-KKTC'DE DENGELER DEĞİŞECEK LEFKOŞA (A.A) - 19.07.2011 - KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye'den KKTC'ye su getirilmesi projesinin sonuçlanmasının kendileri için çok önemli sıçramalar yaratacağının altını çizerek, ''Buna Anavatan Türkiye'den elektrik enerjisi eklenmesi ile bütün dengeler değişecek, bütün hesaplar farklılaşacaktır'' dedi. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın 37. yıl dönümü, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı resmi kutlamaları, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Bayrak Radyo Televizyonu'ndan yaptığı konuşmayla başladı. Konuşma sırasında 21 pare top atışı da yapıldı. Barış Harekatı'nın 37. yılına gelindiğini ifade eden Eroğlu, ''Barış Harekatı, biz Kıbrıs Türkleri için yeniden doğuş veya yaşama dönüş anlamı taşımaktadır. Barış Harekatı, soydaşlarının haklarını her ne pahasına olursa olsun çiğnetmeyen, haklıların ve mazlumların hamisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Anadolu'daki kardeşlerimiz için bir onur ve gurur kaynağıdır'' dedi. 20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı Kıbrıs'ın da Girit, Rodos gibi bir Yunan adası olacağını kaydeden Eroğlu, şöyle devam etti: ''Eğer Kıbrıs Türk Halkı ulusal ve dini kimliğini koruyarak ailesi, vatanı, bayrağı, ulusu için adayı Yunanistan'a bağlamak için siyasi ve askeri harekete geçenlere karşı direnmeseydi, Rum-Yunan ikilisi başarılı olacak ve ada daha 1950'li yıllarda Yunanistan'ın egemenliğine girecekti. 20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı Kıbrıs da Girit, Rodos gibi bir Yunan adası olacaktı. Kıbrıs, Yunan adası olsaydı bugün Anavatanımız Türkiye, Akdeniz'e çıkamayacak duruma gelecek, çok ciddi tehditlerle karşı karşıya kalacaktı. Anavatan Türkiye, haklı olduğu Kıbrıs davasında gereken adımları atmasaydı, bugün lider ülke Türkiye'den değil, komşularına karşı boynu bükük, dış tehditlere boyun eğmeye hazır Türkiye'den bahsedilecek ve bu bizlere büyük acı verecekti.'' -''HER KIBRIS TÜRKÜNÜN GÖREVİ''- ''20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı ne olurdu'' sorusunun doğru yanıtını bilmenin, bu topraklarda egemen olarak, güven ve özgürlük içinde yaşamak isteyen her Kıbrıs Türkünün görevi olduğunu vurgulayan Eroğlu, şunları kaydetti: ''Elbette gülecek, eğlenecek, yaşamın tadını çıkaracağız, ama bunların yanı sıra tarihi öğrenmemiz, bilinçlenmemiz de zaruridir. Tabii bu noktada herkese ve özellikle medyamıza, üniversitelerimize, öğretmenlerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, sendikalarımıza, siyasi partilerimize, kısacası toplumun her kesimine tarihi gerçeklerin anlaşılmasında büyük görevler düşmektedir.'' Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bayram coşkusuna katılmak üzere KKTC'ye geleceğini işaret eden Eroğlu, ''Kendisine şimdiden hoş geldiniz diyor, bu vesile ile kimsenin Anavatan Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti birlikteliğini, birliğini, dirliğini bozamayacağının altını çiziyorum'' dedi. -''SU PROJESİ MASADA ELİMİ GÜÇLENDİRECEK''- Anamur'da 7 Mart 2011'de Alaköprü Barajı'nın temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'den Kuzey Kıbrıs'a deniz altından geçirilecek borularla su getirilmesi projesinin ekonomik, siyasal ve sosyal önemine dikkati çektiğini anımsatan Eroğlu, tören konuşmasından alıntılar yaparak şunları aktardı: ''Pek çok Anavatan yetkilisi Türkiye'den Kıbrıs'a su getirilmesi üzerinde önemle durmuştur, ama Sayın Erdoğan'ın bu projeye verdiği ağırlığın altını çizmek istiyorum. Barış Suyu Projesi Kıbrıs konusu açısından da büyük önem taşıyor. Proje masada elimi güçlendirecek. Bu projeyle Anavatan Türkiye ile Kıbrıs Türk halkı