İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen "terör" ve "yolsuzluk" soruşturması kapsamında 19 Mart'ta gözaltına alınan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 Mart akşamı çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi'nde, 23 Mart günü öğlen saatlerinde tutuklandı. İmamoğlu, İBB'ye yönelik olarak "yolsuzluk" suçlamasından yürütülen soruşturma kapsamında, "ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma" iddialarıyla tutuklandı. İmamoğlu'nun Silivri Cezavine götürülebileceği belirtildi. İmamoğlu, "kent uzlaşısı" kapsamındaki "terör" soruşturmasından ise adli kontrol kararı olmaksızın serbest bırakıldı. Hakimlik kararında, İmamoğlu'nun yolsuzluk iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verildiğinden, kuvvetli suç şüphesi bulunsa da bu aşamada tutuklama tedbirinin gerek bulunmadığı belirtildi. Peki köşe yazarları İmamoğlu'nun tutuklanmasını nasıl yorumladı?
TÜM HABERLER - Üç sandık zaferinin sonu cezaevi oldu: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "yolsuzluk" iddiasıyla tutuklandı!
Abdulkadir Selvi: 'Kime yaradı?'
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi:
"Siyasette deprem etkisi yaratan bu tür süreçlerin sonunda 'Kime yaradı?' diye sormak gerekiyor. AK Parti'ye mi yaradı, CHP'ye mi yaradı, Özgür Özel'e mi yaradı, Mansur Yavaş'a mı yaradı, yoksa Ekrem İmamoğlu'na mı yaradı? Bu soruların cevabını vermek için henüz erken. Ortalık toz duman. Bu sorunun cevabını vermek için tozun dumanın çekilmesi gerekiyor. Seçimlere 3 yıl gibi bir süre olduğu için köprülerin altından daha çok sular akar, bu hamur daha çok su götürür.
Bu süreç hem CHP içinde hem Türk siyasetinde dengeleri yerinden oynattı. Yeni güç dengeleri ortaya çıkardı. Onları tek tek yorumlamakta fayda var.
Ekrem İmamoğlu'nun önünde siyasi olarak engebeli, mayınlı, zor bir süreç duruyor. Yolsuzluk davasından ceza alacak mı? Terör soruşturmasından yargılanacak mı? Hakkında devam eden davalar var. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemindeki ihaleye fesat karıştırma davası 11 Nisan'da görülecek. Oradan ne çıkacak? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in ailesini hedef gösterdiği gerekçesiyle yargılandığı dava devam ediyor, tabii bir de istinafta bekleyen 'ahmak' davası var.
Ekrem İmamoğlu bu sürecin en büyük kaybedeni oldu.
1- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kaybetti.
2- Diplomasının iptal edilmesiyle cumhurbaşkanı adaylığı şansını kaybetti. Bir de yolsuzluktan dolayı yargılanacağı davada hapis cezasına çarptırılırsa cumhurbaşkanı adaylığına dönük hesapları şimdilik rafa kaldırması gerekecek. Görünen o ki ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekrem İmamoğlu adaylardan biri olamayacak.
3- Ekrem İmamoğlu'nun siyasi geleceğine ilişkin şimdiden bitti, tükendi gibi yorumlar isabetli olmaz. Erdoğan için 'Muhtar bile olamaz' diyenlerin yanıldığı ortaya çıktı. İmamoğlu'nu siyasette zorlu bir parkur bekliyor, ama asıl olan milletin kararıdır."
Yazının tamamı için tıklayın.
Ahmet Hakan: Bundan sonrası acayip belirsiz
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan:
"Siz bakmayın, 'Şöyle olacak, böyle olacak' diye kesin konuşanlara. Kocaman bir belirsizlik söz konusu.
İmamoğlu olayının sonuna gelindi mi? Net değil bu. Belirsiz. Tamam, belki 'Kısa vade için İmamoğlu devre dışıdır' diyebiliriz ama uzun vadede ne olacağı belirsiz.
Makamdan, kaynaktan, paradan uzak düşen İmamoğlu'nun uzun vadede şansı olur mu? Eğer halkta gerçekten bir karşılığı oluşmuşsa olur. Bu da belirsiz. Test edilmesi gerekir.
