Gündem

Kılıçdaroğlu: 'Evet' diyenlerin çoğu, sandıkta 'hayır' oyu kullanacaktır

"Tek adam rejimi Libya'da, Irak'ta, Suriye'de vardı; hallerini görüyoruz"

08 Mart 2017 19:03

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 16 Nisan'daki anayasa değişikliği referandumuna ilişkin olarak "Evet' diyenlerin çoğu, sandıkta 'hayır' oyu kullanacaktır" dedi. Kılıçdaroğlu, tüm yetkilerin tek bir kişiye vermenin Türkiye'yi felakete sürükleyeceğini belirterek "Tek adam rejimi Libya'da, Irak'ta, Suriye'de vardı; hallerini görüyoruz.Tüm yetkileri tek bir kişiye vermek Türkiye'yi felakete sürükler" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Samimi söylüyorum, bir siyasi partinin, bir CHP Genel Başkanı olarak değil, bir annenin evladı olarak söylüyorum size. Ülkesini seven, hiçbir ayrım yapmayan; bize oy vermeyen anneye anne demeyecek miyiz? Anneleri el üstünde tutuyoruz. Sevgili peygamberimiz ne diyor?

Cennet anaların ayakları altındadır. Geliyorum günümüze; anneler için çok şey söyleniyor. Anneler çocuklarına iş bulabiliyor mu? Doğu ve Güneydoğu'ya gidiyorlar. Oraya gittim ben, yemeği birlikte yedik. Biz bu ülkede barış istiyoruz. Bu ülkede ayrılık gayrılık olmasın istiyoruz. Bu kadar acı, bu kadar derdimiz var. Ekonominin nereye gittiği belli.

Çocuklarımızı El Bab'a gönderiyoruz, 70'i aştı şehitler. Az önce oğlu El Bab'da şehit olan bir aileyi ziyaret ettim. Yüreği yanan anneler, yüreği yanan babalar. 

Sevgi varken, barış varken, niye kavga ediyorlar? Çıkıyor birisi; "Hakaret ediyoruz, yine kavga etmiyor" diyor. Ben annemden babamdan kavga etmeyi öğrenmedim ki, sevgi gördüm ben. Bu ülkede yaşıyorsak hem benim için demokrasi gereklidir, hem benim gibi düşünmeyenler için gereklidir. Ben benim gibi düşünmeyen insanların da hakkını hukukunu savunuyorum. Bugün 150'nin üstünde tutuklu gazeteci var. Ne yaptı gazeteciler? Yazı yazdı. Bir insan yazı yazdı diye tutuklanır mı? (Hayır sesleri..) Elbette "Hayır" diyeceğiz. Çünkü biz ülkemizde demokrasi istiyoruz, ülkemizde birlikte yaşamak istiyoruz. Anlaştık mı? 

Şimdi bize bir anayasa değişikliği getiriyorlar. Maddelerden birisi "18 yaşında milletvekili olma" imkanı. Sizin çocuğunuza milletvekili olma kapısını açacaklar mı? Hem 18 yaşında milletvekili olacak, 2 yıl içinde emekli olacak, ömür boyu askerlikten emekli olacak, Sakaryalı dönerci Ahmet'in çocuğu olacak öyle mi? Sizin çocuklarınız -30 derecede El Bab'a gidecek. Size "Ne güzel çocuğunuz şehit oldu" diyecekler. Sen niye göndermiyorsun?

 

"Evet demek Türkiye'yi felakete sürükler"

 

Sen de gönder. Sözde tuzak kurmuşlar anayasa değişikliğinin içine, niye muaf askerlikten ömür boyu? 450 milletvekili neyinize yetmedi? 550'ye çıkardınız, şimdi de 600'e çıkarıyorsunuz. Çıkın "Biz şu sebepten 600'e çıkarıyoruz" deyin, diyebiliyor musunuz? Milletin iradesini temsil etmek istiyorsanız seçim barajını kaldırın. Saadet Partisi'nden de, Vatan Partisi'nden de, yüzde 1'i aşan partinin genel başkanı Meclis'e girsin. Onlar da gelsinler, onlar da tartışsınlar. Belki bizim eksiğimiz var?

Bütün yetkileri tek adama vereceğiz diyorlar. Verelim mi? (Hayır sesleri). Arkadaşlar akıl akıldan üstündür. Ailede bile önemli kararlar alınırken karı-koca bir araya gelip, oturup konuşurlar. Bunların hiçbirisi olmayacak. Hem cumhurbaşkanı olacak, hem partinin genel başkanı olacak. Kabul mü? (Hayır sesleri). Bütün yetki bir kişiye verilemez. Tarihte de verilmemiştir. Sadrazam vardı Başbakan pozisyonunda, vezirler vardı bakan pozisyonunda. Şimdi bunların hepsini kaldırıyorlar. Hata yaparlarsa ne olacak? Faturasını tüm Türkiye ödeyecek.

