CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeminde bir kez daha Merkez Bankası'nın eriyen 128 milyar dolarlık rezervi vardı. 128 milyar dolarla Türkiye’de neler yapılabileceğinin örneklerini sıralayan CHP lideri, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi. “Bunu sormak her namuslu, her ahlaklı vatandaşın, Allah'a inanan herkesin görevidir” diyen Kılıçdaroğlu, “Eğer kul hakkı en büyük günahsa, yüce yaratan kul hakkıyla önüme gelmeyin diyorsa 128 milyar doların hesabını bu sarayda oturanların vermesi lazım” dedi. Erken seçim çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu Erdoğan’a, “Eğer hesabını veremiyorsan sandığı getir kardeşim, korkma, namusunla git bari” diye seslendi.
CHP’nin reklam panolarına verdiği “128 milyar dolar nerede?” afişleri hakkında cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmasını da eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Soru sormak e zamandan beri hakaret oldu? Bu neyi kanıtlıyor? 20 Temmuz sivil darbesinin en büyük kanıtıdır. Bana soru bile soramazsınız diyor. Kimsin sen? Bal gibi soracağım sen de bal gibi cevap vereceksin. Cevap vermezsen aldığın her oy haramdır. Bakın ramazanın birinci günü söylüyorum bunu" diye konuştu.
İktidarı kibirli olmakla suçlayan Kılıçdaroğlu "Kibir için sözlükte ne diyor, ‘kendini herkesten üstün tutma hastalığı.' Şeytana özgü bir kavramdır kibir biliyorsunuz. Şeytan ne diyor, 'Ben ademe secde etmem o çamurdan yaratıldı ben ateşten.' Kibir buradan başlıyor zaten. Eğer kibir devleti yönetenleri teslim almışsa o ülke kolay kolay iflah olmaz. Kibirle bir ülke yönetilmez" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un "Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü de feshedebilir mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtını vermesiyle başlayan tartışmaların ardından 103 emekli amiralin yayımladığı Montrö bildirisi için 'darbe çağrısı' söyleminde bulunan iktidara, "Onların iradesi dışında açıklama metninde bazı değişiklikler yapıldı; birilerinin aracılığıyla gece yarısı bu metin yayımlandı. Onların iradesini suistimal edenler iktidara yakın olanlardır, yani saraya yakın olanlardır" sözleriyle yüklendi. Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında da, "Saray buradan bir darbe iması çıkarmak istedi. Sonra da dönüp arkasında CHP var dedi. Ne oldu? Hani CHP vardı? Yav CHP ile ilgili tek kelime yok. Jandarma, polis senin elinde kalktın utanmadan sıkılmadan beni suçladın. Yav devlet yalan söyler mi! Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat yalan söyler mi ya! Allah insanı kuru iftiradan saklasın. Kibre bakın. Koltuğu uğruna yapmayacağı ve satmayacağı hiçbir şey yoktur" sözlerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Yaptığımız hataları sorgulama ayıdır bu ay. Birinin hakkını yediysek oturup kendi vicdanımızda bunu sorgulama ayıdır Ramazan. Belediyelerimiz pandemide 11 milyon 700 bin vatandaşa yardım götürdüler."
"Belediyenin hizmetini belli kişiler, yandaşlar için halk için yapacaksınız. Sizi bulunduğunuz makama taşıyanın o belde halkı olduğunu unutmayacaksınız. Ramazanda bir kez daha söylüyoruz. Üç; belediyelerinizde fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Sizden önceki belediye başkanları tarafından o mahalleler çok ihmal edildi. Dört; yoksula yardım yaparken yoksulun onurunu koruyacaksınız. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bu halkçılığın temel ilkesidir. Beş; harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. O nedenle tüm ihaleleri canlı yayın yapın dedik. Bizim belediye başkanlarımız geçmişte 100 liraya yapılan ihaleyi 25'e yapıp daha iyi sonuç alıyor. Beş; israftan kaçının dedik. Altı; belediyede atamaları yaparken işi ehline teslime din dedik. Bir sorun varsa talimatını verip sonucunu göreceksiniz dedik. Yeni; ve belediyeyi adaletle yönetin dedik. Tüm belediye başkanımız buna uyuyor, özen gösteriyor. "
"Onların iradesini suistimal edenler iktidara yakın olanlardır, yani saraya yakın olanlardır"
"Bizde bir söz vardır; Allah insanı kuru iftiradan sakınsın diye. Montrö sözleşmesinden rahatsız olan emekli amiraller bir açıklama yaptılar. Onların iradesi dışında açıklama metninde bazı değişiklikler yapıldı; birilerinin aracılığıyla gece yarısı bu metin yayımlandı. Onların iradesini suistimal edenler iktidara yakın olanlardır, yani saraya yakın olanlardır. Saray buradan bir darbe iması çıkarmak istedi. Sonra da dönüp arkasında CHP var dedi. Ne oldu? Hani CHP vardı? Yav CHP ile ilgili tek kelime yok. Jandarma, polis senin elinde kalktın utanmadan sıkılmadan beni suçladın. Yav devlet yalan söyler mi! Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat yalan söyler mi ya! Allah insanı kuru iftiradan saklasın. Kibre bakın. Koltuğu uğruna yapmayacağı ve satmayacağı hiçbir şey yoktur. "
"Oy almak için bir adam yalan söyler mi?"
