Ekonomi

Kriz asıl Brezilya'yı teğet geçti

Türkiye ile Brezilya, yıllarca paralel bir seyir izledi. Ancak Brezilya bugün IMF'ye borç verirken, Türkiye borç alacak.

11 Nisan 2009 03:00
Türkiye ile Brezilya, yıllarca paralel bir seyir izledi. Öyle ki, Erdoğan ile Lula'nın fakirlere gıda ve para yardımı bile aynıydı. Ancak Brezilya bugün IMF'ye borç verirken, Türkiye borç alacak.

Lula da Silva. Yoksul semtlerde yetişti. Ortaokul mezunuydu. 28 Ekim 2002'de iktidara geldi. Bir önceki devlet başkanının uyguladığı ekonomik modeli reddetmedi, ama sosyal boyut katarak sürdürdü. 2006'da ikinci kez rekor oyla başkan seçildi...

Tayyip Erdoğan. Yoksul semti Kasımpaşa'da doğdu, büyüdü. 3 Kasım 2002'de iktidara geldi. O da bir önceki iktidarın ekonomi modelini reddetmedi. İstikrarlı bir yönetimle daha da güçlendirdi. 22 Temmuz 2007'de ikinci kez rekor oyla seçildi...

Referans (11-12 Nisan 2009) gazetesinde Muhittin Danış ve Sıla Özçelik imzasıyla yayımlanan analize göre, iki ülkenin kaderleri yıllar boyu aynı çizgiyi takip etti. Yüksek enflasyonla tanıştılar, IMF'ye muhtaç oldular. Borsaları aynı seyri izledi. İki liderin hem seçim dönemlerinde, hem de diğer zamanlarda uyguladığı sosyal politikalar da aynıydı.

Ancak ruh ikizi iki ülke ve lider, bugün önemli bir noktada ayrı düştü. Türkiye, IMF ile 20-25 milyar dolarlık yeni bir anlaşma için son aşamaya gelirken, Brezilya, IMF'den borç almak bir yana, fona borç verme kararı aldı. Latin Amerika'nın en büyük ekonomisi olan Brezilya fona 4,8 milyar dolar para aktarmayı planlıyor. Üstelik bu rakam önceki hafta Londra'da gerçekleştirilen toplantıda IMF için oluşturulan 1 trilyon dolarlık kaynak için söz verdikleri katkının dışında ek bir adım.

Cuma günü IMF'nin, mali katkıda bulunma davetini kabul ettiklerini söyleyen Brezilya Maliye Bakanı Guido Mantega IMF'nin bu davetinin Brezilya'nın sağlam bir ekonomi olduğunun kabul edilmesi anlamına geldiğini belirtti. IMF'ye katkıda bulunan ülkeler arasına girmesiyle birlikte Brezilya, "kredi veren ülke statüsü"ne geçmiş olacak. Brezilya'nın bir zaman borç aldığı kuruma borç vermeye başlaması ise 2002'den bu yana devlet başkanlığı görevini sürdüren Lula Da Silva'nın başarısı olarak gösteriliyor. 2002'de Brezilya'nın ilk solcu başkanı olarak göreve geldiğinde 50 milyonu yoksulluk sınırı altında yaşayan bir nüfus ve 230 milyar dolarlık bir dış borç devralmıştı.

202 milyar dolarlık döviz rezervi silahı

Brezilya hükümetinin açıkladığı son verilere göre ülkenin 202 milyar dolarlık bir döviz rezervi mevcut ve bu da Brezilya'nın küresel krizle savaşta elini en fazla güçlendiren silah. 2008'de krize rağmen yüzde 5,2 büyeyen Brezilya'da bu yıl büyüme beklentisi yüzde 2 civarında.
2003-2007 arası Brezilya dış ticarette rekor fazla açıkladı ve 1992'den bu yana ilk kez cari açık fazlası verdi. 2006 seçimlerinden yeniden başkan seçilen Lula Da Silva, vergi indirimi ve altyapı yatırımlarında artışı içeren bir ekonomik program başlattı. 2006'da IMF'ye olan 15,5 milyar dolarlık borcunda erken itfaya gitti, yeni tahvillerini yerel para birimi üzerinden ihraç etmeye başladı. Ülkenin tahvilleri S&P tarafından 2008'de yatırım yapılabilir düzeye yükseltildi.