Oluşan tepkiselliğin tamamı İmamoğlu'na duyulan sonsuz güvenden ve sevgiden mi kaynaklanıyor? Bu da belirsiz. Oluşan tepkisellikte ekonomik sıkıntılardan bunalmanın rolü de var gibi.
Bundan sonrası acayip belirsiz CHP, bu işten nasıl çıkacak? Bütünlüğünü koruyan, tepkiselliğini bir kitle partisine yakışır biçimde ortaya koyan bir partiye mi dönüşecek? Yoksa kendi içinde kavga dövüşe girişen, tepkileri marjinalleşen bir parti mi olacak? Al, bir belirsizlik daha.
Tutuklanan İmamoğlu'nun CHP liderliğini yönlendirme gücü devam edebilecek ki? Özgür Özel, bağımsızlaşabilecek mi? Parti içinde başka isimler sivrilebilir mi? Hepsi belirsiz.
'Hükümet bu işten kârlı mı çıktı, zararlı mı çıktı?' meselesi var bir de. 'Kârlı çıktı' diyen de, 'Zararlı çıktı' diyen de sallıyor. Çünkü işin bu kısmı da belirsiz."
Yazının tamamı için tıklayın.
Rahmi Turan: AKP iktidarı büyük puan kaybetti!
Sözcü yazarı Rahmi Turan:
"Ekrem İmamoğlu tutuklandı da ne oldu? İnanın ki, halkın gözüne daha da büyüdü. Millet, İmamoğlu'na sahip çıktı ve aslında AKP iktidarı büyük puan kaybetti! Bugün bir seçim yapılsa, İmamoğlu açık farkla Cumhurbaşkanlığı'nı kazanır. İktidar, halktan böyle bir direniş beklemiyordu! Fakat hâlâ, yanlış işler yaptıklarının farkında değilmiş gibi görünüyorlar! Yurdun dört bir yanında toplanan yüzbinlerce, hatta milyonlarca vatandaş meydanlarda İmamoğlu'na destek verdi.
CHP'nin, Cumhurbaşkanı adaylığı için dün yaptığı ön seçimde, çok uzun kuyruklar oluştu, partili-partisiz büyük kalabalıklar oy vermeye koştu.
Bu desteğin artarak daha da büyüyeceği görülüyor. İktidar ne yaparsa yapsın, İmamoğlu'nun yükselişini, toplumun, okyanus dalgaları gibi coşup, İmamoğlu'nu içtenlikle desteklemesini önleyemez!"
Yazının tamamı için tıklayın.
Necati Doğru: Bunun adı da "beyaz ihtilal" diye tarihe geçecek
Sözcü yazarı Necati Doğru:
"Bundan böyle Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli, iktidar koltuğunda tutunamazlar. Seçimle geldiler, seçimle gidecekler. Sandığı halkın önüne tez zamanda getirmeye mecbur kalacaklar. Bunun adı da 'beyaz ihtilal' diye tarihe geçecek ve Türkiye kırmadan, dökmeden, kardeş kardeşi incitmeden, kan akıtmadan 'demokrasi devrimi' yaptı diye yazılacak."
Yazının tamamı için tıklayın.
Saygı Öztürk: İstanbul'a kayyım ataması yapılabilir mi!
Sözcü yazarı Saygı Öztürk:
"İmamoğlu'nun, terör örgütü suçlamasından değil, yolsuzluk iddiasından tutuklanmasını, 'Bu durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na kayyım atanmasını ortadan kaldırdı' diye yorumlayanlar var. Nitekim Şişli Belediye Başkanlığı'na kayyum atanırken, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na kayyum atanmadı, Başkanvekilinin 26 Mart'ta seçilmesi kararlaştırıldı. İmamoğlu, 'Terör' suçlamasıyla tutuklanmadı ama hakim kararında 'Silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kuvvetli suç şüphesi mevcut olmakla birlikte mali suçlardan zaten tutuklandığını' belirtiyor.
Konuştuğum bir hukukçu, 'Tutuklama sebebi varsa kişi tutuklanır. Kaç ayrı suçtan yargılandığı önemli değildir. Kesinlikle planlı hazırlanan ara kararlar bunlar. Kayyum atanmayacağı algısını yaratma peşindeler' dedi.
Bazı hukukçular ise 26 Mart'ta vekil seçileceği için kayyum ataması yapılamayacağını belirttiler."
