T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol
ABD ile Çin arasında uzunca bir süredir devam eden ve küresel piyasaları derinden etkileyen ticaret savaşının karşılıklı gelen yeni vergi açıklamalarıyla alevlenmesinin ardından Asya piyasaları haftaya hareketli başladı. Çin Yuanı son 11 senenin en düşük seviyesini görürken, o cephede sert satışların başlamasıyla yatırımcılar güvenli limanlara yöneldi.
Prof. Dr. Burak Arzova’nın ifadesiyle ‘kur savaşlarına’ dönüşen ticaret savaşlarının en çok etkilediği para birimlerinden biri Türk Lirası oldu. Asya için sabah, Türkiye içinse gece saatlerinde dolar/TL kuru 6.40’ın üzerini gördükten sonra 5.80-5.82 seviyesine geriledi. Peki Merkez Bankası’nın 450 baz puanlık faiz indiriminin ardından eylülde bir kez daha faiz indirimine gitmesinin beklendiği bir dönemde, Türk Lirası’nın dolar karşısında neredeyse dakikalar içerisinde yüzde 15 düzeyinde değer kaybetmesi ne anlama geliyor?
“Çok kısa bir süre içerisinde 6.40’lara gitmesi TL’nin kırılganlıklarını, Türk ekonomisinin risklerini çok net biçimde ortaya koydu"
Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi, ekonomist Mert Yılmaz, YouTube kanalında yaptığı yorumda, kısa süre içerisinde kurda yaşanan bu oynaklık için "TL’nin kırılganlıklarını, Türk ekonomisinin risklerini çok net biçimde ortaya koydu. Bir güven sorunumuz olduğunu defalarca söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Bu güvenin çok hızlı şekilde tesis edilmesi gerekiyor” diyor.
Bunlar neden TL'nin başına geliyor? | "Hâlâ en kırılgan para olarak görüldüğü için"
Ekonomi yazarı Uğur Gürses de pazartesi gününün ilk saatlerinde kişisel Twitter hesabından yaptığı yorumda benzer bir şekilde yaşananların TL’nin ‘hâlâ en kırılgan para olarak görülmesinden’ kaynaklandığı yorumunda bulunmuş ve “O yüzden TL'nin ‘koruma kalkanı’ olan faizin düşürülmesi-düşürme baskısı bu kırılganlığı besliyor” ifadelerini kullanmıştı.
Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yönetimde yapılan değişiklik sonrasındaki ilk PPK toplantısında 425 baz puan indirime gitmişti. ABD (Fed) ve Avrupa (ECB) merkez bankalarından gelen genişlemeci sinyallerle birlikte TCMB’nin yıl sonuna kadar toplamda 800-900 baz puan faiz indirimine gitmesi, bunun ikinci adımını da eylüldeki PPK toplantısında atması bekleniyor. Uzmanlar ise haftanın ilk günü yaşananlar ışığında bu doğrultuda atılacak adımlardan endişeli.
"Ekonomide ortaya çıkan aksaklıklarımızı, yapmadığımız işleri göstermesi açısından bir test oldu”
Marmara Üniversitesi Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, YouTube’da yayınladığı videoda dolar/TL’nin yaşadığı 6.40 ‘ziyareti’ için “Kur hareketiyle beraber ekonomide ortaya çıkan aksaklıklarımızı, yapmadığımız işleri, ekonomimizin yurt dışı hareketlerinden ne kadar etkileneceğini göstermesi açısından bir test oldu” yorumunda bulunuyor.
"Kırılgan bir ekonomimiz olduğunu unutmadan temkinli yaklaşarak devam etmekte fayda var"
Kur savaşına dönüşmüş bir ortamda Merkez Bankası’nın Eylül ayında yapacağı faiz indirimi hamlesinin oldukça önemli olduğunun altını çizen Arzova, şöyle devam ediyor:
"Çünkü yüksek yapılabilecek bir faiz indirimi Türk Lirası’nı daha da yukarıya atabilecek bir potansiyele sahip. Bu hareketlerin tetiklenme noktaları dışarıda Arjantin krizi ve Trump’ın söylemleri; içeride ise MB üzerinden ekonomiye duyulan güvenin tekrardan kırılması. Ekonomi yönetiminin çok daha temkinli, sakin adım atmasını umut ediyorum. Biraz daha güvene dayalı sistemle hareket etmenin faydalı olabileceğini göreceğiz önümüzdeki günlerde. Bir paniğe sevk edebilecek bir durum yok; bu durum sığ piyasalardan kaynaklanan bir durum, içeride bizi de tetikledi ister istemez. Kırılgan bir ekonomimiz olduğunu unutmadan temkinli yaklaşarak devam etmekte fayda var."
