CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe giren 1.3 milyon kişiyi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplandırması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi veren Tanrıkulu, Türkiye Bankalar Birliği Risk (TBB) Merkezi’nin, Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Raporu’na göre bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girenlerin sayısının 2015 yılında bir önceki geçen yıla göre yüzde 3 artarak 1 milyon 331 bin kişiye yükseldiğini söyledi. Aynı yıl içinde birden fazla kaydı bulunan kişilerin tekilleştirilerek sayılmasıyla hazırlanan verilerin, 2015 yılında, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alınan kişi sayısının, geçen yıla göre yüzde 8 artarak, 725 bin kişiye ulaştığını gösterdiğini belirten Tanrıkulu, bu bağlamda şu soruları yöneltti:
Bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girenlerin sayısının 2015 yılının sonunda 1.33 milyon kişiyi aşmasının sebebi nedir? Bu durum AKP Hükümetlerinin ekonomi alandaki istikrarsızlığına somut bir örnek midir?
Vatandaşların peş peşe gelen zamlarla (En son 2016 Ocak ayında gıda fiyatlarının bir önceki aya göre yüzde 5,5 oranında zamlanması ve gıda fiyatlarında son üç ayda yüzde 13,7 oranında artış kaydedilmesi) alım gücünün git gide düşmesi, akabinde artan bir borçlanma yaşanması ve bu borçlanmanın da bireysel kredi veya kredi kartı yollarıyla gerçekleşmesi sonucu yasal takibe girenlerin sayısının 2015 yılının sonunda 1.33 milyon kişiyi aşması AKP Hükümetlerinin ekonomi alanındaki başarısı mıdır?
Türkiye Bankalar Birliği Risk (TBB) Merkezi’nin, Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Raporu’na göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girenlerin sayısının, 2015 yılında bir önceki geçen yıla göre yüzde 3.0 artması normal bir artış olarak mı değerlendirilmektedir?
2015 yılında, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alınan kişi sayısının, geçen yıla göre yüzde 8 artarak, 725 bin kişiye ulaşması nasıl açıklanmaktadır?