdürünün yeri değişecek ve kimisi de merkeze çekilecek, yani tasfiye olacak. Jandarma bünyesinde de esaslı değişim ve tasfiye olacak. Bu değişimin mihenk noktası FETÖ ile mücadele. Bu mücadelede kararlı, akıllı adımlar atan bürokratlar yerini koruyacak hatta terfi alacak; pasif ve korkak olanlar ise merkeze çekilecek. Kısacası FETÖ ile iyi mücadele etmeyen tasfiye edilecek. Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT hangi illerde, hangi bakanlıkta FETÖ ile mücadele edildi, hangisinde pasif kalındı diye rapor çıkardı bile. Yerini kaybetmek istemeyen bürokratlara tavsiyem bu mücadelenin gereğini yapmasıdır...
***
Dün de yazdığım gibi Başbakanlık Başdanışmanı görevine Alevi meselesini çok çok iyi kavramış bir isim olan Necdet Subaşı'nın atanması çok isabetlidir. Başbakan Davutoğlu'nu bu doğru tercihinden ötürü yürekten kutluyorum. Daha zengin ve güçlü bir ülke olmamızı isteyen her Türkiye yurttaşı Alevi meselesinin çözümünü istemelidir. CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan da Alevi meselesinin çözümü noktasında çok kararlı bir duruş sergiliyor. Alevi çalıştaylarının ve Madımak otelinin kamulaştırılması emrini veren bizzat Recep Tayyip Erdoğan'dır. Çünkü hem Erdoğan hem Davutoğlu biliyor ki Yeni Türkiye'nin en acil toplumsal meselelerinden biri Alevi meselesidir. Bu kanayan yara Yeni Türkiye'nin önündeki en büyük bariyerdir. Alevi meselesi çözüm yoluna sokulmak zorundadır...
***
Geride bıraktığımız eski rejimin ezdiği ve zulmettiği Alevilerle şimdilerde sesi daha çok çıkan eski rejimin imtiyazlı artıkları aynı kefeye konamaz. Kürtlerle eşit yurttaş olmak istemeyen, çoğunluk olan dindarların yönetimde olmasını reddeden, ayrıcalıklarını kaybetmemek için mücadele eden eski rejim artıklarının antidemokratik talepleri önemsizdir. Ama Alevilerin hak ve özgürlük talepleri çok önemlidir, bu taleplerin gereği artık yapılmalıdır...
***
Öte yandan Türkiye tarihinde çok ciddi zulümler görmüş Alevi toplumunun günümüz konjonktüründe kendine zulmeden zihniyetle yan yana görünmesi çok üzücü. Fakat bunun kadar üzücü başka bir Türkiye gerçeği de bu ülkenin Sünni toplumunun bir kısmında mevcut olan Alevifobi olgusudur. Zaten Alevileri "laik cellatlar"ının yani Dersim katliamına imza atmış zihniyetin yanına iten temel sebep bu...
***
Oysa Aleviler 50'li yıllarda DP'yi desteklemişti. AP döneminden sonra Alevi karşıtı histerilere sahip katı Sünni bakış bariz şekilde Türk sağına hâkim oldukça Aleviler hızla "sol"a kaydı. Marksizm ve sol-Kemalizm üzerinden kendilerini ifade ettiler. Bu süreçte buna uygun kurgusal bir modernist Alevi teolojisi de oluşturuldu. Fakat bugün bu kurgusallığın dışında kendi kimliğini başka bir üst ideoloji lehine terk etmek istemeyen, payandalığı reddeden bir Alevi kimlik hassasiyeti var. Çoğunluğuyla Alevi cemaati belli partilerin ve örgütlerin oy ve insan deposu olarak görülmek istemiyor. Yani bugünün Alevi duyarlılığı bir yandan Sünnidindarlara ve Türk sağına geleneksel güvensizliğini sürdürüyor ama aynı zamanda Kemalizmin Alevilere yaptığı zulümlerin de farkında...