"Oy almak için bir adam yalan söyler mi? Üstelik cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken? En tepedeki yalan söylerse aşağıya nasıl yansır bu? Polis kardeşlerim hiç endişelenmeyin Allah'ın izniyle iktidar olacağız o 3600 göstergelerin hepsini vereceğiz. Onlar devletin itibarını bilmezler biz devletimizin irtibatını yücelteceğiz."
"Sandığı korkudan getiremiyorlar"
"Sandık gelecek mi? Korkudan getiremiyorlar. Ama eninde sonunda bu sandık gelecek ve hep beraber bu milleti perişan edene demokrasi dersini sandıkta vereceğiz. "
Kılıçdaroğlu, Norveç Başbakanı'na kesilen cezayı örnek gösterdi: Devlet dediğiniz budur
"Gazetelere bir haber düştü Norveç Başbakanı Norveç’te hükümet 10 kişiden fazla insanın bir araya gelmesini yasaklamış. Ama bu başbakan doğum günü dolayısıyla aile bireylerini çağırıp bir kutlama yapıyorlar. Sayı 13, Norveç’in devlet televizyonu bunu geniş kitlelere duyuruyor. Arkasından emniyet müdürü talimat veriyor gidip Norveç Başbakanı’na para cezası kesiliyor. Devlet dediğiniz budur. Devleti bundan daha güzel anlatan ikinci bir örneği zor bulursunuz."
İçişleri Bakanı Soylu'ya: Yüreği olsa zaten orada oturmaz
"Bir de Türkiye’ye bakalım. Lebalep kongre yaptılar. İçişleri Bakanı mı diyecek gidip cezayı yazın. Yürek ister yürek, yüreği olsa zaten orada oturmaz. Erdoğan‘a mı ceza kesecek, yürek ister. Bu nedir? Kibrin getirdiği bir sonuçtur. En büyük benim, ben kural tanımam. Kural vatandaş için var saray için kural yoktur diye. Eğer böbürlenme ve kibir bir insanın ruhuna işlemişse sonu felaket olur. O ülkenin sonu da pek parlak olmaz."
"Kibir, şeytana özgü bir kavramdır"
"Kibir için sözlükte ne diyor, ‘kendini herkesten üstün tutma hastalığı’. Tanıyorsunuz değil mi bu hastalığı olan kişileri. Şeytana özgü bir kavramdır kibir biliyorsunuz. Şeytan ne diyor, ben ademe secde etmem o çamurdan yaratıldı ben ateşten. Kibir buradan başlıyor zaten. Eğer kibir devleti yönetenleri teslim almışsa o ülke kolay kolay iflah olmaz. Kibirle bir ülke yönetilmez."
"Devlet, gerçekten kibirden arınsaydı ilk yapacakları iş bildiriyi değiştirenlerin bulup yargıya teslim etmek olurdu"
"Amirallerin açıklamasında devlet gerçekten kibirden arınsaydı ilk yapacakları iş ne olurdu biliyor muşunu? Bildiriyi değiştirenlerin bulup yakalayıp yargıya teslim etmekti. Yaptılar mı? Yapamazlar çünkü oradan besleniyorlar. Kibir öyle bir noktaya geldi ki tepedeki öyle olursa, aşağıya kadar yansıyor. Eğer kuru ekmek yemişse o aç değildir diyor bunu, milletin vekili söylüyor bunu. Kibir dolayısıyla yarattıkları tablo sadece sağlıkçılardan 401 kişinin hayatına mal oldu. Vaka sayısı giderek artıyor. Sorumlu kim? O kongreyi yapanlar. Yani Erdoğan. Sorumlu o."
Bilim Kurulu'na: Rehin tutuluyorsunuz orada
"Biz sorumlu o dedik ama geçen toplantıda bilim kurulunu da eleştirmiştim. Ya Norveçli bir polis kadar cesaretiniz yok ya! Başbakan da kalktı özür diledi. Ya insanlar ölüyor siz ne yapıyorsunuz? Sizin iradeniz ipotek altında. Bir kişinin ipoteği altında. Rehin tutuluyorsunuz orada. Çıkın söyleyin. Önlem alınması gerekiyor kardeşim. Önlem alınacaksa sen söyleyeceksin. Bırakmışsın işi teslim etmişsin yukarıya o zaten istediği gibi yapıyor. Seni dinlemez ki. Seni adam yerine bile koymuyorlar. Neden itiraz etmiyor, neden konuşmuyorsun. Efendim bizi de emekli amiraller gibi toplarlar. Toplamaları zaten senin için şeref ve onurdur. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama onuncu köye gittiği zaman şerefi ve onuru nedeniyle herkes kutlar. Bu aşamada meslek hastalığı sayılsın dedik, saymadılar. Ben merak ediyorum mesela bilim kurulu ne düşünüyor bu konuda?"
