T24 - Eski Kıbrıs Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides, 1963-1968 yılları arasında Kıbrıslı Türkleri kantonlarda tecrit etmelerinin büyük hata olduğunu belirtti. Klerides, Yunanistan'ın müdahale sırasında Türkiye ile savaşa girmeyi göze alamadığını da kaydetti.
Rum Fileleftheros gazetesine verdiği demeçte, geçmişten bugüne Kıbrıs sorununda meydana gelen gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan eski Rum lider Klerides, iki toplum arasında çatışmaların yaşandığı 1963-1968 arasında hiçbir şey yapmadıklarını belirterek, Kıbrıslı Türkleri kantonlarda tecrit ederek boyun eğeceklerine inanmalarının çok büyük hata olduğunu bildirdi.
"Kıbrıs Cumhuriyeti için en tehlikeli olan an, Kıbrıslı Türklerin boyun eğmesiydi, çünkü o zaman Türkiye müdahalede bulunacaktı" ifadesini kullanan Klerides, 1963 olaylarının ardından 1968'de Kıbrıs sorununu görüşmeye başladıklarını, Türk tarafının o zamanlar iki devleti değil 1960 Anayasasında değişiklik yapılmasını tartıştığını kaydetti.
Kıbrıs Türklerinin devlet talebinin 10 yıl sonra gündeme geldiğini belirten Klerides, 1974 öncesi 10 yıllık zamanı soruna çözüm için değerlendirmediklerine dikkati çekti.
"1972 yılında bir çözüm bulduk"
"1972 yılında bir çözüm bulduklarını, Zürih ve Londra anlaşmalarında değişiklikler yapıldığını, fakat bu sefer de anlaşmayı ilk ve ikinci kimin imzalayacağına dair bir sorun ortaya çıktığını" ifade eden Klerides, özetle şunları kaydetti:
"Makarios, enosisi ve taksimi engelleyecekleri taahhüdüyle Yunanistan ile Türkiye'nin imzalamaları gerektiğini söyledi. Makarios, Kıbrıs Hellenizminin hedefinden ödün verdiği gerekçesiyle yargılanmamak amacıyla daha sonra imzalamak istedi."
Klerides, "bu şekilde, 1960 Anayasasını kendi lehlerine olacak şekilde düzeltecek ilk istikrarlı adımları atma fırsatını kaybettiklerini" belirtti.
Hiç kimsenin Türk tarafının iki devlet talep edeceğini hesaba katmadığını kaydeden Klerides, 10 yıllık bir zaman geçtiğini ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra Türklerin bu konuyu gündeme getirdiklerini ifade etti.
Klerides, kamuoyunun bağımsızlık döneminin bir geçiş dönemi olduğunu düşündüğünü, belli bir zaman zarfını İngilizlerin adadan çıkıp gitmeleri için kullandıklarını belirtti.
İki eşbaşkan bulunduğunu ve ikisinin de aynı yetkiye sahip olmalarına rağmen işbirliğinde bulunmadıklarını kaydeden Klerides, her birinin olayları kendi amaçlarına doğru hareket ettirdiğini, Türk tarafının taksim, Rum tarafının enosise yönelik hareket ettiğini dile getirdi.
Klerides, hiç kimsenin bunun Kıbrıs Cumhuriyeti'nin dağılmasına yol açıp açmayacağıyla ilgilenmediğini ifade etti.
Kıbrıs'ta 1963 olayları
1963 olaylarıyla ilgili bir soru üzerine Klerides, Türk tarafının saldırı tehlikesini dile getirerek, savunma birlikleri oluşturulduğunu, silahların Yunanistan'dan geldiğini ve plan tatbikatları yaptıklarını anlattı.
Klerides, kışın Trodos'ta bir Türk saldırısıyla nasıl baş edeceklerine dair genel bir tatbikat yaptıklarını, öte yandan saldırı için tarihlerin belirlendiğini, ancak cephane getirecek olan geminin adaya varmakta gecikmesi yüzünden bunun ertelendiğini belirtti.