arasında var olan bağlar daha da sağlamlaşacak. Barış Suyu Projesi, Türkiye'nin dünyadaki güçlü konumunu daha da ileri taşıyacak.'' Eroğlu, aradan dört buçuk ay geçtikten sonra Başbakan Erdoğan'ın KKTC'ye gelmesinin, ''atılan adımlara, yaşanan gelişmelere ve Kıbrıs konusunun içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında büyük anlam taşıdığını'' vurguladı. -''BUGÜNLERE ANAVATAN'LA BİRLİKTE GELDİK''- Bugünlere Anavatan Türkiye ile birlikte geldiklerini, acıları birlikte paylaştıklarını, yokluklara, sıkıntılara birlikte göğüs gerdiklerini, Kıbrıs Türk halkının Kurtuluş Savaşı'nı büyük bir dikkatle izlediğini ve gücünün yettiği ve imkan bulduğu oranda destek verdiğini söyledi. Anavatan Türkiye'nin, Kıbrıs Türk halkını çıktığı varoluş ve özgürlük mücadelesinde yalnız bırakmadığını, Mücahit ve Mehmetçiğin omuz omuza mücadele ederek, 20 Temmuz Barış Harekatı ile güneşli, aydınlık günlere ulaştıklarını kaydetti. Barış Harekatı'ndan sonra Kıbrıs'ta bir anlaşma sağlanması çabalarına başladıklarını, Rumların bu süreci Kıbrıs Türkünü 1974 öncesine döndürme gayesine ermek için kullanmaya kalkıştığı her noktada direndiklerini ve Türkiye'nin de kendilerini desteklediğini ifade eden Eroğlu, ''Devletimizi, Anavatanımız Türkiye ile birlikte kurduk. Ambargolara, izolasyonlara rağmen 1974 öncesinde ve hemen sonrasında eksilerde bulunan ekonomimizi birlikte önemli noktalara getirdik'' dedi. Sıfır noktasından, bölgenin kişi başına düşen geliri en yüksek ülkelerinden biri haline, halkın çalışkanılığı, bilgisi, kültürü ve Anavatan Türkiye'nin desteği ile geldiklerini, 6 üniversite kurmayı ve geliştirmeyi Anavatan Türkiye ile birlikte başardıklarını anlatan Eroğlu, bunların yeterli olmadığını, daha ileride olmaları gerektiğini söyledi. Herkese önemli görevler düştüğünü ifade eden Eroğlu, ''Gerçekleri bilmeli, çağımızı doğru okumalı, sadece bugünleri değil yarınları da düşünerek hareket etmeliyiz. 'Ben' değil, 'biz' diyebilmeli, birbirimizi anlamaya, diyaloğa önem vermeliyiz. Ve en önemlisi kendimize, Anavatanımız Türkiye'ye inanmalı, güvenmeliyiz'' dedi. Türkiye'nin şu anda dünyanın en hızla büyüyen ekonomilerinden birine sahip olduğunu, oysa daha 8-10 yıl önce ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydeden Derviş Eroğlu, şöyle konuştu: ''Ama doğrular yapılmaya başlanınca sıkıntılar geride kaldı. Bugün Avrupa'nın pek çok ülkesinde kamu sektöründe ciddi ekonomik tedbirler yürürlüğe konulmakta, kamu harcamaları kısılmaktadır. Bugün en yakın komşumuz Güney Kıbrıs ekonomisinde çok kısa süre önce alınan tedbirler toplumun her kesiminin fedakarlık göstermesini gerekli kılan düzenlemelerdir. Bugün ülkemizde çeşitli alanlarda yürürlüğe konulan ekonomik düzenlemeleri değerlendirirken, gerek Avrupa'da gerek bölgemizde ekonomik anlamda yaşanan bu gelişmeleri de dikkate almalıyız.'' -'''SIÇRAMA YARATACAK''- Cumhurbaşkanı Eroğlu, Anavatan Türkiye'den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne su getirilmesi projesinin sonuçlanmasının kendileri için çok önemli sıçramalar yaratacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: ''Buna Anavatan Türkiye'den elektrik enerjisi eklenmesi ile bütün dengeler değişecek, bütün hesaplar farklılaşacaktır. Kıbrıs Türkü'nün geleceği yatırımlarda, desteklenecek üretimde, üniversitelerde, turizmde ve ticarettedir. Bunların gelişmesiyle birlikte her alanda kalkınma katlanarak artacaktır. Böylesi bir süreç Kıbrıs sorununun bir sonuca bağlanmasına da bizim lehimize önemli katkı yapacaktır.'' -''MÜZAKERELERDE TAVRIMIZ NET''- Cenevre'de 7 Temmuz'da yapılan üçüncü üçlü Kıbrıs zirvesine de değinen Eroğlu, ''Cenevre'de üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs konusundaki üçlü zirvede yeniden bir anlaşma istencimizdeki samimiyeti ortaya koyduk. Rum tarafının ayak sürümelerinin önündeki tüm bahaneleri ortadan kaldırmak ve onları müzakereye zorlamak gayreti içinde olduk. