Gündem

Kılıçdaroğlu: FETÖ'yle yıllarca mücadele eden gazeteciler içeride, damatlar dışarıda!

"Terörü destekleyenler terörü önleyebilir mi?"

13 Haziran 2017 16:47

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili eski Genelkurmay Başkanları ve MİT Müsteşarları'nın Darbe Komisyonu'na ifade verdiklerini belirterek "Eski Genelkurmay Başkanları geliyor, MİT Müsteşarları geliyor, şu andakiler gelmiyor. Gelmek istiyorlar, niye hükümet izin vermiyor. Açığı ortaya çıkacak." dedi.

"20 Temmuz'dan sonra ikinci bir darbe girişimi ve sonuçlarını yaşıyoruz. Yeni suçlar yarattılar" görüşünü dile getiren Kılıçdaroğlu "151'den fazla gazeteci hapiste. Üstelik bir kısmı Gülen cemaatiyle mücadele etmiştir. Şimdi onlar FETÖ'cü diye içerideler" değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğu,  yargıyı ve iktidarı "Şu anda yargı resmen iktidarın tetikçiliğini yapıyor. AİHM bu konuma düşmemeliydi. YSK'daki bir çeteyle gayrimeşru bir anayasayı dayattılar" sözleriyle eleştirdi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Şenay Aybüke Yılmaz. O söylüyor. Kendi dilinden Magosa Limanı, limandır, liman. Beni öldürende yoktur din, iman diyor. Bu tür dramların yaşanmasını istemiyoruz, bizim huzura, birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Uygarca tartışmaya ihtiyacımız var. Her seferinde bunu söyledim. Teröre karşı amasız, lakinsiz hepimizin karşı çıkması gerektiğini söyledim ve yine söylüyorum. Dilimde tüy bitse de devam edeceğim.

Ta ki Aybükeler Anadolu'nun her yerinde rahatça görevlerini yapıncaya kadar, askerler, polisler terör belasıyla karşılaşmayan kadar. Hep birlikte teröre lanet okuyacağız. 

15 Temmuz'un bilinen bütün ayrıntıları bu raporda yer aldı. Ayrıca bu rapora girmeyen ama yine CHP'li milletvekilleri tarafından savcılara verilen özel dosyalar vardır. Orada da FETÖ'nün ordu içinde nasıl yapılandırıldığı vardır Bizim amacımız neydi? 15 Temmuz'u kimler yaptı? Ve üzerine gidelim.

 

"Şehit yakınlarına sesleniyorum, hala AKP'ye güvenecek misiniz?

 

TBMM sabaha kadar çalıştı, mücadele etti, emek harcadı. Kurşunlara, bombalara rağmen meclis kürsüsünü terk etmediler. Zor bela komisyon kurduk. 26 Temmuz'da komisyon kuruldu. 3 Ağustos'ta AKP Grup Başkanvekili diyor ki "Komisyon kurmaya gerek yok." Ana aktörler gidip ifade vermedi.

Şehitlerin yakınlarına sesleniyorum. Bu darbenin ortaya çıkmamasını savunan AKP'ye hala güvenecek misiniz?

 

"Gelmek istiyorlar, niye hükümet izin vermiyor"

 

Bir musibet bin nasihattan evladır. Böyle bir musibetle karşılaştık, niye oturup araştırmıyoruz? Getirdiler komisyonun başına FETÖ'yü öven adamı. Zaten bir şey çıkmayacağı baştan belliydi. Eski Genelkurmay Başkanları geliyor, MİT Müsteşarları geliyor, şu andakiler gelmiyor. Gelmek istiyorlar, niye hükümet izin vermiyor. Açığı ortaya çıkacak. 

Bir musibet bin nasihattan evladır. Böyle bir musibetle karşılaştık, niye oturup araştırmıyoruz? Getirdiler komisyonun başına FETÖ'yü öven adamı. Zaten bir şey çıkmayacağı baştan belliydi. Eski Genelkurmay Başkanları geliyor, MİT Müsteşarları geliyor, şu andakiler gelmiyor. Gelmek istiyorlar, niye hükümet izin vermiyor. Açığı ortaya çıkacak. 

 

"Mahkemeler canlı yayınlansın"

 

Savcının iddianamesine müdahale ediyorlar. Savcıyı görevden alıyorlar. Mahkemeler canlı yayınlansın. "Şimdi onlar doğruları söylemiyor" diyorlar. Darbe yapılacağı biliniyordu, önlenmedi ama bu darbe girişiminden bir fırsat çıkardılar, 20 Temmuz'da başka bir dabe yaptılar. Hep diyorlar ki 17-25 darbe girişimiydi. Şu soruyu sormak lazım.

Madem 17-25'i milat alıyorsunuz, o zaman neden gazeteci Fehmi Koru'yu Pensilvanya'ya gönderdiniz? "Biz elini, ayağını öpüyoruz. Sayın Koru sana Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı uçağını verelim. Git, aramızı düzelt." Bir ipte iki cambaz oynamaz.

 

"Bu darbenin siyasi ayağı yok mu?"

 

Bu darbenin siyasi ayağı yok mu? Her yerde söyledim, bir daha söyleyeceğim. Baklavacı buldunuz, çikolatacı buldunuz, sanayici buldunuz, hakim buldunuz, savcı buldunuz, öğretmen buldunuz, öğrenci buldunuz. Siyasetçi yok mu? Elbette var, elbette var. Kim? İktidar sahipleri onlar.