"Akritas Planına mı atıfta bulunuyorsunuz" sorusu üzerine Klerides, Kıbrıs Rum kesiminin "Türklerin silahlı birlikler oluşturması ve Türkiye'den silah getirmeleri" yüzünden hazırlandığını öne sürdü ve bunun Makarios'un bilgisi dahilinde olduğunu kaydetti.
"Tümeni geri çekin yoksa müdahale edeceğiz"
"O dönemde Yunanistan'ın adada bulunan tümenini geri çekmemesi halinde Türk ordusunun adaya geleceğine dair ciddi bir Türk tehdidi bulunduğunu" da ifade eden Klerides, bir soru üzerine şöyle devam etti:
"Bildiğim kadarıyla bu ilk tehdit değildi. O dönemki durumu çok iyi hatırlıyorum: Makarios Atina'daydı ve başkan bendim. Yunanistan'ın başkentinden bana telefon ettiler ve Yunan tümeninin adadan ayrılmasının talep edildiğine dair bir telgrafın Yunanistan Dışişleri Bakanlığına ulaştığını söylediler. Türkiye büyükelçisinin bana telefon edeceğine dair de beni uyardılar. Telefonum gece yarısı civarında çaldı. Telefondaki gerçekten de beni derhal görmek isteyen Türk büyükelçisiydi. Başkanlık konutuna gittim ve akabinde o geldi. Korumalarım bana arka kapıdan girdiğini söylediler. Bana Yunan hükümetine verdiği mesajın aynısını verdi: Tümeni çekiniz ya da müdahale edeceğiz..."
"Yunanistan, Türkiye ile savaşı göze alamadı"
Türklerin Rum Milli Muhafız Ordusu'nun (RMMO) dağılmasını da istediklerini ancak bunu Makarios'un kabul etmediğini anlatan Klerides, Yunan hükümetinin tümenin geri çekilmesini ve EOKA liderlerinden Grivas'ın adadan uzaklaştırılmasını ise kabul ettiğini belirtti.
"Tümenin geri çekilmesinin Kıbrıs (Rum tarafı) için anlamının" sorulması üzerine ise Klerides, "Yunanistan'ın Kıbrıs uğruna Türkiye ile savaşa girme riskini göze alacağı konusunda kararlı olmadığının ortaya çıktığını" bildirdi.
"Bugün iki toplum liderinin ilkeler üzerinde hemfikir olmaması halinde ilerlemelerinin çok zor olduğunu" ifade eden Klerides, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın "bir zemin var" sözlerinin anımsatılması üzerine, "Madem bir zemin var, neden detaylı bir şekilde Ulusal Konseyi bilgilendirmedi" sorusunu yöneltti.
"İlk Beyrut'ta başladı"
"Müzakerelerin ilk olarak Türkiye ve Yunanistan'ın rızasıyla başladığını, Ankara'nın (Rauf) Denktaş'ı Beyrut'a yolladığını, Makarios'un da kendisini oraya gönderdiğini" anımsatan Klerides, 1968'de müzakerelere Makarios'un ortaya koyduğu ve Türklerin reddettiği 13 madde ile başladıklarını belirtti.
Klerides, Türklerin, "13 madde temelinde Zürih ve Londra anlaşmalarındaki bazı şeylerin iyileştirilmesi hususunda esneklik gösterdiklerini", sonuçta da yerel yönetim verilmesi karşılığında 13 maddeyi kabul ettiklerini ifade etti.
Bu anlaşmayı "kaybedilmiş bir fırsat" olarak niteleyen Klerides, Türklerin "devlete katılımlarının yüzde 30'dan yüzde 20'ye gerilemesini, veto hakkının kaldırılmasını kabul ettiklerini" ileri sürdü.
"Bu anlaşma uygulansaydı müdahale olmaz mıydı" sorusuna karşılık Klerides, "Münakaşa olmayacaktı, çünkü Anayasa değişikliği Türklerin de rızasıyla olacaktı" ifadesini kullandı.