Ailenizi, vatanınızı, arkadaşlarınızı düşün. Biz cumhuriyetimizi acıyla, kanla, gözyaşıyla kurduk. Binlerce şehidimiz, gazimiz var. Nasıl olur da Mustafa Kemal'e bilen verilmeyen yetkiler tek adama verilecek?Yetiyor mu, yetmiyor. Benim sorumluluğum var. Vatandaş Kemal olarak da, bir partinin genel başkanı olarak da var. Benim sorumluluğum kadar annelerin de sorumluluğu var. Çocuklarımız için, onların geleceği için bu anayasa değişikliğine "hayır" diyeceğiz. Mutlu bir Türkiye'de yaşamaları için "Hayır" diyeceğiz. Size bir soru sormak isterim sevgili anneler; nereye gideceğini bilmediğiniz bir arabaya çocuklarınızı bindirir misiniz?

(Hayır sesleri) Nereye gideceğini bilmediğiniz bir uçağa çocuklarınızı bindirir misiniz?(Hayır sesleri) Anayasa değişikliğiyle nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Peki freni olmayan bir otobüse biner misiniz? (Hayır sesleri) Bu değişikliğin freni yok, balatası da yok. Sizin sorumluluğunuz var derken şunu kast ediyorum; siz biliyorsunuz neden "Hayır" diyeceğinizi, ama komşunuz bilmeyebilir. Onlara anlatmak zorundasınız. Bilgiyle, birikimle, anne sevgisiyle bunu anlatmanız lazım. O nedenle sizin göreviniz çok ama çok önemli. Anneler bu işi yüklendikleri andan itibaren Türkiye'nin kaderi değişir. Kutuplaştık, neredeyse birbirimize selam vermeyeceğiz. 

 

 "'Evet' diyenlerin çoğu, sandıkta 'hayır' oyu kullanacaktır"

 

Her evde tencere kaynasın istiyoruz, her evde huzur, her evde bereket olsun istiyoruz. Kadının elinin değdiği her şey bereketlidir. Böyle gördük, böyle öğrendik, böyle yaşadık. Bir ülkede insanlar mutlu mu diye bakarsınız. Bunun tek bir ölçüsü vardır, eğer o ülkede kadının yüzü gülüyorsa o ülkede huzur var demektir. Kadın düşünceliyse, kaygılıysa o ülkede huzur yok demektir. Nereye giderseniz gidin, Türkiye'de anneler huzursuz. Bütün annelerin huzur içinde çocuklarını annelerine gönderdiği bir ülke istiyoruz. Birinci ayağı hayır demekle başlıyor.

"Efendim hayır çıkarsa kaos olur" diyorlar. Sakın bunlara inanmayın. Gayet açık söylüyorum. "Hayır" çıkarsa sayın Cumhurbaşkanı zaten yerinde. Sayın Binali Yıldırım yerinde, bir sorun yok. Parlamento çalışmaya devam edecek, sorun yok. Memlekette bir şey olmayacak. Neden kaos olsun. Ama "Evet" çıkarsa, sonu belli olmayan bir karanlığa Türkiye sürüklenmiş olacak. Anayasa değişikliğiyle başkanın kaç yardımcısı olacak bilen var mı? Ben de bilmiyorum. 50, 100, 1000... Canı kaç kişiyi isterse. Dayısının oğlunu yapabilir, torununu yapabilir. Askerlikten muaf da tutabilir. Peki böyle bir düzen hakça bir düzen midir? Adil bir düzen midir? Sizin vicdan yeteneğiniz benden çok daha yüksek. Konuyu bilmiyorsak oturup konuşacağız. Kavga etmeden, dövüşmeden, kırgınlık yaratmadan... Annelerin şarkıları her zaman güzeldir, annelerin ağıtları her zaman güzeldir. Bizim en büyük arzumuz anneler gözyaşı dökmesin. Bütün mücadelemiz bunun üzerine. Bakın tek adam rejimi Libya'da vardı. Libya diye bir yer kaldı mı? Irak'ta, Suriye'de var. İç savaş var. O açıdan verilen her oyun ne kadar değerli olduğunu düşünün. Verilen her "Hayır" oyu çok ama çok değerlidir. Türkiye için, bayrağımız için, vatanımız için değerlidir. 

Söyledim; annemden kvgayı öğrenmedim. Tam tersine "Sakın kavga etme" derlerdi. Düşüncelerimizi birbirimize aktarmayı, uygarca tartışmayı hepimiz arzu ederiz. Benim söylediklerime zaman zaman itirazlar geliyor. Sayın Cumhurbaşkanına, sayın Binali Yıldırım'a, sayın Devlet Bahçeli'den rica ettim, neden sizin istediğiniz bir televizyon programında konuşmuyorsunuz? Neden fikirlerimizi paylaşmıyoruz, belki ben sizi ikna ederim? Şu teklifte de bulundum; siz yarım saat konuşun, bana 15 dakika yeter. Size daha fazla süre versinler. Vatandaş evinde oturup televizyon izlerken kimin doğru, kimin yalan söylediğini öğrenmiş olacaklar. Buna cesaret edebilirler mi? (Hayır sesleri) Neden cesaret edemezler? Çünkü doğru söylüyoruz, biliyorlar. Eminim "Evet" diyenlerin çoğu, sandıkta 'hayır' oyu kullanacaktır.