Koronavirüs nedeniyle dünya genelinde alınan önlemler kapsamında insanlara evlerinden çıkmama çağrısı yapılıyor.
Fakat ev içi şiddet gören kadınlar için bu önlem, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle aynı evi normalden çok daha uzun süreler paylaşmak anlamına geliyor.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi 2018'de evi, kadınlar için en tehlikeli yer olarak nitelemişti.
Bu nedenle çok sayıda ülkeden ev içi şiddetin arttığına dair haberler ve açıklamalar geliyor. Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner ülke genelinde ev içi şiddetin yüzde 30 oranında arttığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı, bunun üzerine şiddet mağdurlarının karakola gitmeden en yakın eczanelerden bildirimde bulunabilmesini sağladı, boşalan otel odalarının bir kısmının şiddet mağdurlarına açılacağını duyurdu.
İspanya'da da kadınların eczanelerde görevlilerden "Maske 19" talep etmesi durumunda eczane çalışanları polise gizli bir şekilde ev içi şiddet vakası bildiriminde bulunuyor.
İngiltere ise hükümet ev içi şiddet durumunda konunun aciliyetine göre polisin aranabileceğini, şiddete uğrayan kişinin telefonda konuşamayacak olması durumunda da telefonda 55'i tuşladıktan sonra konuşma olmaksızın polisle haberleşebileceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra kadınlar, erkekler ve LGBT+'lar için ayrı danışma hatları bulunuyor. Evdeki insanlara şiddet uygulayacağından endişe eden kişiler için de Saygı Hattı adlı bir telefon hattı var. Bu hattı arayanlar, davranışlarını nasıl kontrol edebilecekleri konusunda yönlendiriliyor.
Türkiye'de durum
Peki Türkide'de durum nasıl?
Fransa'dakine benzer bir istatistik talep ettiğimiz İçişleri Bakanlığı, sorumuza yanıt vermedi. Bakanlık yılın ilk üç ayında önceki yılın aynı dönemine kıyasla kadın cinayetlerinin yüzde 22 oranında azaldığını açıkladı.
Fakat bu verilerde, evde kalma çağrılarının arttığı Mart'ın ikinci yarısını önceki haftalarla kıyaslamak mümkün değil.
Öte yandan bakanlık, ilk üç ayda önleyici tedbir kararlarının yüzde 66, koruyucu tedbir kararlarının da yüzde 82 arttığını belirtiyor.
Anadolu Ajansı'nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden edindiği verilere göre ise İstanbul'da ev içi şiddet Mart'ta yüzde 38,2 arttı.
2019 Mart'ta 1.804 aile içi şiddet olayı yaşanırken, bu yıl aynı ayda ise olay sayısı 2 bin 493'e yükseldi.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Aslı Pasinli de kendilerine ortalama bir haftada 0-2 arası başvuru geldiğini, evde kal çağrılarının ardından bu sayının haftada dörde kadar çıktığını söylüyor.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Gülsun Kanat, salgın öncesinde erkeklerin işe gittiği saatlerde kadınların kendilerine ulaştığını fakat bu dönemde rahatça arayamadıklarını, bazı kadınların kocaları uyuduktan sonra internet üzerinden yazdıklarını belirtiyor.
Kadınlar şikayetlerini iletmekte zorlanıyor mu?
"Türkiye'de ev içi şiddette çok artış olabileceğini tahmin ediyoruz" diyen Kanat, kendilerine ulaşan kadınların anlattıklarını şöyle aktarıyor:
"Kadınların çoğu şikayetlerini yetkililere iletmekte zorlanıyor. Bir kadın, darp raporu olduğu halde birkaç karakol dolaşmak zorunda kaldığını anlattı. 'Sığınaklar dolu, şu an herkes çok meşgul' gibi şeyler söylediklerini anlatıyorlar.
"Darp raporu alması için çağrılan polisin kadını hastaneye götürmediği de olabiliyor.
"Kadınlar destek almamaları için teşvik ediliyor, karakolda yeterli bilgi verilmiyor. Örneğin başvuruculardan biri karantina döneminde mahkemelerle uğraşmak istemediği için başvuru yapmadığını söyledi. Oysa yasaya göre polis uzaklaştırma verebiliyor, bunun için mahkemeye gitmesi gerekmiyor. Bu örnek polisin orada gerekli bilgiyi kadına vermediğini, sorumluluğunu yerine getirmediğini, takip de yapmadığını gösteriyor.
"Bir örnekte de polisin uzaklaştırma vermeden sadece 'dışarıda kal' dediği bir adam, gece kapıyı kırıp eve girdi. İzmir'de bir vakada komşuların defalarca evde şiddet bildirimi yapmasına rağmen."
