Orbay Soydan
“Uzay keşfedilmemiş son sınır” Bu Star Trek filmini izlediyseniz yıldız gemisi Atılgan’ın görevlerini anlatan sözdür.
Neden mi bahsediyorum? Açıklayayım…
NASA’nın Mars’a ilk adım olarak duyurduğu yeni uzay aracı Orion uzaya ilk adımını 4 Aralık’ta atacak. Türkiye saati ile 14:05’te gerçekleşmesi planlanan fırlatma NASA TV’den canlı olarak yayınlanacak.
Yeni coğrafi keşifler, hammadde savaşı başlıyor
Kolomb'tan önce Amerika'yı Müslümanlar mı keşfetti, biz bunu tartışa duralım yeni coğrafi keşifler başladı.
Elon Musk adını, hiç duydunuz mu?
Google'ın kurucularından Larry Page şöyle demiş; "Servetimi bir hayır kurumuna bırakacağıma Elon Musk'a veririm. Adam Mars'a gitmek istiyor. Dünyayı değiştirecek!”
Elon Musk, 2002 yılında, 31 yaşındayken ticari uzay yolculuğunu mümkün kılmak için SpaceX'i kurdu.
10 yıl sonra 14 Haziran 2012'de, Uluslararası Uzay İstasyonuna kargo götürerek ilk uzaya çıkan özel şirketin sahibi oldu.
Tesla Motors ve SolarCity isimli bir güneş enerjisi şirketinin de sahibi olan Musk, şehirler arası yolculukta güneş enerjili otomotivler için gerekli enerjiyi, ABD’nın dört bir yanına kurduğu güneş enerjili şarj istasyonlarıyla sağlıyor.
Dünya’yı değiştiriyor.
Neden, Google’ın yöneticileri Larry Page ile Eric Schmidt, asteroit kuşağından maden çıkarmayı hedefleyen Planetary Resources şirketine yatırım yapıyor?
Elon Musk’un SpaceX’i kurma nedeniyle aynı!…
Çünkü enerji tüketimi 10 yıl içince zirve yapacak…
Wikileaks belgelerine göre, en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’ın petrol rezervi 15 yıl içinde azalarak sona erecek.
Ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’nın raporuna göre talebi karşılaya bilmek için 2030’a kadar 6 Suudi Arabistan gerek.
Dünya Kömür Birliği (WCA) verilerine göre ise, dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 41 kömürden sağlanıyor.
Diğer yarısını petrol, doğalgaz, yenilenebilir ve nükleer enerji oluşturuyor.
Şuan (2014) toplam kömür üretimi 7 milyar 677 milyon ton.
Dünya 2017'de yılda 1 milyar 200 milyon ton daha fazla kömür tüketecek.
Bilimsel veriler dünya kömür üretiminde önemli paya sahip Endonezya’nın da 17 yıl sonra rezervlerini tüketeceğini gösteriyor.
Neyse, Türkiye gerçeğini bilmemiz için, Türkiye’nin elektrik gücü hakkında da bilgiler verelim.
Türkiye Eylül 2012 itibariyle elektrik üretiminin 27,2’si kömürden üretiliyor. Türkiye dünyada kömür tüketiminde 14'üncü, elektrik tüketiminde 20’nci sırada.
Enerji bakanlığı verileri Türkiye’nin 2023’te enerji üretiminin 39.7’si kömürden, 27’si petrolden, 24’ü doğalgazdan, 4’ünün hidrolikten üretileceğini ön görüyor.
Uluslararası bilimsel veriler ise dünya kömür rezervinin 118, petrol ve doğalgaz rezervlerinin 45 ve 60 yıl süresinde tükeneceğini gösteriyor.
Türkiye bu yüzden kurtuluşu, nükleer enerjide arıyor.
Peki kaç yıl yetecek uranyumumuz var biliyor musunuz; 10 yıl.
Dünya’da 370 MW gücünde 434 nükleer reaktör elektrik üretiyor. Bin MW nükleer santral yılda 200 ton doğal uranyum tüketiyor. Bu 434 nükleer reaktör için yılda 78 bin ton uranyuma ihtiyaç olduğu anlamına geliyor.
IAEA verilerine göre 2006 yılında dünya uranyum üretimi 40 bin ton civarında.
