Paris saldırılarında kimliği ilk tespit edilen saldırgan Cezayir asıllı Fransız vatandaşı İsmail Ömer Mustafa oldu.
Mustafa, en az 89 kişinin öldüğü Bataclan konser salonuna saldıran üç kişi arasındaydı. Siyah Polo model araçlarıyla 13 Kasım Cuma gecesi yerel saatle 21.40’ta, üzerlerinde kalaşnikoflar ve patlayıcı yüklü yeleklerle salona girip konseri dinlemeye gelenlere ateş açtılar. Bir grubu da rehin alan saldırganlar salonda en az 89 kişiyi öldürdü. Mustafa’da polisin salona girmesiyle üzerindeki patlayıcıları infilak ettirdi.
Kimliği, Bataclan’da kopan parmağının üzerindeki parmak izinden tespit edildi.
BBC Türkçe'den Çağıl Kasapoğlu'nun haberine göre, 29 yaşındaki Mustafa, Paris’in güneydoğusundaki Courcounnes, Essone doğumlu.
Yerel gazete Le Journal du Centre’un aktardığına göre Mustafa’nın, 2004 ila 2010 yılları arasında, ehliyetsiz araç gibi hafif suçlardan adli kaydı var. Ama hiç cezaevine girmemiş, 2010 yılında da güvenlik güçleri ve hükümet, Mustafa’nın adını ‘radikalleşme riski’ olduğu şüphesiyle ‘Fiche S’ olarak bilinen Devletin Güvenliği’ne tehdit oluşturanlar listesine aldı.
Fakat Paris Savcısı François Molins, cumartesi günkü açıklamasında Mustafa’nın ‘herhangi bir terör örgütüyle bağlantılı olmakla’ suçlanmadığını söyledi.
Mustafa’nın adres değiştirmesi de bu döneme denk geliyor. Paris’in güneybatı kenti Chartres’da La Madeleine mahallesindeki toplu konut merkezinde bir eve taşınıyor ve 2012 yılına kadar karısı ve çocuklarıyla orada yaşıyor.
Camide radikalleşme
Fransız medyasına göre Mustafa, La Madeleine yakınlarındaki bir diğer mahallede bulunan ‘Lucé’ adlı camiide radikal eğilimlere yöneldi.
Mustafa’nın nasıl bir yerde yaşadığını görmek için önce La Madeleine’e daha sonra da Lucé’ye gittim.
Paris’e trenle yaklaşık bir saat uzaklıktaki Chartres katedraliyle meşhur. Burası, daha muhafazakar anlayışa sahip bir yer. Garın karşısındaki kebapçıda çalışan ve 3 aydıra burada yaşan bir Türkiyeli “Irkçı burası, Sarkozy’ci” diyor. Arkadaşı ise tam olarak katılmasa da, tamamen de reddetmiyor. Fakat La Madeleine ve Lucé ise etnik ve dini yapısıyla merkeze göre daha fazla çeşitlilik barındıyor.
La Madeleine’deki toplu konutlar arasında gazetecilerin kümelendiği beyaz iki katlı bir ev var. Kapısı açık. Zaten 3 yıldır uğrayan yokmuş.
Burası Mustafa’nın 2010 ve 2012 yıllarında yaşadığı yer. Daha sonra Cezayir’e ve Suriye’ye gittiği düşünülüyor.
Banliyö jenerasyonu
Saldırganlardan bazılarının Charlie Hebdo saldırılarında olduğu Fransız olması, ‘banliyö jenerasyonunun radikalleştiği’ tartışmalarını doğurmuştu.
Banliyö kuşağının toplumda ne kadar özümsendiği Fransa’da yeniden tartışmaya yeniden açılacak gibi. Nitekim Charlie Hebdo saldırganlarından Fransız Amedy Coulibaly de banliyöde yaşıyordu.
Burası Paris’in güneyi ama kuzeyinde de benzer durum var.
Kuzeyde bir taksi şoförü bana yolun kestiği iki yeri göstermiş, daha alçak binaların olduğu ve mimarı yapısı daha gelişmiş yerleri gösterip “Burası Paris” demiş, hemen diğer sağ koluyla işaret ettiği yüksek katlı toplu konutları gösterip de “Burası ise Paris değil” demişti.
Böyle bir dış mahalle olan La Madeleine’de Mustafa’nın evininin önünden geçen komşusu Cristophe, “Çok sakin biriydi, sessizdi, kimseyle pek konuşmazdı” diyor. Otobüs durağına giderken gördüğü Mustafa’nın küçük bir sakalı olduğunu, karısının da çarşaflı olduğunu söylüyor.
Radikal eğilimlere sahip olduğuna dair bir işaret hissetmemiş komşusu. Mustafa’yı da evi terk ettiği 2012 yılından bu yana hiç görmemiş.
La Madeleine’e yakın bir diğer mahalle de Mustafa’nın camisine gittiği Lucé. Burası da o yüksek katlı binaların arasında. Camiinin imamı gazetecilerin akını üzerine yaptığı açıklamada ‘2013’ten beri görevde olduğunu ve Mustafa’yı tanımadığını’ söyledi.
Fransız medyasında yer alan tanıklıklarda da ortak nokta ‘Mustafa’nın ılımlı, sakin, çok dikkat çekmeyen, inançlı biri’ olduğu yönünde.