Yazının tamamı için tıklayın.
Mustafa Karaalioğlu: İmamoğlu'nun hapse gönderilmesi bugünden itibaren arkası kesilmeyecek bir "Ekrem gündemi"ni başlatmıştır
Karar yazarı Mustafa Karaalioğlu:
"İktidar, İmamoğlu'nu hapse göndermekten ne umuyor olabilir? Elbette O'nu siyaseten bitirmek... İmamoğlu, yolsuz ve usulsüz bir adam haline getirtilecek ve milletin gözünden düşecek. Cumhurbaşkanı adayı olamayacak ve hatta o yolsuz görüneceği için muhalefetin kazanma şansı da kalmayacak. İbre yeniden iktidar lehine dönecek. Hayat bayram olacak!.. Söylemeye gerek yok. Bu yanlış bir hesaptır ve üreteceği ağır maliyete rağmen sonuç olabilmesi mümkün değildir. Demokrasiye, hukuk düzenine, toplumun bir arada yaşama duygusuna ve ekonomiye vereceği zarara rağmen hayat bayram olmayacaktır. İmamoğlu'nun hapse gönderilmesi bugünden itibaren arkası kesilmeyecek bir 'Ekrem gündemi'ni başlatmıştır. Hem mağdur ve hakkı yenmiş bir belediye reisi ve hem de cumhurbaşkanı adayı olarak kaçınılmaz şekilde gündemin merkezine oturacak. Oyun dışına atılmak istenirken, oyunun en değerli sahnesini elinde tutacak. İstanbul'un gündeminden çıkacak ve hapislik günleri artık ülkenin meselesi olacak."
Yazının tamamı için tıklayın.
Mehmet Ocaktan: Erdoğan'a yapılana isyan etmiştim İmamoğlu'na yapılanı alkışlamalı mıyım?
Karar yazarı Mehmet Ocaktan:
"Birileri için bir anlam ifade eder mi bilemem ama benim için Tayyip Erdoğan cezaevine girerken nasıl demokrasinin ve hukukun yanında yer almak erdemli bir tavırsa, bugün 16 milyonluk bir şehrin oylarıyla seçilmiş Ekrem İmamoğlu'na yapılan vesayet darbesine karşı çıkmak da aynı şekilde hakkaniyetli bir duruştur."
Yazının tamamı için tıklayın.
İbrahim Kahveci: Ülkemiz adeta yolsuzluk ülkesi bizzat yapılırken kimse de çıkıp 17-25 Aralık'ı sormuyor
Karar yazarı İbrahim Kahveci
"Siz sanıyor musunuz ki mesele İBB'de yolsuzluk iddialarıdır. Herkesteki algı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığından korkulması ve istenmemesidir. Önce diploma ve aynı gece sabahı da gözaltı kararı çok şeyi ifade ediyor zaten.
Neden apar topar bu kararlar alındı? Çünkü Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladı ve önseçim kararı almıştı. İktidara yakın troller çok önceden Ekrem İmamoğlu'nun 23 Mart'ı göremeyeceğini yazmıştı. Bir de bağımsız ve tarafsız yargı diyorlar!
Önceden birilerince bilinen ama suçlananların bilmediği bir yargılama…. Turpun büyüğü heybede sözü zaten tüm gerçekleri ifade etmiyor mu?
Ülkemiz adeta yolsuzluk ülkesi bizzat yapılırken kimse de çıkıp 17-25 Aralık'ı sormuyor; kimse de çıkıp sayısız yolsuzluk iddialarını sormuyor. Ama bu işin maliyeti çok büyük olacak."
Yazının tamamı için tıklayın.
Fikret Bila: Halk ilk fırsatta İmamoğlu'nu Demirel, Ecevit, Erbakan gibi seçecektir
Halk TV yazarı Fikret Bila:
"İktidar, diplomanın iptal kararırın kesinleşmesi veya bir yıldan fazla mahkumiyetle İmamoğlu'nu saf dışı bırakmaya çalışıyor. İktidar, İmamoğlu'nun adaylığını engellese bile siyaset dışında bırakmayı başaramaz. Yakın siyasi tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. İktidar İmamoğlu'nu bu seçimde yarış dışı bıraksa bile halk bunu tersine çevirecektir. İlk fırsatta İmamoğlu'nu Demirel, Ecevit, Erbakan gibi seçecektir."
