30 Temmuz'da Konya'nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinin 7 ferdinin öldürüldüğü davanın ilk duruşması Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülecek.
Saldırıda Yaşar Dedeoğulları ve eşi İpek Dedeoğulları ile çocukları Serap, Serpil, Sibel, Metin ve Barış Dedeoğulları, Mehmet Altun tarafından tabancayla vurularak öldürülmüştü.
Katil zanlısı Mehmet Altun saldırıdan altı gün sonra Bozkurt ilçesinde yakalanmıştı.
Zanlıyla beraber, annesi, babası ve eşinin de aralarında olduğu 13 kişi tutuklanmış, ilerleyen haftalarda, Altun dışındaki tüm şüpheliler serbest bırakılmıştı.
İddianamede dokuz kişi için yedi kez azmettirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve mala zarar verme; katil zanlısı Mehmet Altun için ise canavarca hisle tasarlayarak öldürme suçşundan yedi kez ağırlaştırılmış müebbet ve mala zarar verme cezası istendi.
İlk saldırı değil
Dedeoğulları ailesi bu saldırıdan önce, 12 Mayıs'ta da katil zanlısı Mehmet Altun'un akrabalarının taşlı sopalı saldırısına uğramış, aile bireylerinin birçoğu ağır yaralanmıştı.
Dedeoğulları ailesi, olayın ardından basına yaptıkları açıklamalarda "Kürt oldukları için 15 yıldır komşularının ırkçı saldırılarına maruz kaldıklarını" öne sürmüşlerdi.
Bu saldırıyla ilgili dava ise Konya 8. Ağır ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.
Dokuz zanlının olduğu, ikisinin tutuklu yargılandığı bu dosyada da, adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli yaralama, nitelikli konut dokunulmazlığı ihlali suçlamaları var.
22 Mayıs tarihinde, 12 Mayıs saldırısını yapmakla suçlanan aileye karşı ayrıca hakaret ve tehdit davası da açıldı.
Üç dosyanın birleştirilmesi istenecek
"12 Mayıs saldırısı ve 30 Temmuz Katliamı birbirinden bağımsız değil" diyen Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, bugün görülecek ilk duruşmada bu üç dosyanın birleştirilmesini talep edeceklerini söyledi.
Kamuoyunda "Konya Katliamı" davası olarak bilinen davanın ilk duruşmasında avukatlar, suçtan zarar görenler için müdahillik talebinde bulunacak.
Avukat Karabulut "Olayın aydınlatılması için arkasında kimlerin olduğunun tespitiyle beraber savcılık aşamasında 20'nin üzerinde farklı taleplerimiz oldu, bunları mahkemeden de talep edeceğiz" dedi.
Zanlının ifadesinde neler var?
Katil zanlısı Mehmet Altun verdiği ifadede, 12 Mayıs saldırısından sonra yaşananlardan ötürü ailesinin çok büyük bir üzüntü içinde olduğunu, saldırılarla ilgili mağdur olduklarını, bundan dolayı uyuyamadığını, Dedeoğulları ailesinin şikayetten vazgeçmesi için ikna etmeye gittiğini, ailenin kendisine saldırdığını, bunun üzerine kendini korumak için ateş ettiğini öne sürmüştü.
Avukat Abdurrahman Karabulut ise ifadenin kabul edilemez olduğunu söyleyerek zanlının 'tetikçi olduğunu' saldırının planlı olduğunu savundu:
"50 tane mermi, üç tane şarjör ile gelmiş, arabasına benzin dolu bidonla gelmiş, bunun spontane gelmiş bir saldırı olduğunu kabul etmek ise mümkün değil.
"Kamera kayıtlarında da sabit ve bu tartışmasız şekilde organize, planlı bir saldırı'. Ailedeki tüm fertlerin isimlerini biliyor, demek ki birileri ona bu isimleri vermiş, bu da tek başına olmadığını gösteriyor zaten."
'İnsanlığa karşı suçtan da yargılanmasını talep edeceğiz'
Kamuoyuyla paylaşılmayan video görüntülerinde, katil zanlısı Mehmet Altun'un çok soğukkanlı davrandığını belirten Karabulut, duruşmada saldırının "insanlığa karşı işlenen suç kapsamında" ele alınması gerektiğini savundu:
"Yerde yaralı yatan kişi için tekrar gelip kafasına sıkıyor, hepsini öldürüyor emin olmak için kafalarına sıkıyor.
"İnsanlığa karşı suç kapsamında TCK'nın 77 ve 78 madde kapsamında da değerlendirmemiz olacak.
Bu sadece canavarca hisle işlenmiş bir katliam değil, bu aynı zamanda insanlığa karşı ırkçı saikle işlenmiş bir suç olarak de ele alınmalı, ona göre karar verilmeli."
Avukat Karabulut ve Dedeoğulları ailesinin hayatta kalan fertleri, olayın "ırkçı bir saldırı" olduğunu savunurken, saldırıdan sonra yapılan resmi açıklamalarda ise, saldırını "ırkçı ve ideolojik' saiklerle yapılmadığı" vurgusu öne çıktı.
'Saldırıdan sonraki resmi açıklamalar saldırganların avukatlığını yapma mahiyetinde'
Dedeoğulları ailesinin avukatı, 'yapılan resmi açıklamaların, suçun manevi unsurları ile ilgili olduğunu belirterek, resmi açıklama yapanların 'saldırganların avukatı' gibi davrandıklarını öne sürdü:
"Bu açıklamalar 'saldırganların avukatlığını yapma mahiyetinde' bir açıklama.
"Mağdurların, bunun ırkçı bir saldırı olduğu iddiaları varsa, resmi açıklamanın bu iddiayı araştırıp, açığa kavuşturarak gereken cezayı vermesi gerekirken, karşı tarafın kefili gibi açıklama yapıldı.
"Daha önce bu iddialar, iddia boyutundayken, çıkan Whatsapp yazışmaları ve ses kayıtları ırkçı bir saldırı olduğunu çok açık ve net şekilde ortaya koymuştur."
30 Temmuz saldırısında hayatını kaybeden Dedeoğulları ailesinin tüm fertleri, 12 Mayıs'ta yaşanan saldırıda yaralanmış ve bu saldırının ardından saldırganlardan şikayetçi olmuşlardı.
O davada da ailenin avukatlığını Abdurrahman Karabulut üstlenmişti.
Avukat Karabulut, saldırının "ırkçı" olduğu yönündeki tezini ise, bu davada yargılanan sanıkların kendi aralarındaki telefon yazışmalarında Dedeoğulları ailesinin etnik kökenine yaptıkları vurgulara, saldırı gecesi yapılan hakaretlere ve bunun birçok defa yaşanmış olmasına dayandırıyor.
Karabulut ilk saldırıdan sonra zanlıların, Dedeoğulları ailesinin davadan vazgeçmesi için nasıl baskı kurduklarını da şu şekilde aktarıyor:
"Kendi aralarında yaptıkları yazışmalarda, şikayetten vazgeçmeleri için Dedeoğulları ailesine baskı yapmak adına araya bir takım kişileri koymuşlar.
"Kendi ifadelerinde şunlar var: 'Umarım korkutmuşlardır, şikayetten de vazgeçerler' diye mesajlaşmışlar.''