Gazete Duvar yazarı Sedat Bozkurt, Adalet Bakanlığı görevinden 'affını' isteyen Abdulhamit Gül'e ilişkin olarak, "Gül, kabinede Millî Görüş geleneğini temsil ediyordu. Uzun zamandır rahatsızdı ve rahatsızlığını, hukuka ilişkin kuramsal açıklamalarla dile getirmeye çalıştı. Yenilenmesine karar verilen İstanbul seçimlerinde olduğu gibi hukuki zorlamalara, en azından kapalı toplantılarda karşı çıktı. Sedef Kabaş tutuklanırken Uğur Dündar’ın neden tutuklanmadığı eleştirilerine muhatap olunca istifasını bir kez daha gündeme getirdi ve ayrıldı." bilgisini paylaştı.
"Albayrak'ın Erdoğan’a kırgınlığının devam ettiği de konuşuluyor"
Bozkurt yazısında, "Berat Albayrak ekonomi bürokrasisinde etkisini koruyor. Pelikan olarak adlandırılan grubu da onların kontrolündeki medyayı da muhafaza ediyor. Bu alanın dışına çıkmıyor gerekmedikçe. Erdoğan’a kırgınlığının devam ettiği de konuşuluyor. Son dönemde bir aile fotoğrafının ortaya çıkmamış olması da ciddi bir meselenin varlığını ve Albayrak ile sınırlı olmadığının da ipuçlarını veriyor. Aileden bir başka aktör Bilal Erdoğan, ara sıra çıkıp politik mesajlar verse de ilgi alanı Milli Eğitim ve vakıflar. Berat ile Bilal’in parti içinde, ufak da olsa birbirlerine yoklamalar çektikleri, bazı atama ve tayinlerle yol aldıklarını da not düşmek lazım. Parti içinde damat rahatsızlığının çok yüksek olduğunu da not düşelim. Yani Erdoğan “yerine damadı hazırlıyor” söylentilerine itibar edilmemeli." düşüncesini dile getirdi.
Bozkurt şu ifadeleri kullandı:
"Gelelim meselenin en önemli kısmına. Erdoğan’ın elinden devleti, yani iktidarı aldığınız zaman Erdoğan biter. Erdoğan giderse de AKP biter. Denklem bu kadar basit aslında. Bundan sonra kurulacak cümlelerin hepsi mevcut veriler üzerinden yapılan tahlillerdir. Örneğin Bahçeli partisinin değerlendirme kampında tekrarladı adaylarının Erdoğan olduğunu. Aynı açıklama biraz da kafa bulandırdı ve AKP tarafından defalarca sıkıntı olmadığı söylenen 3’üncü kez Erdoğan’ın aday olması için yasal çalışmaları yapabileceklerini söyledi. Buradaki vurgu AKP’nin de Erdoğan’ın da MHP’ye mutlak ihtiyacı olduğunu hatırlatmaktı. MHP desteğini çekerse ne olur? Bu desteği çekme erken seçim çağrısı ile olursa muhalefet MHP’nin kendisini yönetmesine izin verir mi? Bu soruların yanıtları siyaset yol aldıkça ortaya çıkacaktır. MHP’nin Erdoğan’ı nasıl bir dar alanda siyaset yapmaya mecbur ettiğini de görmek lazım. AKP içindeki en temel tartışma da bu aslında; MHP ile birliktelik. Asıl meselemize dönelim.
Erdoğan aday olmaz ise AKP içinde kazanabilecek bir aday var mı? Fehmi Koru’nun zekice Cumhur İttifakı için tartışmaya açtığı Abdullah Gül’ün adının niye bu kadar olumlu ya da olumsuz tartışıldığı da bu sorunun yanıtında gizli, çünkü yok. Gül halen matematiksel olarak Cumhur İttifakı'nın, Erdoğan’dan daha fazla kazanma ihtimali olan adayıdır. Erdoğan’dan daha fazla dememim nedeni duygusal olarak Erdoğan’dan kopan muhafazakâr, liberal Kürt seçmen ile Deva, Saadet ve Gelecek partilerinin Gül için bir potansiyel barındırmalarıdır. MHP tavır gösterir, destek vermez tezi de doğrudur. Ama önümüzdeki seçimlerde MHP’nin Erdoğan’a vereceği desteğin yüzde 2 veya 3’ü geçmeyeceğini her iki parti de hesaplayabiliyor. Ameliyat olan Gül’ü Erdoğan aradı, geçmiş olsun dedi. Bu kamuoyu ile paylaşılmadı, Erdoğan hasta oldu, Gül aradı geçmiş olsun dedi, bu arama abartılı bir biçimde kamuoyu ile paylaşıldı. İlginç değil aslında bu, Erdoğan’ın her türlü ilişkiye, katkıya ihtiyacı var. Ama mesele adaylığa gelince Gül’ü istemez, Gül de bu sistemle aday olmayı kabul etmez."