Öte yandan 2007 tahminlerine göre Brezilya'nın kamu borcunun GSYİH'na oranı yüzde 45,1 ile halen yüksek. Ancak bu oranda da iyileşme kaydedilmiş durumda çünkü borç oranı 2006 yılında yüzde 50'ye yakındı. 1999-2000 yıllarında Latin Amerika'da yaşanan borç krizi sırasında da kamu borcu bu seviyelerdeydi. Yani gelişmelere rağmen kamu borcu halen bölgenin yumuşak karnı olarak görünüyor.

Öte yandan Latin Amerika'ya giren işçi dövizinin 2009'da yaklaşık 10 yıl sonra ilk kez düşüş göstermesi bekleniyor. Geçen sene bölgeye giren işçi dövizi 69,2 milyar dolardı.

Ortak yönler hâlâ var

Türkiye ile Brezilya, makro ekonomik göstergeler, IMF ile ilişkiler, borsanın seyri ve yüksek enflasyon gibi konularda yakın zamana önemli benzerlikler gösterdi. İki ülke arasında bazı önemli ayrışmalar yaşansa da ortak yönlerin önemli bir kısmı seyrini koruyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "ekonomik kriz teğet geçecek" sözünün yankısı ta Brezilya'ya kadar uzanmış. Brezilyalılar "Kriz Türkiye'yi teğet geçti mi bilmiyoruz ama eğer bir teğet geçme sözkonusu ise Brezilya'yı teğet geçti" diyorlar. Bu konuda pek de haksız sayılmazlar. Çünkü makro veriler açısından Brezilya, Türkiye'den çok daha iyi durumda.

Türkiye gibi Brezilya bankaları da krize sağlam yakalanmış. Ülkenin en güçlü kesimi finans kesimi. Kriz dalgası en çok Brezilya borsasını etkilemiş. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi. Üstelik etkileme nedenleri de hemen hemen aynı. Brezilya borsasında da ağırlık yabancılarda olduğu için krizde yabancılar ilk iş olarak borsadan çıkmış. Bu nedenle kriz en çok borsayı (BOVESPA) etkilemiş.

Ülke ekonomisi 2008'de yüzde 5,2 büyüdü. 2009 yılı beklentisi yüzde 2. İşsizlik oranı da yüzde 8 ile Türkiye'ye göre oldukça iyi düzeyde.

Brezilya'nın Türkiye'ye göre en büyük avantajı petrol ihraç eden ülkeler arasında olması. Demir cevheri açısından da oldukça zengin bir ülke. Türkiye'ye yaptığı ihracatın yüzde 29'u demir cevheri. İkinci sırada tarım ürünleri, üçüncü sırada ise kahve geliyor.

Türkiye'nin Brezilya'ya ihracatında ise ilk sırada otomotiv yedek parçaları bulunuyor. Onu sırasıyla fındık ve işlenmiş demir ürünleri takip ediyor.

Onca benzerliği rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacmi oldukça düşük. Türkiye'nin Brezilya'ya ihracatı 2008'de sadece 340 milyon dolar. Brezilya'nın Türkiye'ye ihracatı ise neredeyse üç katına çıkıyor. 2008'de Türkiye'ye 820 milyar dolarlık ihracat yapılmış.

Brezilya da kriz nedeniyle birçok sektör için bazı tedbirler içiren paketler açıklamış. Hatta otomotiv sektörüne yönelik paket sonucu Mart 2009'da satışlar önemli oranda artmış. Türkiye'de de ÖTV indirimi sonucu otomotiv stokları erimişti.

Erdoğan'ın sosyal yardım modeli Lula'dan

Türkiye, geride kalan 29 Mart yerel seçimleri sürecinde en çok AK Parti hükümetinin ve belediyelerin yaptığı sosyal yardımları konuştu. Brezilya'da da sosyal yardımlar önemli bir gündem maddesi.

Devlet Başkanı Lula Da Silva, ülke nüfusunun yüzde 35'ini oluşturan alt gelir grubuna yaptığı sosyal yardımlarla ön plana çıkıyor. 2006'da ikinci kez başkan seçilen Lula da fakirlere gıda yardımı yapıyor. Ülkenin birçok bölgesindeki aşevlerinde 1 reale (1 TL=1.38 real) fakirlere yemek veriliyor. Okula giden çocukların ailelerine de çocuk başına 40 real yardım yapılıyor. Bu açıdan bakıldığında AK Parti'nin seçim sürecinde ağırlık verdiği sosyal yardım modelinde Brezilya'dan esinlendiğini söylemek abartı olmasa gerek. Erdoğan hükümeti ayrıca fakir öğrencilerin ailelerine tıpkı Lula'nın yaptığı gibi öğrenci başına 30-40 TL arasında yardımda bulunuyor.

