T24 - KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Kıbrıslı Türkler için 'besleme' tabiri kullanmasının ardından yaşanan tartışmaları değerlendirdi. “Açılan pankartlar Türkiye'deki yöneticileri üzmüştür, ancak söylenen sözler de Kıbrıs Türk halkını üzmüştür” diyen Eroğlu, kardeşler arasında kırgınlıkların olabileceğini vurguladı.
NTV Lefkoşa Temsilcisi Selim Sayarı'ya özel açıklamalar yapan Derviş Eroğlu'nun sözlerinden satır başları şöyle:
"Bu gibi toplumsal olaylar karşısında halkın birliğini sağlayıcı hareket etmek zorunda olduğumu biliyorum. Dünyanın her ülkesinde cumhurbaşkanları böyle hareket eder.
Pankart açanlar ve slogan atanlar benim 35 yıldır mücadele ettiğim insanlardır. Elbette hükümetin bir açıklama yapması lazımdı, ertesi gün bir açıklama yapıldı zaten.
Mitinge katılanlar ile pankartı açan azınlık arasındaki ayrımı yapıp, Türkiye'ye değil de hükümetin aldığı tedbirlerden dolayı eylem yapanları ayırmam lazımdı.
Hükümetin aldığı önlemlerin zaten bir kısmı mahkeme tarafından reddedildi, bir kısmı da hükümet tarafından geri çekildi. Tabi ki burada sesini hükümet ve Ankara'ya duyurup ekonomik tedbirlerin devam etmemesi mesajını vermek isteyen bir kitle vardı. Bir de bunu istismar eden bir azınlık vardı. Benim diyalog kurmam gereken çoğunluktu.
Pankart açıp hakaret edenler bazen seçime bile girmediler, cesaret edemediler. Oyları yüzde 1'i geçmedi hiçbir zaman. 1976'dan beri aktif politikanın içindeyim, Türkiye karşıtlarıyla mücadelem yıllardır sürüyor.
Ben geç açıklama yapmış olabilirim, pankartları tasvip etmediğimi daha sonra zaten açıkladım. Siyasi liderleri davet ettim, buna benzer başka olaylarla karşılaşmamak için ne gibi tedbirler alabiliriz, bunu konuştuk aramızda. Yarın yine biraraya geliyoruz liderlerle.
"Cemil Çiçek beni iyi tanır"
Beni Sayın Başbakan Erdoğan iyi tanıyor, Sayın Cemil Çiçek'le yıllardır devam eden bir dostluğumuz var, belki Erdoğan'dan bile iyi tanıyor beni. Benim anavatana nasıl bağlı olduğumu herkesten çok iyi bilir. Bu konuda duyarsız değilim. Halkımın da tepkisini artıracak değil halkımı da kucaklayacak ve Türkiye'ye karşı yapılanların da haksız olduğunu ortaya kıyacak bir açıklama yaptım.
Türkiye benim anavatanım, halkımın da anavatanı. Kıbrıs'a en son gelenlerden biri de benim ailemdir. Türkiye olmadan KKTC'nin olamayacağını biliyoruz. Aynı dinden, aynı milliyetten, aynı kültürden gelen insanlarız. Bana sorduklarında 'Ben Türk'üm' diyorum. Bugüne kadar ilişkilerin hep kardeşlik içerisinde götürülmesi tabi ki KKTC halkının Türkiye'yi anavatan görmesini sağlamıştır. Biz Türkiye'yi kalbimizden severiz.
"Yakında Erdoğan'la görüşebiliriz"
Aile içinde de kardeşler arasında da kırgınlıklar olur. Burada atılan sloganlar, açılan pankartlar anavatanımızda yaşayan halkı ve yöneticileri üzmüştür, doğrudur. Ancak söylenen sözlerin de Kıbrıs Türk halkını üzdüğünü belirtmek durumundayım. Bunun devam etmemesi ve kardeşler arasındaki dargınlık gibi olayın görülerek tepkisel davranışları ortadan kaldırmak mecburiyetindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı ile görüştüm. Belki kısa bir süre içerisinde biraraya gelerek bu gibi olayların bir daha tekerrür etmemesi için yapılması gerekenleri değerlendirebiliriz.