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Ekim ayına dek yoğunlaştırılmış müzakereler yapılması talebini memnuniyetle karşıladık'' dedi. Kıbrıs konusunda tavırlarının net olduğunu; Türkiye ile birlikte, Kıbrıs müzakerelerinin yıl sonuna kadar başarıyla tamamlanması ve 2012'nin ilk aylarından itibaren referandumların yapılması gerektiğini ve bunun mümkün olduğunu düşündüklerini ifade eden Eroğlu, şöyle devam etti: ''Rum tarafının Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını üstleneceği 2012 Temmuz ayı hedeflenirse, gelecek yılın başından itibaren dönem başkanlığı garantilenmiş olan muhataplarımızdan ihtiyaç duyulan esnekliği beklemek hayal olacaktır. Bunun için zaman da, gerekli zemin de var. Yeter ki Rum tarafı hayallerinden arınsın ve Kıbrıs Türk tarafı ile eşit olduğunu idrak etsin. Bizim görüşümüz açıktır: Kıbrıs'ta şu anda var olan gerçeklerden hareketle, iki halkın eşitliğine, egemenliğine dayalı, iki bölgelilikle, Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin sulandırılmayacağı bir çözüm istiyoruz. Kıbrıs'ı bölge için örnek teşkil edecek bir barış ve refah adası haline getirmekten yanayız. Rum kesiminde yaşanan son patlama da göstermiştir ki bu güzel adayı barut fıçısı haline getirmek doğru değildir.'' -''KIBRIS BİRLEŞTİREN OLMALI''- Kıbrıs'ın, Türkiye ve Yunanistan'ı ayıran değil, birleştiren bir yer olması gerektiğini vurgulayan Eroğlu, '''Burada kurulacak bir ortaklık devleti, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin geliştirilmesine de örnek teşkil etmeli. Ama ne yazık ki Rum tarafı hala bizim uzattığımız dostluk ve barış elini tutmamaktadır. Hala bize ambargolar uygulanmakta, Avrupa Birliği'nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nü onaylaması bile engellenmektedir'' dedi. Rum tarafında yaşanan patlamadan sonra, Rum tarafına elektrik teklif ettiklerini ve bir süredir elektrik enerjisi vermeye başladıklarını anımsatan Eroğlu, ''Kıbrıs Türk halkı insancıl konular söz konusu olduğunda üzerine düşeni yapmayı ve işe siyaset karıştırmadan hareket etmeyi bilmektedir. Bu adımımızın iki taraf arasında yakınlaşmaya neden olmasına ve kapsamlı çözümü beklemeden başka alanlarda somut işbirliği alanlarının gelişmesine vesile olmasını diliyorum'' diye konuştu. Eroğlu, ''Nihai ve şaşmaz hedefimiz Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasında kendi kendini idare ederek, refah ve mutluluk içinde yaşaması olarak hep kalacak ve yolumuzda yürüyeceğiz'' ifadesini kullandı. -ECEVİT-ERBAKAN-DENKTAŞ- ''Asla 20 Temmuz güneşinin aydınlattığı yolun karanlıklarda kalmasına izin vermeyeceklerini'' vurgulayan Eroğlu, eski başbakanlardan Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan ile KKTC'nin Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı da anarak, sözlerini şöyle tamamladı: ''Sözlerimin sonuna gelirken şu anda Ankara'da tedavisi süren 20 Temmuz Barış Harekatı sırasındaki liderimiz, Kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Denktaş'a acil şifalarımızı ve en samimi teşekkürlerimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı merhum Başbakanı Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'a, bugün aramızda olmayan komutanlarımıza, şehit düşen Mehmetçik ve mücahitlerimize Allah'tan gani gani rahmet diliyor, kendilerini şükranla anıyorum. Gazilerimize bir kez daha en derin saygı ve sevgilerimizi sunuyorum. Barış ve Özgürlük Bayramı siz değerli halkımıza, büyük Türk milletine kutlu olsun...''