Hal böyle olunca Türkiye'de olduğu gibi Brezilya'da da toplum ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı Lula'yı fazla popülist buluyor. Özellikle ticaret ve iş hayatının yoğun olduğu kentlerde Lula karşıtları ön plana çıkıyor. Hatta Lula'nın ortaokul mezunu olması bile bu ülkede farklı yorumlanıyor. Bir kesim bunu ülkede demokrasinin bir "göstergesi" ve "zaferi" olarak gösterirken, diğer kesim ise sosyal yardımlara gönderme yaparak bunu demokrasinin göstergesi değil alt gelir grubunun oyunun satın alınması olarak görüyor.

IMF'ye borcunu erken kapattı

Latin Amerika'da IMF ile olan borçlanmaya dayalı ilişkilerdeki dönüşüm rüzgarları 2006 yılında başladı. 2005 sonunda Brezilya 15,5 milyar dolarlık borcunda erken ödemeye gitmiş, ardından IMF reçeteleri sebebiyle market yağmalamaları fotoğraflarının belleklerden silinmediği Arjantin de 10 milyar dolarlık borcunu vadesinden önce ödemişti. Böylece iki ülke de IMF'yle olan borç defterini tek celsede kapattı. Brezilya ayrıca 22 milyar dolarlık bir erken tahvil ödemesi programı da başlatmıştı. Aynı yıl Venezuela da yüksek maliyetli Brady tahvillerinde de erken itfaya gitti.
Kriz öncesine kadar Türkiye ile Brezilya yıllarca "kardeş" piyasa olarak gösterildi. Ancak Lula yönetiminin uyguladığı mali politikalar etkisini göstermeye başlayınca iki piyasa birbirinden ayrışmaya başladı. Krizin ilk olarak gelişmiş piyasalarda patlak verdiği sıralarda gelişmekte olan piyasalar arasında Brezilya çekici bir rota oldu. Hatta S&P geçen yıl mayıs ayında Brezilya'nın kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltti. Oysa Türkiye'nin notu düşürülmüştü.

THY Güney Amerika'ya açıldı

Son yıllarda büyük atılım yapan Türk Hava Yolları (THY), Güney Amerika kıtasına da açıldı. THY'nin İstanbul'dan Brezilya'nın Sao Paola kentine uçuşları başladı. Şimdilik pazar ve çarşamba günleri gerçekleşen uçuşlar, 22 Mayıs 2009'dan itibaren cuma günlerinin de eklenmesiyle haftada üç sefere çıkacak.

Türkiye ile ekonomik göstergeler ve gelişme açısından yıllardır ciddi bir paralellik gösteren Brezilya, Türk Hava Yolları ile artık çok daha yakın. THY, 5 Nisan 2009 itibariyle başlattığı Sao Paola seferleri ile iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin de gelişmesine büyük katkı yapmayı planlıyor. THY'nin Brezilya Direktörü Atagün Kutluyüksel, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkelerin uçak seferi ile yeni bir boyut kazanacağını ve katlanarak artacağını söylüyor. Türk ve Brezilyalı işadamlarının bugüne kadar doğrudan uçuş imkanı bulamadıkları için, ticari ilişkilerin istenilen düzeye gelemediğine işaret eden Kutluyüksel, THY'nin yeni seferi ile önemli bir engelin ortadan kalkacağını belirtiyor.

THY'nin Brezilya seferleri, Senegal'in Dakar kenti üzerinden yapılıyor. Dakar'ın seçilmesi de ayrı bir öneme sahip. Çünkü hem Türkiye, son yıllarda ticari ilişkilerinin büyük bir ivme kazandığı Afrika'da bir noktaya daha uçuş gerçekleştirecek, hem de Afrika'dan da Brezilya'ya önemli sayıda yolcu taşınmış olacak.

Brezilya, Türkiye'de bilinenin aksine turist çekme konusunda oldukça gerilerde. Ülkeye 2008'de gelen turist sayısı 5.5 milyonu ancak bulmuş. Kutluyüksel, Türkiye'nin yanısıra Ortadoğu ve Afrika'dan hem işadamı hem de turist taşımayı hedeflediklerini belirtiyor. Kutluyüksel, THY'nin uçuşları ile Brezilya'dan Türkiye'ye gelen turist sayısında da büyük artış bekliyor