"İnsan hayatı üzerinden siyaset yapıyorsun"
"Bunlar uzayda mı yaşıyor Allah aşkına. Hastalığın yaygınlaşmasına yol açan kongreler değil mi? Şimdi vatandaşı suçlamaya başladılar. Vatandaşı suçlamaya başladığın andan sen bu işi bilmiyorsun. Sen siyaset yapıyorsun insan hayatı üzerinden siyaset yapıyorsun.
Bunu yapan sağlık Bakanı'na bir çağrıda bulunayım; muhtarlara apartman görevlilerine aşı yaptırın kardeşim."
"Nasıl atıyorsun böyle!"
"Her kafadan bir rakam çıkıyor. 1 milyon 250 bin ton patatesten söz ediyor. 300 bin ton soğan. Bunları alıp dağıtacağız. Aynı gün Tarım bakanı açıklama yapıyor, 300 bin ton patates var diyor. Rakama bakın. Bir milyon fazla ya. Nasıl atıyorsun böyle! Bir de havuz medyası ona girip bakayım dedim, aynı rakamlar. 300 bin ton soğan diyor, 40 bin ton. Nasıl bu kadar desteksiz atabiliyorlar? İnsan gerçekten de üzülüyor!"
128 milyar dolar sorusu: Cevap vermezsen aldığın her oy haramdır
"Biri para kaybolmadı el değiştirdi diyor. Ben zaten sana bunu soruyorum en değiştirdi de kime gitti bu? Milyarları kim götürdü? Merkez Bankası daha önce sattığı dövizleri tablolar halinde yapar sitesinde yayımlardı. Ekonomiyle ilgilenenler girer bakarlardı. Hangi tarihte kaç liradan çıkmış, kime satıldıysa listesi vardı. Şimdi bu liste yok. Sorumuz da zaten buradan kaynaklanıyor. Listeyi neden gizliyorsunuz? Kime sağladınız bu avantajları. Sen mi yoksa damadın mı bu işi halletti? Damat kime verdi sen kime talimat verdin? 128 milyar Amerikan dolarından söz ediyorum. Ne oldu bu para? Tık yok. Önce veznede duruyor dedi, sonra pandemide kullandık dedi. Yalan söylüyorlar yalan. Sıkışında yalana sarılıyorlar. Tabi dua edelim yani 128 milyar dolar diye sorduk bunlar darbeci diye suçlamadı. Bakalım yarın suçlayacak herhalde. Bunlar darbecilerle beraber 128 milyar doları soruyor diye. Halktan bu kadar kopuk, bu kadar pişkin, bu kadar para sevdalısı dünyada başka bir iktidar görülmemiştir. Sorular karşısında ezilip büzülen ama yeri geldiğinde böbürlenen bir yapıyla karşı karşıyayız. Ağırıma giden de bu. Sen kendini ne sanıyorsun? Bu milletin hakkını hukukunu koruman gerekirken bu milletin hakkını hukukunu pazarlıyorsun sen.
CHP pankartları tepkisi: Soru sormak e zamandan beri hakaret oldu?
"Cevap vermiyor bilboardları kiralayıp oraya asalım. Neymiş cumhurbaşkanına hakaretmiş neymiş arkasında sarayın silueti varmış. Soru sormak e zamandan beri hakaret oldu? Bu neyi kanıtlıyor? 20 Temmuz sivil darbesinin en büyük kanıtıdır. Bana soru bile soramazsınız diyor. Kimsin sen? Bal gibi soracağım sen de bal gibi cevap vereceksin. Cevap vermezsen aldığın her oy haramdır. Bakın ramazanın birinci günü söylüyorum bunu."
"128 milyon dolar ile BionTech aşısı getirebilirdiniz her vatandaşa iki kere aşı yapabilirdiniz. 50 milyon vatandaşı aşılayabilirdiniz."
(Dili sürçen Kılıçdaroğlu) Onlar çok paraya alışmışlar bizim öyle bir şeyimiz yok Allah'a çok şükür.
"Sayıları bir milyona yaklaşan apartman görevlileri için soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? Aylık geliri asgari ücretin üçte biri olan 9 milyon 80 bin kişi adına soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? Dul ve yetim aylığı alanlar adına soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? Gaziler adına soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak için soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? 50 bin 278 muhtar adına soruyorum; nerede bu 128 milyar dolar? 128 milyar doları 83 milyona bölersek 1542 dolar düşüyor adam başına. Beş kişilik bir aile düşünün aile başına 7 bin 710 dolar düşüyor. Bunu 8 ile çarpın her aile başına düşen 61 bin 6080 Türk lirası. Bu para nereye gitti? Bunu sormak her namuslu vatandaşın görevidir. Bunu sormak her ahlaklı vatandaşın görevidir. Bunu sormak Allah'a inanan herkesin görevidir. Eğer kul hakkı en büyük günahsa, yüce yaratan kul hakkıyla önüme gelmeyin diyorsa 128 milyar doların hesabını bu sarayda oturanların vermesi lazım. Eğer hesabını veremiyorsan sandığı getir, namusunla git bari."
Ayrıntılar gelecek...