Kadın Meclisleri de koronavirüs önlemlerinin ardından gözlemlerini şöyle aktarıyor:
"Kadınlar virüsün bulaşma riskinden ötürü darp raporu almak için hastaneye gitmekte tereddüt ediyor. Okulların kapanması ile ailesinin yanına dönen öğrenciler şiddete tanık olduklarında şikayetçi olmak istiyor. Ancak öğrenciler, babaları ağır risk kapsamında ise şiddeti şikayet etmekten vazgeçiyor. Şiddete uğrayan ya da tanık olanlar, saldırganın korona günlerinde sağlıksız koşullarda kalacağından kaygılanıp şikayetçi olmaktan vazgeçiyor."
Sığınma evlerinde karantina dönemi
Aile Bakanlığı ise son dönemde kadınların karakollarda daha fazla zorlukla karşılaştığına dair bir gözlemleri olmadığını belirtiyor.
Bakanlık, çocuk evleri ve huzurevlerinde olduğu gibi kadın sığınma evlerinde de karantina uygulamasına geçildiğini, kadınların bu amaçla ayrılmış bir karantina evinde iki hafta geçirdikten sonra belirti göstermemeleri durumunda diğer sığınma evlerine gönderildiğini söylüyor.
Hakim ve Savcılar Kurulu kararı
Mor Çatı'dan Gülsun Kanat ve Diyarbakır Barosu'ndan Aslı Pasinli'ye göre Türkiye'nin koronavirüs kapsamında aldığı önlemlerde ev içi şiddete uğrayan kadınları olumsuz şekilde etkileyen bir faktör daha var:
Hakimler ve Savcılar Kurulu 30 Mart'ta yayımladığı Covid-19 kapsamında ilave tedbirlere "6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen tedbir kararlarının yükümlülerin koronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi gerektiğini" de ekledi.
Bu kanun, Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'du.
Yasada şiddete maruz bırakılan kadınların sığınma evlerinde kalmasından, şiddet uygulayan kişilerin konuttan uzaklaştırılmasına kadar çeşitli önlemler sıralanıyor.
Mor Çatı'ya göre, salgın önlemlerinin başladığı günden bu yana kendilerine ulaşan kadınlar, şiddetten uzaklaşmak için ihtiyaç duydukları desteğe ulaşamıyor, karakollarda şikayetler alınmıyor, koruma kararı çıkarılmıyor.
Bazı kadınlardan, yasa ve yönetmeliklerde öngörülmediği şekilde darp raporu talep edildiği belirtiliyor:
"Örneğin bir kadın şiddet uygulayan tarafından sokağa atıldığında bedeninde bir darp izi olmadığı için sığınağa alınmazken şiddet uygulayan erkeklerin evden uzaklaştırılmayarak korunup kollandığını görüyoruz."
Mor Çatı HSK'nın bu kararının, şiddet uygulayanın salgına karşı güvenliğini kadınların can güvenliğinin önünde tuttuğunu savunuyor ve bu kararın acilen iptal edilmesi gerektiğini savunuyor.
Açıkladıkları bu karara getirilen eleştirileri sormak istediğimiz Hakimler ve Savcılar Kurulu, sorularımıza yanıt vermedi.
Bu süreçte ev içi şiddete uğrayan kadınlar ne yapabilir?
Diyarbakır Barosu'ndan Aslı Pasinli, bu süreçte ev içi şiddete maruz kalan kadınların yapabileceklerini şöyle sıralıyor:
- Kadınlar 155 Polis, 156 Jandarma, 183 Bakanlık ve baroların destek hatlarını arayıp acil yardım talebinde bulunabilirler.
- Faille aynı ortamda bulunuluyor ve telefon açmak riskli ise İçişleri Bakanlığı'nın KADES uygulamasını telefonlarına indirerek acil yardım butonu ile polisin konumlarına gitmesini sağlayabilirler.
- Acil durumlar için üçüncü kişiden destek alabilirler, 3. kişilerin ihbarı geçerli olacaktır.
- Kolluk kuvvetlerine gidebilirler, 7/24 hizmet alabilecekleri alanlardan biri olduğu için kolluğa büyük görev düşüyor.
- Adliyeler hâlâ açık. Zorunlu işleri yapıyorlar ama tedbir kararı için gelen bir kadın geri çevrilmeyecektir. 6284 sayılı yasadan yararlanmak istediklerini söyleyebilirler.
- Uzaklaştırma kararı alabilirler, sığınma talebinde bulunabilirler, boşanma sürecinde olan ve gidecek hiçbir yeri olmayan kadınlar ev tahsisi talep edebilirler.
- Darp varsa darp raporu almak için hastaneye gitmeleri durumunda salgın nedeniyle maske, eldiven, gözlük gibi malzemeleri isteyebilirler.
- Kadın kurumları çalışma saatlerini azalttı, bazıları evden çalışmaya geçti ama tamamen kapanmadı. STK'lara veya barolara başvurabilirler.