Geri kalan kısım bir zamanlar askeri amaçlı olarak yüksek düzeyde zenginleştirilmiş olan uranyumun, son 10 yıldır IAEA’nın çabalarıyla tekrar seyreltilip yakıt haline getirilmesiyle sağlanıyor.
Türkiye, nükleer santrallerini 5 bin MW gücünde kurmayı planlıyor. 5 bin MW için 1.000 ton uranyum gerekiyor.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) verilerine göre: Türkiye’nin 9 bin 129 ton uranyum rezervi var. Buna göre Türkiye'nin uranyum rezervi 10 yıl ancak yetiyor.
“Ne olacak bu ülkenin hali?”
Uranyum rezervi yanında Türkiye’nin nükleer enerji üretiminde kullanılabilecek 300 bin ton toryum rezervi bulunuyor. MTA verilerine göre bu rakam Türkiye’nin en az 100 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde.
Ancak toryum dışardan nötron verilmediğinde bölünemediğinden dünyada mevcut teknoloji ile toryumdan enerji üretmek hem zor hem çok masraflı.
Toryumdan enerji üretmek için CERN’deki hızlandırıcıya dayalı bir sistem gerek.
Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Arık; “İstanbul gibi bir yere bunlardan onlarca lazım olacak. Çok uzun vadeli çalışma yapılırsa yaklaşık 50 sene sonra bu teknoloji kullanılabilecek.” diyor.
Diğer taraftan Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen “Türk Hızlandırıcı Merkezi Projesi” çalışmaları devam ediyor.
Hatırlanacağı üzere, 2007 yılında Prof. Dr. Engin Arık ile birlikte 6 bilim insanı bu hızlandırıcı projesi çalışmaları için Isparta’ya giderken uçak kazasında ölmüştü.
Dünyada neler oluyor
Bugün kullandığımız akıllı telefonların üretiminde itriyum, lantan, praseodimyum, öropiyum, gadolinyum, terbiyum, disprosyum Lantan, seryum, praseodimyum gibi çok nadir toprak elementleri kullanılıyor. Her yıl milyonlarca telefon piyasadan çekiliyor ve çok daha fazlası üretildiği düşünülecek olursa bu çok nadir toprak elementi madenleride verimsizleşiyor.
IFA verilerine göre sadece 2013’te 150 milyon iphone, 50 milyon Galaxy S 3 ve 38 milyon Galaxy Note serisi satıldı. Bu yılın son çeyreğinde Apple 71 milyon iphone 6 satılmasını bekliyor.
Diğer yandan Çin dünyadaki bu çok nadir elementlerin yüzde 97’inden fazlasını üretiyor ve 2011 yılından beri bu elementlere kota uygulaması getirdi. Yani Çin’de üretim bilhassa hammaddeye yakınlığından ucuz.
BBC’nin doğal kaynakların azalma hızını gösteren Haziran 2012 infografiğine göre ise; akıllı telefon, tablet, PC, MR ve silah üretiminde kullanılan değerli metaller ile nadir elementler 45 yıl içinde tükenecek.
Avrupalı bu yüzden doğal kaynakların yerini alabilecek kaynakların geliştirilmesi, elektronik aletlerde kullanılan hammaddelerin çevre dostu bir şekilde yeniden dönüştürülmesi için planlar yapıyor.
NASA uzak gezegenlere gidebilmek için Washington Üniversitesi ile birlikte füzyon roketi geliştiriyor.
Bu amaçla dünyada 3 özel şirket bile kuruldu. Biri yazının başında bahsettiğimiz Google’nın yöneticilerinin yatırım yaptıkları şirket ve Elon Musk’un SpaceX şirketi. Diğeri Richard Branson’un kurduğu Virgin Galactic.
Avrupa nükleer santrallerini kapatıyor
Yeni coğrafi keşifler ve hammadde savaşı olarak yorumladığım bu gelişmeler ile birlikte, dünyada kısa süre içerisinde hayata geçirilecek şu gelişmeler oluyor:
İngiliz şirketi şirketi Nur Energie 2018 yılında Tunus'ta tamamlanması beklenen, güneş tarlalarından özel bir hatla Avrupa’daki 2 milyon evin elektrik ihtiyacı karşılanacak. İngiliz şirketi şirketi Nur Energie, bunun nükleerden daha ucuz olduğunu belirtiyor.
