T24 Haber Merkezi
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu 108 kişi hakkında açılan davada beşinci oturum Sincan Adliyesinde başladı.
Savunmalarda ilk sözü Sebahat Tuncel aldı. Tuncel, dün Deniz Poyraz'ın öldürüldüğü HDP İzmir Binası'na yapılan saldırıya değindi. Tuncel, "Katil silahlarla SADAT’a gönderilmiş, eğitim yaptırmış, ‘emrinizdeyiz’ diyor. Resimler çektiriyor. Bu ülkede bir savcı harekete geçip sorgulama yapmış mı? Ama Kürtler duygusunu paylaşmış, AKP politikasını eleştirmiş diye aylardır yargılanıyoruz." dedi.
Figen Yüksekdağ, "Davanın gidişatında biz ve siz açısından hatırlatılması gereken bir hakikati var. Bu bir provokasyon davasıdır! Bu provokasyon içinde bu davayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Dava figüran değiştirilerek güncelleniyor ve yeni bir Kobanî provokasyonu düzenleniyor. Bunun sorumluları Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP’dir. Bu azmettiricilerin, HDP ve milyonlarca halka karşı gerçekleştirdiği bir linç girişimidir. İlk defa gelmek için dilekçe gönderiyorum. Geleceğim o duruşma salonuna. Arkadaşlarımıza yapılan işkencenin izletilmesi işkencesine maruz kalıyoruz. Kamuoyuna duyduğumuz saygı gereği geldik mahkemeye. Siz buna değer vermiyorsunuz." diye konuştu.
Yüksekdağ şunları kaydetti:
"Bu bir dava değildir. İnsanlar işlemedikleri bir suçu neden işlemediklerini kanıtlamak zorunda kalıyor. Amerika tarzı çapraz sorgu yapılıyor. İşkence yapılıyor, açık ve net bir şekilde işkencedir bu! Mahkeme salonunun önünde bağıran provokatörlerin diğer tarafında katliamlar yaşanıyor. Siz duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük katliamlar yürütülüyor. Bu bir katliam davası haline geldi. Parti binalarımızı da yaksalar, linç de etseler hakikat açığa çıkacak
Esas muhatap biziz, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Ama bizim muhatabımız siz değilsiniz. Yürekleri yok, sizi karşımıza çıkarıyorlar. Çıksınlar, esas muhataplar karşımıza çıksınlar! Zamanı geldiğinde emaneti, canı teslim ederiz ama kimsenin "hukuk" adı altına provokasyon düzenlemeye, işkence etmeye hakkı yok. Duruşmada başından itibaren düşüncelerimizi yargılama kalkıyorsunuz! Bu bir trajedidir. Bizimle siyaset meydanında karşı karşıya gelmeye yürekleri yetmedi. Bu bir kalleş siyasetidir. Çağrıyı "ben yaptım" dedim neden o kadar kişiye dava açtınız? Maksat insanlara işkence etmek. Bu işkence ve zulmün hesabını bu halk sorar!
O salonun kapısının önünde bekletilen linç gruplarının benim arkadaşlarıma saldırmayacağının ne güvencesi var? Bizim tek güvencemiz haklılığımız. Bunu da siz elimizden alamazsınız, bu mahkeme hiç alamaz! Ne yapacaklarsa yapsınlar. Ben oraya mücadeleye geleceğim. ‘Siz kimsiniz’ demeye geleceğim! Kimse de ifademi alamaz. Yazarsınız bir müebbet daha. Yazın, öldürün, diriltin, tekrar öldürün. Bunu da göğüsleriz ama halkın vicdanının önünde hesap verecekler."
Gültan Kışanak şu ifadeleri kullandı:
"Deniz, kadınların mücadelesinde yaşayacak. Sonsuza kadar kadın özgürlük mücadelesinde kalacak. Kadınları asla ve asla sindiremeyecekler, susturamayacaklar.
"Deniz'in katili sadece o tetikçi değil"
Deniz'in katili sadece o tetikçi değil. Bu davayı kim kumpas davası olarak önünüze koyduysa, o çetelerin elinden tutup Suriye’de Kürtlere karşı kim savaştırıyorsa Deniz’in katilleri onlardır. Siz de bu davayı kabul ederek suça ortak oluyorsunuz.
Biraz vicdanınız olsaydı yapılan alçak saldırının üzerine dururdunuz. Ama yapmayacağınızı biliyoruz. Bizler şunu da biliyoruz; işkence tezgâhlarında da 12 Eylül zindanlarında da haykırdık, susmayacağız. Çünkü derdimiz var. Derdimiz demokratik özgür bir yaşamdır.
İbrahim Binici: Kobani'de yaşanan insanlık dramına duyarsız kalamazdım. Buna duyarlı olmak için ne bölgede olmak ne de milletvekili olmak gerekir. HDP’ye hizmet etmek insanlığa hizmet etmektir. Bu halka faydalı olmasaydım bu halk bana milletvekili olma onurunu yaşatmaz, kaybettirirdi. Siyasetçiler halka hizmet için vardır.