2 Mart'ta yeni bir miting var"
Siyasi parti liderleri dışında pankartı açanlarla aynı görüşte olmayan sendikalarla da toplantı yapmayı planlıyorum KKTC'de. 2 Mart'ta yeni bir miting düzenlenecek, bu gibi araya sızacak küçük grupların engellenmesine çalışacağız.
"Pankartları cezalandıracak yasa yok"
Maalesef KKTC yasalarında pankart açanları veya hakaret edenleri cezalandıracak bir yaptırım yok. Zaman zaman geçmişte buna benzer pankartlar açıldı ancak üzerine fazla gidilmedi. Pankart açanlar bizim yasalarımıza göre beraat etmiştir. Bu olayların sürgit edip gitmemesi lazımdır.
Rumlarla görüşme masasında olan bir kişi olarak yeni mitinglerin düzenlenecek olması beni üzüyor. Bu gibi çalkantıların olması elimi zayıflatmaktadır. Hristofyas bu konuyu gündeme getirmedi ama espri yaptı. Biliyorsunuz Hristofyas Türkoloji eğitimi görmüştür ve çok iyi Türkçe konuşur. Şaka yollu da olsa gündeme getirdi. Belli ki bunu daha ziyade Rum basınına bırakmıştır. Bir önceki toplantıda Hristofyas göçmenler konusunu açtı ve dedi ki, 'Zaten senin halkının da bir kısmı Türkiye'den gelen göçmenlere karşı. Demografik yapımızı bozdu diye nara atanlar, slogan atanlar var.'
"Kıbrıslılar Konya ile mukayese yapmıyor"
Gerektiği zaman Kıbrıs Türk halkı fedakarlık yapabilir. Kıbrıs Türk halkı mukayeseyi Konya'yla Adana'yla yapmıyor güney komşusuyla yapıyor. Bazı konularda bazı davranışlar karşısında aşırı hassas. Zaman zaman sorunlar oluyor, halkımız bunun bilincinde. Biz uzun yıllar savaş psikolojisi çiinde yaşadık. Toplumsal patlamalara neden olucu davranışlardan kaçınmak gerekir. Toplumsal reaksiyonlar yaratmayacak tedbirler almak gerekir.
Mevcut hükümetle de görüşüyorum.. Yıllarca Başbakanlık yapmış kişiyken kendimi müzakere masasında buldum. Ben de büyük bir kalp ameliyatı geçirdim. 19 Aralık'ta by-pass oldum, 15 gün içerisinde mesaiye başladım. Cenevre'ye kadar gitme mecburiyetim oldu. Bunları da dikkate almak gerekir.
"Türkiye'nin katkısı 860 milyon dolar"
Ana vatanımız Türkiye, Kuzey Kıbrıs bütçesine katkı koyması gerekiyor. 3.5 milyar dolarlık bir bütçemiz var. Türkiye'nin 860 milyon dolarlık katkısı oldu bu yıl için. KKTC'nin gelirleri giderini karşılamadığı anda bu yardımlar bize can simidi gibi geliyor. Gelirler giderleri karşılamayınca sıkıntı oluyor.
"Türkiye'den 30 bin kişi geldi"
Türkiye'den çalışma izniyle aileleriyle gelen 30 bin kişi var. Tabii ki bu bütçeye yük getiriyor. KKTC vatandaşları hakkında Hristofyas'a 'söz söyleme hakkına sahip değilsin' dedim. Zaman zaman memnuniyetsizlik oluyor.
"Kardeşler arasında kırgınlık olur"
Türkiyelileri Kıbrıs'ta istemeyiz gibi noktaya getirmek tehlikelidir. Kardeşler arasında zaman zaman kırgınlıklar olacak. Ana kucağında olan insan bakarsın öfkelenir bir şey söyler. Bunlar da olacaktır. Ama önemli olan KKTC ile sıcak ilişkilerin aksamadan devam etmesidir."