 

"FETÖ'yle yıllarca mücadele eden gazeteciler içeride, damatlar dışarıda"

 


Darbe dönemlerinde hukuk, anayasa askıya alınır. 20 Temmuz'dan sonra ikinci bir darbe girişimi ve sonuçlarını yaşıyoruz. Yeni suçlar yarattılar. Bankada hesabı olma suçu. Çocuğu okula gönderme suçu yarattılar. Okula kim izin verdi, sen git onunla uğraş. Keyfilik ve ihbarcılık var. Medyaya sansür, her darbede olur, yeniden yaşıyoruz. 151'dden fazla gazeteci hapiste. Üstelik bir kısmı Gülen cemaatiyle mücadele etmiştir. Şimdi onlar FETÖ'cü diye içerideler.

Damatlar serbest bırakılıyor. Sabit ikametgahı gerekçesiyle serbest bırakılıyor. Dayısı olan serbest kalıyor.  Murat Sabuncu'nun, Ahmet Şık'ın, Ahmet Altan'ın, Mehmet Altan'ın, Nazlı Ilıcak'ın evi yok mu? Evi var. Sözcü muhabirlerinin evi yok mu? Neden serbest bırakılıyorlar? Dayıları yok, kayınpederleri yok, paraları yok. "Doğrucu Davut'san ben seni süründürürüm" diyorlar. Bu ortam 20 Temmuz darbe ortamıdır. 

 

"Yargı resmen iktidarın tetikçiliğini yapıyor"

 

Adil Öksüz de serbest bırakıldı. Onun dayısı kim bilmiyorum ama kuvvetli bir dayısı var. Bu dönemde adalet çalışmaz, hukuk çalışmaz, yargı da çalışmaz. AİHM karar verdi, "Efendim diyor bir komisyonu kuruldu." Arkadaşlar siz Türkiye'de ne olup bittiğini bilmiyor musunuz?

Tıka basa dolu, insanlar ölüyor. 5 ay bekledik oraya üye atansın. Geciken adalet adalet değildir. Onlara  söylüyorum. Şu anda yargı resmen iktidarın tetikçiliğini yapıyor. AİHM bu konuma düşmemeliydi.


Her gün insanlar ölüyor. Komisyonun kuruluş gerekçesi senin eline dilekçeler erken gelmesin diye. Hala öğrenemedi mi bunlar? 

 

"YSK'daki bir çetenin öngörüsüyle gayrımeşru bir anayasayı dayattılar"

 

Darbe dönemlerinde yargı yolu kapatılır. Kimsenin can ve mal güvenliği yok. Her darbe kendi hukukunu yaratır. Gayrımeşru bir anayasayla şu anda görev yapıyorlar. YSK'daki bir çetenin öngörüsüyle gayrımeşru bir anayasayı dayattılar. Yürürlükte olabilir ama gayrımeşru bir anayasadır. Bu anayasaya göre yapılacak her şey gayrımeşrudur.


Üniversitelerde de kıyımlar yapılıyor, hepimiz üzüntülüyüz. İki genç arkadaşımız eylem yapıyor, işini geri istiyor. Cam çerçeve kırmıyor, oturuyor. Ona bile tahammül edemiyorlar. Neden? 20 Temmuz nedeniyle, diktatörler nedeniyle, dikta nedeniyle. AYM'ye sesleniyorum sizde vicdan var mı acaba? O insanlar öldükten sonra mı karar vereceksiniz?

 

"Rabia'nın neresi yerli ve milli"

 

Ramazan ayındayız, gönül ister ki güzel şeylerden söz etmek. Muhalefet de, iktidar da doğruları söylemeli. Yeri geldiğinde tokalaşmalı. Bir kişi var ki kandan beslenir gibi gerilimden bahsediyor. Katar konusunda bir konuşma yaptım. 
İhvan'ın simgesini kullanma dedim. 7 Haziran, Erdoğan konuşuyor. Şu işaretin içeriğinde ne var diyor. "Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan var" diyor.

Bir sürü hakaret de var da, neyse. Hakaret aslında zavallılık işidir. Haklıysanız hakaret etmenize gerek yok. Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devletten rahatsız değilim. Yalan söylemenden rahatsızım. 3 Kasım 2013 Kızılcahamam'da AKP kampı... Erdoğan "Rabia işareti her yerde zulme karşı durma sembolüdür." Ya sen ne biçim adamsın ya. Yapıyorsun, inkar ediyorsun. Sonra ağza alınmayacak hakaretler ediyor.

Bunun neresi yerli, neresi milli diye sordum. Ben bundan çok iyi anlarım da, sen benim ne dediğimi biliyor musun, önce otur onu düşün.

 

"Sırada Rakka var diyorsun buyur git kardeşim"

 

​Rakka... 8 Şubat 2017, sırada Rakka var diyor. "Buyur git, elinden tutan mı var"​ dedim. Bilal Bey'i de en öne koyarsın elinde bayrakla. 29 Nisan 2017, yine diyor koalisyonla Rakka'ya gidelim. E buyur kardeşim. 18 Mayıs 2017...

Ne diyor bakın. YPG bir terör örgütü, PYD bir terör örgütü. ABD bu iki terör örgütüyle bu operasyona giriyor. Bize düşen hayırlı olsun demektir. İnanamıyorsunuz, değil mi?

Ramazan ayında soruyorum. Sayın Erdoğan, senin için namus ve şeref kavramı ne anlama geliyor? Sayın Erdoğan, mübarek aydayız. Namus ve şeref kavramının ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum. 80 milyon adına soruyorum, namus ve şeref kavramı senin için ne anlama geliyor?"