İngiltere'nin resmi istatistik kurumunun bugün yayımladığı rakamlar koronavirüs salgınının toplumdaki sosyal ve ekonomik uçurumları nasıl sergilediğini bir kez daha gösterdi.
Yapılan analizlerde Covid-19 ölümlerinin ülkenin en yoksul bölgelerinde 100 binde 55,1 buna karşılık en yüksek gelirli bölgelerinde 100 binde 25,3 olduğu görüldü.
https://twitter.com/ONS/status/1256143380700168192
Salgın iş güvenliği, düzenli iş sözleşmeleri olmayan haneleri açlıkla yüzyüze getirdi. Yiyecek yardımı sağlayan yardım kuruluşları temel gıda ve ihtiyaç maddelerine muhtaç kalan insanların sayısının korkutucu bir hızla arttığını söylüyor. İnsanlar bu durumla nasıl başa çıkıyor ve daha neler yapılabilir?
Amie Smith ve partneri Marcus koronavirüs sebebiyle ilan edilen yasaklamalar öncesinde kıtı kıtına geçinebiliyorlardı. Şimdi saat başı çalışıp ona göre ücret aldıkları işlerini kaybettikleri için işsizlik parası, gıda kuponları ve bazen çocukların okulunun gönderdiği yiyecek paketiyle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Amie "Çocuklar yiyebilsin diye biz aç oturuyoruz. Acıkıp dolabı açtığınızda hiç bir şey bulamamak hoş değil" diyor.
Yaşları 2 ile 13 arasında dört çocukları var ve en büyük günlük mücadeleleri çocuklara yiyecek bulmak.
Haftalık yiyecek alışverişi bütçeleri 30 sterlin. Çocukları normal olarak gündüzleri okulda verilen ücretsiz yemekleri yiyordu ama okullar kapatılınca bunun yerine kendilerine yiyecek kuponları verilmeye başlandı. Ama bunları harcayabilecekleri dükkan bulamıyorlar.
Amie'nin elinde 200 sterlinlik gıda kuponu birikmiş fakat bunların yalnızca kendi mahallelerinde bulunmayan Waitrose, Marks and Spencer gibi pahalı süpermarket zincirlerinde harcanabildiğini söylüyor. Oysa o hayatında hiç Waitrose'dan alışveriş yapmamış.
'Herşey pahalandı'
Bir de üzerine arabaları arıza yapmış dolayısıyla ancak evlerinin yakınlarındaki küçük dükkanlardan alışveriş yapabiliyorlar. Onlar da fiyatları iyice artırmış.
Amie "Çok pahalı oldu. 30 yumurta için 5 sterlin ödedim ve bu bulabildiğim en ucuz fiyattı" diyor.
İngiltere'de ana muhalefet İşçi Partisi hükümeti, okul yemeklerine karşılık verilen gıda kuponlarının en yoksul mahallelerde bulunabilecek hangi marketlerde de kullanılabilmesini sağlamaya çağırdı.
Şu anda yürürlükte olan ve Edenred şirketine taşeron olarak verilen sistemde ücretsiz yemek hakkı olan her çocuğa haftada 15 sterlin değerinde bir kupon verilmesini öngörüyor. Okul ya da veliler bunları verilen süpermarket listesinden hangisinde kullanacaklarını seçiyorlar. Listede 8 yaygın süpermarket zinciri var.
Gıda bankalarına başvuranlar
Hükümet bazı ailelerin bu marketlere gidemeyeceğini kabul ediyor ve listeye başkalarının da eklenebilmesi üzerinde çalıştığını söylüyor. Aynı anda okullara da bir kısım öğrencinin evine paketle yemek gönderilmesini tavsiye ediyor.
Çocukları ücretsiz yemek hakkına sahip olmayan bir çok aile ise temel ihtiyaçları için gıda bankalarına gidiyor. Bu da bu yardım faaliyetini yürüten kuruluşları çok zorlamaya başladı.
Birleşik Krallık sınırları içindeki en büyük gıda bankası ağını yürüten Trussel Trust Mart ayının son iki haftasında, geçen yıla göre yüzde 80'in üzerinde daha fazla yiyecek dağıttığını bildirdi.
