Partisinin Meclisi toplantısı öncesinde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çocuklarının PKK tarafından kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Binası önünde oturma eylemi gerçekleştiren ailelerin yanına giden bakanlara tepki gösterdi. "Yetki sende, güç sende, ordu, polis, hakim, kaymakam, general sende. Diyarbakır annesinin elinde ne var? Sadece bir feryat var" diyen Kılıçdaroğlu, "Yetki sahibi olanlar güçsüzlüklerini adeta göstermek için gitmiş oturuyorlar. Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Sen acıyı, sorunu çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek" sözlerini kaydetti.
Geçen haftalarda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Diyarbakır İl Binası önündeki ailelere destek ziyareti gerçekleştirmişti. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aileleri ziyaret ederek, devletin ailelerin yanında olduğunu ifade etti.
TIKLAYIN - İçişleri Bakanı Soylu, annelerin eylem yaptığı HDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nın önünde
Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda yarışan ve 50 metre sırt üstü finalini ikinci tamamlayarak gümüş madalya kazanan Sümeyye Boyacı'yı tebrik etti.
Öte yandan Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekilinin hazırladığı Canlar Pahasına Özgür Bir Ülke İçin adlı kitabının devamının gelmesini istediğini kaydetti.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de zor durumda olduğunu iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Akdeniz'e uzun sınırı olan iki büyük devlet olan Mısır ve Türkiye'nin, "barışması gerektiğini" söyledi.
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Her seferinde diyorlar ki 'Kılıçdaroğlu darbecileri destekliyor.' Ben demokrasiyi savunuyorum ama kendi ülkemin çıkarları her şeyin üzerindedir. Türkiye ve Mısır el ele verirse Doğu Akdeniz'deki bütün sorunları çözerler. Biz Mısır'ı düşman ettik. Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve Mısır... Olmayan tek ülke Türkiye. 'Türkiye Doğu Akdeniz'de yalnız kaldı' dediğim zaman 'Biz oraya gemi gönderiyoruz.' Ben de biliyorum gemi gönderildiğini, ona itiraz etmiyorum. Benim itirazım, uluslararası arenada yalnız kaldık."
Parti olarak bazı düzenlemelerin iptali için Anayasa Mahkemesine gitmeleri nedeniyle suçlandıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Biz vatanımızı, insanımızı, ülkemizi ve doğamızı sevdiğimiz için gidiyoruz. Birilerine kul köle olmak için değil, birilerinin maşası olmak için değil. Onlar ateşi elle tutamıyorlar, sana görev veriyorlar, 'Git ateşi tut' diye. Sonra herkes köşelerine çekiliyor, Türkiye bütün acılarıyla baş başa kalıyor. AK Partili kardeşimin bunu düşünmesi lazım, Türkiye neden bu tuzağa düşürüldü? 'Türkiye yönetilmiyor, savruluyor' diyorum ya, yönetim yok Türkiye'de. Bütün bunlara rağmen tüm yetkileri aldık bir adama verdik."
Önümüzdeki süreçte uluslararası Suriye konferansı düzenleyeceklerine değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Suriye sorununun hukuk içinde ve Suriye'nin bütünlüğü korunarak çözülmesini istiyoruz. Egemen güçlerin Suriye'den çıkmasını istiyoruz. Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmasını istiyoruz. Bu bölgede kardeşlik istiyoruz. Kürtler, Türkmenler, Ezidiler, orada da var, burada da. Akrabalık ilişkilerimiz var, akrabayız biz, neden kavga ediyoruz, bir birbirimizi öldürüyoruz, onlar silah satsınlar diye. Neden, hangi gerekçeyle bu oyuna geliyoruz? Hepimizin oturup düşünmesi lazım."
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından diğer bölümler şöyle:
"İktidar sahipleri zaman zaman ayrıştırma yapıyorlar. Bazen çok belirgin bir şekilde yapıyorlar. Bu toplumu böler, bu yanlış bir politikadır. Örneğin şehitler 82 milyonun onurudur. Hepimiz şehit yakınlarımıza sahip çıkıyoruz. 15 Temmuz'da şehit olanlar ve diğerleri diye ayırırsanız bu ülke için en kötü şeyi yapmış olursunuz. Nasıl şehitler arasında ayrım yapabiliriz? Ama onlar yaptı. Biz buna karşı çıktık. Bize '15 Temmuz'u destekliyor musunuz?' dediler. Gaziler ve şehitler arasında ayrım yaparsanız bu yanlıştır dedik. "
"Ne diye gidip Diyarbakır İl Binası önünde oturuyorsun?"
