Gündem

Koray Çalışkan: Mahçupyan'ın Temelkuran'a saldırmasının nedeni

Radikal gazetesi yazarı Koray Çalışkan Etyen Mahçupyan'ın Zaman gazetesinde "Hrant'ın parazitleri" başlığıyla yayımlanan ve Ece Temelkuran'ı eleştirdiği yaz

07 Şubat 2012 02:00

T24 -
Radikal gazetesi yazarı Koray Çalışkan Etyen Mahçupyan'ın Zaman gazetesinde "Hrant'ın parazitleri" başlığıyla yayımlanan,  Ece Temelkuran'ı eleştirdiği yazısını değerlendirdi. Çalışkan: Mahçupyan'ın yanlış tahlilleri gani. Her konuda haklı da Ece Temelkuran'a attığı pislik mi yanlış?

Çalışkan'ın, Radikal'de "Mahçupyan'ın Temelkuran'a saldırmasının nedeni" başlığyla yayımlanan (7 Şubat 2012) yazısı şöyle:

Gazeteciler içeri ya da işlerinden atılırken o iftira atıyor. İlk defa da değil. Etyen Mahçupyan bunu hep yapıyor. 2008’de Hrant Dink’in gazetesi BirGün’e saldırmıştı. Güya yayın kurulu “Atın bu adamı, hep Ermeni meselesi yazıyor” demiş.

BirGün’ün ve ‘cemaatçi sosyalistler’ dediği insanların “faşist, Ergenekon destekçisi, ırkçı, … vıcık vıcık bir duygu sömürüsü üretme pespayeliğin(e) (sahip), Hrant’tan muhtemelen nefret eden, ölünce de ‘dostu’ kesilen,... ‘riyakârlığı bu denli içselleştirebilen yaratıklar’ olduğunu savunmuştu. Soldan, sosyalistlerden, Hrant’ın inandığı değerlerden bu kadar iğrenirken Hrant’ı en iyi kendisinin anladığını düşünmesi nasıl bir psikolojik evrende yaşadığının göstergesi. Ece Temelkuran Hrant’tan nemalanan sosyalist parazitlerdenmiş. Mahçupyan’ın içinde bulunduğu çukurda o kadar parazit var ki, çevresinde gördüğü her şeyin burnunun ucundakiyle müsemma olduğunu düşünmesi doğal.

Solu, solcuları ‘cemaat’ zannetmesi de cabası. Mahçupyan’ın yanlış tahlilleri gani. Her konuda haklı da Ece Temelkuran’a attığı pislik mi yanlış? Sormamız gereken soru şu: Etyen Mahçupyan’ın savruluşu neye hizmet ediyor? Zamanın ruhuyla nasıl bir ilişki kuruyor? Demokrat AKP tezini geliştiren liberal aydınlar krizde. AKP’nin ihtiyaç duyduğu geçiş dönemi meşruiyetine verdikleri destek azalıyor. Liberaller de işlerinden oluyor, fırçalar yiyor. Hrant Dink davasında hükümetin adım atmaması, reforme ettikleri yargının beş senede beş kişiye bile ulaşmaması, bir de üzerine azmettiricileri terfi ettirmesi, Kürt sorununun ceza davaları ve askeri müdahalelerle ‘çözülmesine’ karar verilmesi AKP’yi kredisi tükenmeye yüz tutmuş bir iktidara dönüştürüyor.

Şiddet karşıtı solcular teröristlikten, Ergenekon’u ifşa edenler Ergenekonculuktan, darbe karşıtları darbecilikten nasibini bu yüzden alıyor. Bu meşruiyet kaybı bazılarında paniğe yol açıyor. Panik, acele işe yol açarken işlere şeytan karışıyor. “Bunların yolu iblisin yolu” tahlilleriyle “Ece’nin yolu Ergenekon yolu” tahkirleri işte bu iklimde aynı amaca hizmet ediyor: Eleştiriyi anlamsızlaştır, muhalifi dizginle, işinden et. Zamanında b.k atanları savunanların, bugün parazit kusmasına bu yüzden şaşırmamak gerek.

Ece Temelkuran’ın Habertürk’ten atılmasının tek nedeni siyasi duruşu. Twitter’da başka Habertürk’te başka yazmayan birisine, “Ama bizde yazdıklarını sosyal medyada da yazıyorsun” demek “Biz senin analizlerini bu gazetede görmek istemiyoruz, başımız AKP’yle, çok pardon, AK Parti’yle belaya girsin istemiyoruz” demektir. Temelkuran basının üzerindeki baskının bariz tanığı ve örneğidir.

Mahçupyan’ın, fikirlerinden taviz vermeyen meslektaşları işlerini kaybederken bu meslektaşlarından birinin üstüne çıkıp tepinecek kadar alçalması, ‘Ağrının Derinliği’ni yazabilecek kadar cesur ve yaratıcı bir aydının üzerini çamurla sıvamaya kalkması, yalnızca basit bir yanlışlıktan ya da edepsizlikten kaynaklanmıyor. Tavrının esas nedeni muhafazakâr İslamcılığın girdiği meşruiyet krizinde AKP’yi destekleyen liberal entelektüelin pusulasını yitirmesi. Artık ne yapacağını bilmez durumda. Ergenekon’a karşı olandan Ergenekoncu peydahlamalar, cemaat gazetelerinden solculara “Cemaatçi bunlar!” diye buyurmalar.. Bunu yaparken asgari mantıktan dahi yoksun olduklarını hissettikleri için vicdanımızda dokunulmaz olan bir şeye tutunmaya gayret ediyorlar.
 
Hrant Dink’e ve mirasına zayıf elleriyle böylesine asılmaları işte tam da bundan. Ve elbette, esas bunu yapmak, yani “Hrant’ın buna müdanasızca alet edilmesi ancak ahlaksızlık olarak değerlendirilebilir.” Tutarsızın hayatı acıdır, biraz debelendi mi kendi lafları kendini ifşa ediverir. Yazık.