"Faiz indirim sürecinde atılacak adımların büyük adımlar olması kurun biraz daha yukarı gitmesine sebep olabilir"
Merkez Bankası'nın da dahil olduğu ekonomi yönetiminin bundan sonra 'dikkatli adımlar' atması gerektiği konusunda Arzova'yla benzer bir görüş belirten Yılmaz da, "Faiz indirim sürecinde atılacak adımların büyük adımlar olması kurun biraz daha yukarı gitmesine sebep olabilir. Bu volatilite fiyatlama üzerinde baskı yaratı, enflasyon beklentilerinin tekrar bozulmasına neden olur, o döner faizi tekrar tetikler; böyle bir sarmala girmeden bu süreci yönetmemiz gerekir" yorumunda bulunuyor.
“Zorunlu karşılık bardağı taşıran son damlaydı, sular taşmıştı; ABD-Çin restleşmesi suyun bu akışını artırdı"
Türkiye ekonomisi ve Türk Lirası'ndaki kırılganlığın ayaklarından biri de mali politikadaki gevşeme. Bütçe, Temmuz ayında 9.9 milyar TL fazla verdi ancak bütçe giderleri yüzde 37'nin üzerinde artarken vergi gelirleri sadece yüzde 7 arttı. T24 yazarı Barış Soydan da bütçe Temmuz ayında fazla vermiş gibi gözükse de detaylara bakıldığında harcamaların arttığını ve vergi gelirlerinin azaldığını, yani bütçenin bozulmaya devam ettiğini belirterek, “Maliye politikası gevşemiş olmasına rağmen para politikasında da herhangi bir sıkılaşma görülmüyor, para politikası da gevşiyor” diye konuşuyor ve geçen hafta yapılan ‘zorunlu karşılık’ kararını hatırlatarak devam ediyor:
“Merkez Bankası, zorunlu karşılık kararıyla bankaları daha fazla kredi vermeye zorladı ve bu arada çok kredi veren bankaların zorunlu karşılıklarını azaltarak piyasaya yaklaşık 22 milyar TL daha fazla para bıraktı. Yani, piyasadaki parayı bollaştırdı, gevşetti.
“MB aslında faiz indirimiyle yapmaya çalıştığı para politikasını geliştirici adımları, stratejiyi bu son zorunlu karşılık adımıyla desteklemiş oldu ama bu politika piyasadaki yatırımcıları geriyor, endişelendiriyor. Zorunlu karşılık adımı da bu anlamda bardağı taşıran son damla oldu; bardak taşmıştı, yavaş yavaş aşağı dökülüyordu sular, ABD ile Çin arasındaki gümrük vergisi restleşmesi de bu akışı artırdı ve dün gece Asya piyasasında yaşanan kriz gerçekleşti."
"Güçlü bir merkez bankası yoksa bu, kalecisiz futbol maçı yapmaya benzer"
Öte yandan, güçlü merkez bankaların genişlemeci politikaların gelişmekte olan ülke paraları (EM) üzerine ‘beklenenin aksi’ bir etki yaratabileceği uyarısında bulunan eski Borsa İstanbul Başkanı İbrahim M. Turhan da şunları söyledi:
“Geçmişte Fed’in politikasını gevşetmesi gelişen piyasa (EM) paralarını güçlendiriyordu ama bu defa farklı. Gevşeme, ticaret gerilimine bağlı olarak küresel risk algısının bozulması yüzünden olduğu için EM’ler baskı altında.
“ABD-Çin ticaret geriliminin artması, küresel ekonominin bundan etkileneceği beklentisi USDJPY’nin ve ABD tahvil getirilerinin düşmesine, hisse senetlerinin değer kaybetmesine sebep olduğu gibi riskli EM paraları üzerinde de baskı yaratıyor.
“EM paraları USD karşısında satılırken savunacak güçlü bir merkez bankası yoksa bu, kalecisiz futbol maçı yapmaya benzer. Önümüzdeki olası gelişmeleri bu açıdan da değerlendirmekte yarar var.”