Gündem

Kilisliler: IŞİD belasına katılanlar hep buradan geçti

"Her gün eve giderken, sokakta yürürken ‘acaba buraya da şimdi düşer mi’ diye düşünmeden edemiyorum"

21 Nisan 2016 12:51

Suriye'den atılan roket mermileriyle korku şehrine dönen Kilis'te halkın bugünlerde en çok sorduğu sorulardan biri de "Ne olacak bizim halimiz" sorusu. Kilisli esnaf Ahmet Fakıoğlu her gün Kilis'te korku halinde olduklarını ifade ederek, "Savaşta mıyız şimdi? Dün arkamıza düştü, neredeyse tepemize düşecekti, şimdi başka bir yere. Kilis ne kadar sahipsiz bir memleketmiş. Bıktık artık her gün bu endişeyi yaşamaktan” dedi. Kilis'te bir kahvehanede oturanlar da Afgan, Türk, Alman, İngiliz olsun IŞİD'e katılmak isteyenlerin hepsinin Kilis'ten geçtiğini belirterek "IŞİD belası hep buradan geçti, Kilisliler 50 dolara karşıya adam taşıyorlardı. Öyle kaçak değil, resmi, gümrükten geçtiler hep” dedi.

Evrensel'den Fatma Keskintimur ve İnanç Yıldız'ın haberine göre, Cumhuriyet Meydanı’nda olduğumuz esnada başlayan saldırının geçmesiyle birlikte biz de hızla hem bilgi almak hem de yaşanan duyguyu gözlemlemek amacıyla cadde esnafıyla konuşmaya başladık. Bir gün önce beş kişinin yaşamını yitirdiği saldırının yaşandığı noktanın çok yakınında işyeri bulunan Ahmet Fakıoğlu ile konuşuyoruz. Fakıoğlu, “İşte bakın ne olduğumuzu bilmiyoruz. Savaşta mıyız şimdi? Dün arkamıza düştü, neredeyse tepemize düşecekti, şimdi başka bir yere. Kilis ne kadar sahipsiz bir memleketmiş. Bıktık artık her gün bu endişeyi yaşamaktan” diyor. 

Aynı işyerinde çalışanlardan Ömer de söze giriyor ve yaşadığı korkuyu anlatıyor: “Her gün eve giderken, sokakta yürürken ‘acaba buraya da şimdi düşer mi’ diye düşünmeden edemiyorum. Evim kentin güneyinde, günlerdir camın önüne gidemiyorum, evin en arka odalarına sığınıyorum.”

 

Can güvenliği yok, şehirden gidişler başladı

 

Emlak ofisinde oğluyla birlikte çalışan Ali Can da artık Kilis’te birincil kaygının “can güvenliği” olduğu görüşünde. Kendini güvende hissetmeyince kentten insanların gitmeye yöneldiğini, başta memurlar olmak üzere çok sayıda kişinin buradan taşınma hesapları yaptığını anlatan Can, emlak satışlarına da yansıyan durumu şu sözlerle anlatıyor: “Zaten bir huzursuzluk vardı ama bir haftadır iyice arttı. Örneğin son bir haftada ev satış ilanları çoğaldı. İnsanlar bir an önce kaçmak istiyor buradan.” Saldırıların ne anlama geldiği konusunda ise Can’ın görüşü, “IŞİD ile girilen ilişkide değişiklikler olmuş olabilir. Türkiye’yi cezalandırıyorlar. Her ne olduysa da bu durumun sorumlusu hükümetin Suriye politikasıdır.”

 

Üniversiteliler de terk ediyor

 

Kilis’e üniversite eğitimi için gelen gençlerin ve ailelerinin de oldukça tedirgin olduğunu öğreniyoruz. Kendisi de eğitim amacıyla Kilis’te bulunan Sinan adlı genç, “Aslında öğrencilerin çoğu, tatil edilmesini talep etti ama Rektörlük kabul etmedi. Sınavlar süresince mecbur kalınsa da çoğu arkadaşımız sınavların ardından memleketlerine gitmeye başladı. Ailelerimiz gerekirse kayıt dondurup buradan ayrılmamızı istiyor” diye konuştu.

Son saldırıda mermilerin isabet ettiği evin bulunduğu mahalleye doğru gidiyoruz. Çoğunlukla emekçilerin yaşadığı bu semtte kapı önlerinde gruplar halinde oturan kadınlarla konuşuyoruz. Yine aynı soru geliyor: Ne olacak bu halimiz?

Şengül Demirbaş adlı kadın mahalleliye seslenerek konuşmaya başlıyor. Sesinde korkudan çok öfke var ve “Böyle oturduğumuz sürece hepimiz öleceğiz” diyor. “Hadi neden yürümüyoruz, neyi bekliyoruz” diye isyan eden Demirbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepkisini dile getiriyor: “Halen ‘Tayyip sen çok yaşa’ diyebilen var mı? Hadi söyleyin, biriniz çıkın söyleyin. Bütün bu yaşananların vebali ondadır.”