Kuruluş, gelenlarin çoğunlukla geliri yetmeyenler ya da sosyal yardımla geçinmeye çalışanlar olduğunu söylüyor.
Kuruluşun başkanı Emma Revie "Suların geri çekilip büyük dalga oluşturması gibi, ekonomik kriz üzerimize geliyor ama hepimizin cankurtaran teknesi yok" diyor.
'Yeni yeni yüzler'
Kuzey Warwickshire'da bağımsız bir gıda bankası olan Ediblelinks'i yöneten Sonya Johnson, daha önce durumu iyi olan çok sayıda ailenin şimdi yardıma muhtaç duruma geldiğini anlatıyor.
"Yeni yeni yüzler geliyor. Yardım istemeye gelmekten hoşlanmayan, daha önce hiç gıda bankasına gelmemiş ama şimdi kendilerini sıkışmış bulan insanlar bunlar" diyor.
Bu 'yeni yüzler' arasında küçük dükkan, işletme, meslek sahipleri, örneğin kafe işletmecileri ya da berberler gibi insanlar var. Hükümetin açıkladığı iş kredileri için yaptıkları başvuruların sonucunu ya da işsizlik parası bağlanmasını beklerken çaresiz kalmışlar. Gıda bankası koronavirüs salgınının yayılmaya başlamasıyla haftalık taleplerde yüzde 20 artış olduğunu söylüyor.
Ne yapılabilir?
Zaten salgın olmadan da yoksulluk içinde yaşayan geniş kesimler var.
Christians Against Poverty adlı yoksullukla mücadele kuruluşu kendilerine başvuran her 10 kişiden birinin, üzerinde yatacak yatağı ya da şiltesi bulunmadığını söylüyor. Bu kuruluş da yoksullarla çalışan bir çok başka kurum gibi koronavirüs krizinin bu koşullarda yaşayan insanların sayısında büyük bir artışa yol açacağı kaygısını taşıyor.
Kiraların, ev borçlarının ya da bazı vergilerin ve faturaların ertelenmesi gerçek bir çözüm değil sadece bir erteleme. İnsanların borçları gelecekte baş edemeyecekleri kadar büyüyor olabilir.
Fakat bazı gerçek destekler de var. Örneğin çok düşük faizle küçük krediler öneren banker kuruluşlar var. Genel olarak bireylerden gelen bağışlarda da büyük bir artış var. Bunlardan bir kısmı gıda bir kısmı para yardımı şeklinde gelebiliyor.
Turn2us adlı yardım kuruluşu karşılıksız para yardımı başvurusu için internete form koymuş. Child Poverty Action adlı grup aynı şekilde salgın sırasında yardıma ihtiyacı olanları bulabilmek için bir uygulamak geliştirmiş.
Bu boyutta bir kriz savaş durumu dışında muhtemelen hiç bir ülkede çok uzun bir süredir yaşanmıyor. Hükümetler hazırlıksız.
Fakat Trussel Trust'ın da içinde bulunduğu bir grup yardım kuruluşu hükümetin açıkladığı yardımların yeterli olmadığını söyleyerek bir koronavirüs acil yardım fonu oluşturulmasını talep ediyor. Bir çok ailenin çaresiz olduğuna ve hemen şimdi yardıma ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.
Bir hükümet sözcüsü krizden etkilenen herkese destek olmaya kararlı olduklarını söyledi.
"Bunun için dev bir önlemler paketi açıkladık. Bunun içinde gelirini kaybedenlere yardım ve ev borcu ertelemeleri de var. En acil ihtiyaç içindekiler için sosyal yardım sistemine 6,5 milyar sterlin ekledik. İşsizlik yardımını artırdık. Hiç kimse bu ödemeler için beş hafta beklemek zorunda olmayacak. Acil yardımı mümkün kıldık" dedi.
Amie ve partneri Marcus şimdilik dört çocuklarını doyurmayı başarıyor. Ama gelecek konusunda çok kaygılılar ve çalışamadıkları takdirde durumlarının çok zorlaşacağını söylüyorlar:
"Bazen hiç bir şey bulamayınca çocuklara ekmek üzeri kuru fasulye verdiğimiz oldu. Kendimize bunu da bulamayanlar olduğunu hatırlatıyoruz sürekli. Bunu bulduğumuza da şükretmemiz gerekiyor."