NASA ise 2007 yılında uzayda elektrik enerjisi üreterek dünyada kullanmak için proje hazırlandı. Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı (HAARP) kapsamında yürütülen proje ile güneş ışınlarından üretilecek enerji, mikroviyole ışınları ile yansıtılarak, kurulacak istasyonlarda elektriğe dönüştürülecek. Amerika’nın bu alandaki rakipleri arasında Japonya ve Çin’de bulunuyor.
Kapitalizm her zaman kötü bir şey değildir
Günümüzde arabadan, telefona ve bilgisayara kadar herşeyde uzun batarya gerekli olduğu düşünülecek olursak, enerji sorununu çözecek şirket-girişimci zengin olacak.
Bu nedenle Apple Watch için kablosuz, güneş ve kinetik enerji ile şarj konularına odaklandı. Londra’nın sembollerinden kırmızı telefon kulübeleri yeşile döndü. Üzerine güneş panelleri yerleştirilerek, cep telefonu şarj istasyonları olarak kullanılıyor.
Yine bu nedenle Google Eylül 2008’de sunucularını denizde konuşlandırmak için ABD’de patent başvurusunda bulundu. Google bu sayede 'dalga enerjisini hem sunucuları için enerji temin etmekte, hem de soğutmakta kullanmayı amaçlıyor.
Yeşil enerji şebekesi kurdu
Nükleer santrallerini kapatan Almanya ise, şimdiden tamamen yeşil enerji şebekesi kurdu.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Üretimi Talimatı'nın onaylanmasından (1997) bu yana Almanya'da 2000 yılında yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin oranı yüzde 6.3'ten, 2009 yılında yüzde 16.1'e yükseldi.
Almanya’nın Nükleer santrallerin kapatılmasının tartışıldığı 2009 yılında sadece, yenilenebilir enerji sektörüne yaptığı yatırım 20 milyar Avro.
2009 verilerine göre Almanya'nın rüzgâr gücü, elektrik üretim kapasitesi 22.777 MW, güneş enerjisi kapasitesi 9.800 MW, yani Almanya 34 bin MW enerjisini yenilenebilir enerjiden üretiyor. Türkiye’nin aynı dönemdeki kurulu elektrik gücü ise 44,8 bin MW.
Enerji hücresi ürettiler
Güneş enerjisinde Almanya'nın en önemli rakipleri arasında Japonya, ABD ve Çin yer alırken, rüzgâr endüstrisinde Danimarka, İspanya ve ABD bulunuyor.
Özellikle son 5 yılda ABD’de güneş enerjisi yatırımları yüzde 600 arttırdı.
Bu yatırımların sonucu olarak 2012 yılında Sandia Ulusal Laboratuvarlarında kumaşa güneş enerjisi hücresi yükledi. BBC bunu 2012’nin en büyük buluşu olarak duyurdurdu.
Bu kumaşlar sayesinde haberleşmeden ısınmaya kadar her türlü elektronik aracı çalıştırmak mümkün olacak.
Mevcut durum
İste tüm bu yenilikler biz “Amerika'yı Müslümanlar keşfetti” tartışması yapılırken gerçekleşiyor. Başka bir değişle günümüzden 20-30 yıl sonra, dünya büyük olasılıkla, bambaşka bir yapı ve görünüme kavuşacak.
Ve dünya lideri olduğunu iddia edenler bugünü beğenmediklerinden o gün geldiğinde yine ecdadına, tarih ve efsanelerine sığınacaklar.
Tarih ise birçok hızlı büyümenin ardından kendini yenilemeyen toplumlulukların hızla çöküşünü yazar. Günümüzün en zengin ülkelerine bakın, Amerika, İngiltere, Kanada, Avusturya ve Yeni Zelanda’yı görürsünüz. 50 yıl geriye giderseniz ülkelerin değişmediğini görürsünüz. 150-200 yıl geriye gidin listenin başında yine değişen bir şey olmaz.
Yalnız Singapur, Japonya, Güney Kore ve Çin’in en zengin ülkeler arasında yer almadığını görürsünüz. Onların yerine Arjantin ve SSCB zengin ülkeler listesinde yer alırdı.
Demek istediğim dünya liderliği iddiasındaki Türkiye’nin ecdat edebiyatı yapmadan, yaklaşan hammadde ve enerji krizini fırsata çevirecek girişimler yapması gerekir. Yoksa G-20 dönem başkanı olmusuz, yarın listeye bile girememişiz neye yarar.