Yazının tamamı için tıklayın.
Mehmet Kara: Milletin gerçek sorunlarını da gündemden düşürdü
Yeni Asya yazarı Mehmet Kara:
"Ramazan ayının sonlarına doğru yaklaştığımız bugünlerde diploması iptal edilen ve şafak vaktinde gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yaşadıkları, ülkemizin hukuk ve adalet noktasında bulunduğu durumu gösteren ibretlik bir vaka oldu, oluyor.Hukuk çerçevesinde yürümesi gereken uygulamalardaki hukuksuzluğun ısrarla sürdürülmesinin yol açtığı durumlar milletin gerçek sorunlarını da gündemden düşürdü."
Yazının tamamı için tıklayın.
Zeki Ceyhan: Belli ki ülke siyasetinde 'dikensiz bir gül bahçesi' hedeflenmiş durumda
Milli Gazete yazarı Zeki Ceyhan:
"Belli ki ülke siyasetinde 'dikensiz bir gül bahçesi' hedeflenmiş durumda bulunuyor. Dikensiz gül bahçesi, yani muhalefetsiz bir siyaset! Peki, dikensiz gül olur mu? Ne var ki dikensiz gül bahçesini hedefleyenler açısından bu sorunun bir önemi yok! Onlar bildiklerini okumayı sürdürüyorlar."
Yazının tamamı için tıklayın.
Berkant Gültekin: Direnç, İBB'yi tuttu
Birgün yazarı Berkant Gültekin:
"Toplumsal direniş hem muhalefetin ufkunu açtı hem de iktidarın estirmeye çalıştığı fırtınanın önüne set çekti. İmamoğlu’na “kent uzlaşısı” üzerinden açılan “terör” soruşturmasının amacı, bu dosyadan tutuklama yoluyla İBB’ye kayyum atanmasının taşlarını döşemekti. Gel gelelim halk muhalefetinin güçlü ve kararlı müdahalesi, Saraçhane’yi terk etmeyen milyonların onurlu duruşu, bu planının şimdilik rafa kaldırılmasını sağladı. Direnç, İBB’nin ele geçirilmesini engelledi. Karşı duruşun ilk meyvesi bu geri adımla alındı. Yine de burada rehavete kapılmak ya da ölümü düşünüp sıtmaya razı olmak hata olur. Sandıkla Şişli Belediyesi’ni alamayan ve hiç alamayacak olan iktidar, şimdi kayyum yoluyla belediyeye girdi. Dolayısıyla bu tehlike bütünüyle bertaraf edilebilmiş değil, fırsat bulunduğunda yine İBB’ye dönük bir teşebbüsle yüz yüze kalınması son derece muhtemel. O nedenle 19 Mart’ta ortaya çıkan birleşik halk muhalefetinin daimi kılınmasını ve onu besleyen kanalların mümkün olduğunca çoğaltılması gerekir.
Şimdi her şey yeniden başlıyor. Şurası kesin ki iktidar bloku, böyle yüksek bir tepkiyi ve kitlesel uyanışı beklemiyordu. Yaratılmaya çalışılan korku imparatorluğunun, peş peşe yapılan gözaltıların, açılan soruşturmaların yurttaşları korkutacağını, sindireceğini ve tepki vermekten alıkoyacağını düşünüyorlardı. Cumhuriyetin yarattığı ilerici birikimi, solun köklü geçmişini küçümsediler. Kısıtlı bir muhalefet öngörüyor, kolayca bununla başa çıkabileceklerini hesap ediyorlardı. Ancak şimdi 19 Mart sonrası Türkiye ile karşı karşıya kaldılar ve bu Türkiye, mutlu azınlığın hukuksuzluğuna karşı sonuna kadar adaleti, demokrasiyi ve özgürlüğü savunmaya devam edecek. Bu memleket asla bir avuç zorbanın istediğine boyun eğmeyecek, karanlığa gömülmeyecek. Dürüst, temiz ve onurlu insanlar işsizliği, sömürüyü, sefaleti, nefreti ve yozlaşmayı bu toprakların kaderi yapmak isteyen zalimlere diz çökmeyecek. Düzenin sahiplerini tedirgin eden kuvvetli şüphe tam olarak budur."
Yazının tamamı için tıklayın.