"Yeni siyaset anlayışımızın çerçevesini bu oluşturuyor. Şimdi gündemde anneler var. Anne için evladın ne kadar değerli olduğunu ancak anneler bilir. Çocuk hastalandığında anne de hastalanır. Hayatı bir anlamda çocuğuna bağlıdır. Kendisinden daha iyi bir yaşan standardı sağlamasını ister. Tırnağına bile zarar gelmesini istemez. Her bir çocuk annesinin turnasıdır. Şimdi anneler arasında da ayrım yapılıyor. Cumartesi Anneleri, Diyarbakır Anneleri. Anne annedir. Diyarbakır'daki anne de Cumartesi Anneleri de haklıdır. Bir anne gitmiş Diyarbakır'da diyor ki, benim evladım geri gelmeyecek ama İnşallah sizin çocuklarınız geri gelir diyor. Bu tabloya bakınca annelerin haklarını savunmamız gerekmiyor mu? Cumartesi Anneleri 755 haftadır kimseye dokunmadan sadece evlatlarının fotoğraflarını ellerinde taşıyarak bir yere oturuyorlar. Evlatlarımız yerine gelmedi ama mezarını bize gösterin diyorlar. Evladı geri gelmeyen, kendileri ölen annelerimiz var. Diyarbakır'daki annelerimiz istemiyor mu, bu annenin acısı yok mu? O da ister evladının gelmesini, evde oturmasını, çoluk çocuk sahibi olmasını ister. Onun da hakkı, hukuku var. O da adalet istiyor. O anne eline kına yakıp oğlunu askere göndermiş ama terör örgütü kaçırmış. Bu anne evladını istiyor. Bana da geldiler, bakanlarla görüştüler. Ben aktardım dönemin yetkililerine. Bu çocukların gelmesi lazım Türkiye'ye. Bu çocukların kurtarılması lazım dedim. Biz yetkili değiliz, elimizde yetki yok. Yetki sahibi olanlar güçsüzlüklerini adeta itiraf etmek için gitmiş oturuyorlar. Yahu sen bakansın kardeşim. Ne diye gidip oraya oturuyorsun? Sen acıyı, sorunu çözeceksin. Senin görevin sorunu çözmek. Yetki sende, güç sende, ordu, polis, hakim, kaymakam, general sende. Diyarbakır annesinin elinde ne var? Sadece bir feryat var."
"Eren Erdem'i idam da etseniz inandığı yoldan vazgeçmez."
"Şu anda Türkiye kuralsız ve kurumsuz yönetiliyor"
"Özellikle AK Partili kardeşlerime ve Ülkücü kardeşlerime sesleniyorum; adalet bir kişinin iki dudağı arasına emanet edilemez. Yazık günah değil mi? Adaletsizlik yalnızca yargıda mı var? Hayır. Alın teri döken kimse gidip sorun, bu ülkede adalet var mı? Hepsinin ortak görüşü, bu ülkede adalet yoktur. İktidar sahibi olup adaleti arayan da yok. Elinden tutan mı var, yok Meclis tatile girdi. Gelin kardeşim güzel şeyler yapıyoruz deyin, toplanırız. Ama birilerinden izin almadan olmuyor. parlamentonun iradesi bile ipotek altında. Bir kişinin iradesi parlamentoya hakimse o ülkede adalet yoktur. Şu anda Türkiye kuralsız ve kurumsuz yönetiliyor. Kendi özgür iradesiyle görevlerini yerine getiren hangi kurum var? Bütün kurumlar Saray'a bakıyor. Bir insan kendi düşüncesiyle yasaların ön gördüğü çerçevede görevini yerine getirmiyor da başkasının söyledikleriyle hareket ediyorsa o kişide kafa yoktur."
"İktidar oldu seçimler bitti doğalgaz ve elektriğe arka arkaya zam yaptı. Vatandaşı kandırıyorsunuz. Devletin en tepesindeki kişi vatandaşı kandırıyor."
"Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına bakın, haksız ve hukuksuz yere hapis yattıklarını herkes biliyor ama içeriden çıkaramıyorlardı, en sonunda çıktılar. Bu kadar haksız bir şekilde hapiste yatmalarının hesabını kim verecek?"
Borçlanma Genel Müdürlüğü'ne tepki
"Cumhuriyet tarihinde ilk kez Borçlanma Genel Müdürlüğü kuruldu. İçeride dışarıda ne kadar borçlanacağız bunların tamamını bu müdürlük yapacak. İsraf ekonomisi Türkiye Cumhuriyeti devletinin borçlanma genel müdürlüğü kurulmasını zorunlu kıldı. Devasa bir TC devleti. Kapitülasyonlardan büyük acılar çekmiş TC devleti. Tarih tekerrür ediyor. Yeni Düyûn-ı Umûmiye idaresi."
Yeni Şafak'a: Bu soruyu soracak mısın?
Yeni Şafak gazetesine teşekkür ediyorum. Biliyorum bunu ben dile getirdiğim için rahatsızlar. Ama ben rahatsız olsunlar diye anlatıyorum. 82 milyonu bir avuç tefeciye mahkûm ediyorsan, kimler bunlar. Bunu açıklarsan gazetecilik görevini yapmış olacaksın. 17 Yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Sen bu soruyu soracak mısın? Bu soruyu sorarsan gazetecilik yapmış olacaksın.
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Sana ne Suriye'den!
"Erdoğan dedi ki, 'Efendim bizi yalnız bıraktılar' bu laf çok ama çok önemlidir. Biri senin sırtını sıvazladı, Suriye'de şunları yap dedi, sonra çekildi. Kim sana oradaki insan katliamlarına bir anlamda detsek ol dedi? Sana ne Suriye'den sana ne."