Yolumuzu kesen Mevlide Demirbaş da elindeki telefonu göstererek isyan ediyor: “Bakın aradım Valiliği, Başbakanlığı. Başbakanlıktan aldığım cevap, ‘O kadar ciddi miymiş?’ oldu. Ne demek ‘o kadar ciddi miymiş?’ ya, benim torunlarım ‘bomba’ diye oradan oraya kaçıştı. Daha ciddi ne olabilir?” Demirbaş Valilikten de benzer biçimde olayı hafifseyen bir cevap aldığını söylüyor; “bağırmamasını, panik yapmamasını” tembihlemişler. “Benim can güvenliğim yok, neden panik yapmayacakmışım” diyen Demirbaş, “30 yıldır buradayım, şimdi tüm emeğimi yıkıp nasıl gideyim” diye isyan ediyor.     

 

Savaş her yerde emekçiyi vuruyor

 

Mahallenin kahvesinde oturuyoruz. Orada da benzer isyan cümleleri sıralanıyor hemen. Yaşça ileri bir vatandaş, “Zenginler kulübünün kararları uygulanıyor. Olan da buradaki emekçi halka oluyor” diye giriyor söze. Etrafımızda toplananların hepsi, zar zor geçinen emekçiler. Bu saldırılarla birlikte işlerin iyice durduğunu söylüyorlar. Fırıncı olduğunu belirten birisi durumun ciddiyetini anlatıyor: “En önemli gıdadır ekmek değil mi? Şimdi bu panik oldu ya gelin görün birkaç gün ekmek bile çıkaramayacağız.” Ardından sıralanıyor, “İnşaat sektörü tamamen durdu, boş geziyoruz”, “Bahçelerimiz var korkudan sulamaya gidemiyoruz.”

 

"IŞİD belası hep buradan geçti"

 

Kahvedekiler de bugün yaşananların aslında birkaç yıldır sürdürülen Suriye politikasından kaynaklandığını düşünüyor. Türkiye’nin Suriye’nin iç işlerine müdahalesini yanlış bulan vatandaşlar, IŞİD gibi örgütlere verilen desteği de yerinde yaşayanlardan. “IŞİD belası hep buradan geçti” diyorlar ve anlatıyorlar: “Afgan, Türk, Alman, İngiliz… IŞİD’e katılanlar hep buradan geçtiler. Kilisliler 50 dolara karşıya adam taşıyorlardı. Öyle kaçak değil, resmi, gümrükten geçtiler hep.”

Yol kenarında oturan bir diğer mahalleli grup da öfkelerini dile getiriyor. “Kilis’in iki milletvekili var, hani neredeler? Oy isterlerken iyiydik, şimdi neredeler?” diye söze başlayan mahalleli, bu durumun ne kadar devam edeceği konusunda endişelerini ifade ediyorlar. Yerel yöneticilerin de kendilerine güvence veremediğini belirten mahalle halkı, Valilikten yapılan anonslara da tepkili. Anonslarda “Abdestsiz çıkmayın” denilmiş. Bunun hem “Her an bomba düşmeye devam edeceğinin” ifadesi olduğunu düşünüyorlar hem de kendileriyle dalga geçildiğinin.

Çocuklar okula gitmek istemiyor, kapı çarpsa bomba düştü sanılıyor. Korku ve endişenin giderek büyüdüğü kentteki tabloyu Necla Çobanoğlu’nun gözyaşları özetliyor. Saldırı anında mermi isabet eden evin bir sokak gerisindeki evinin damında çamaşır astığını söyleyen Çobanoğlu, yaşadığı korku sonrası gözyaşlarını tutamayarak anlatıyor: “Gördüm ben düşerken. Öylece bakakaldım. Benim başıma da düşebilirdi. Ne yapacağız biz? Kimse bir şey söylemiyor. O zaman taşısınlar Kilis’i başka yere.”

Kilis merkez nüfusu 300 bin civarında. Suriye’den gelişlerin başladığı günden bu yana en yoğun sığınmacı bulunan il. Kendi nüfusu kadar Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Kilis’te bir haftadır yaşanan huzursuzluğu sığınmacılarla da konuştuk. Ahmet, ailesiyle birlikte güvende olmak için buraya geldiğini söylüyor. Saldırıların korkuya neden olduğunu belirten Ahmet, buranın da karışması halinde yine kaçmak zorunda kalacağını belirtiyor. Arapça çeviri yapan kişinin aktardığına göre Konya’ya gitmeyi düşünüyorlarmış. Mahmut da 3 yıldır Kilis’te yaşıyor. Afrin’den gelen Mahmut, gelme gerekçesini daha çok “iş imkânı” olarak ifade ediyor. O da tedirgin ama bir yere gitmeyi düşünmüyor. Son olarak talebini soruyoruz, “Savaş olmasın artık. Kürt, Türk, Arap… Hepimizin yaşamaya hakkı var.”