Kemal Sunal ve Şener Şen’in başrollerini paylaştığı 1978 yılında çekilen Kibar Feyzo filmi sansüre uğradı. Yeşilçam filminin ünlü 'Faşo Ağa' sahnesi televizyonda buzlanınca Yazar Mehmet Y. Yılmaz tepki gösterdi. Yılmaz, "40 yıllık eleştirilerden bile korkulan bir ülke olduk, “ileri demokrasiye” geçtikçe, geriye doğru gidiyoruz gibi bir his var içimde" dedi.
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz'ın "Kadri, Murat, Ahmet itirafçı olamazdı ki!" başlığıyla (2 Ağustos 2017) yayımlanan yazısının ilgili kısmı şöyle:
Kibar Feyzo, İhsan Yüce’nin senaryosuyla, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı; Kemal Sunal, Müjde Ar, Adile Naşit, Şener Şen, İhsan Yüce, İlyas Salman ve Erdal Özyağcılar’ın rol aldığı bir komedi filmi.
Yapım yılı 1978.
O yıllar Türkiye’de işçi hareketlerinin yoğunlaştığı, grevlerin, lokavtların birbirini izlediği yıllardı.
Sokaklarda da slogan yazılmamış duvar neredeyse yok gibiydi.
Seyretmeyen kalmış mıdır bilmiyorum ama konusu da kısaca şöyle: Feyzo (Kemal Sunal), askerden dönünce Gülo (Müjde Ar) ile evlenmek ister. Gülo’nun taliplisi çok olduğu için babası başlık parasını arttırdıkça arttırır ve sonunda Feyzo, 10 bin lirası peşin, 10 bin lirası senet ile başlık parasını öder ve para kazanabilmek için kente göç eder.
Kente göç etmiş saf ve garip Feyzo’nun başından geçenler, o günün toplumsal ve siyasal olaylarının yer aldığı bir fon içinde anlatılır.
Bir sistem eleştirisi filmidir ama aynı zamanda komedidir de, o günkü toplumsal durumumuzdan çıkan bir komedi.
Ve bu film, aradan geçen 40 yıldan sonra televizyondaki bilmem kaçıncı gösteriminde sansürlendi!
Duvarlardaki sloganlardan biri, yayıncı kanal tarafından buzlanarak yok edildi.
Kanalın isminin bir önemi yok. Başka kanallarda da başına benzeri bir iş gelebilirdi.
Çünkü “Yeni Türkiye’de” eleştirinin her türlüsü problem. “Eski Türkiye”nin, eski eleştirileri bile başınıza iş açabilir.
İktidar trollerinin neyi üstlerine alınıp sinirleneceğinin ve o öfkeyle ne yapacağının bir garantisi ve ölçüsü yok.
Çünkü kulağı ve gözü o trollerde olan bir siyasi otorite ve o otoriteye bağlı bir polis ve yargı gücü de hazır olda bekliyor.
40 yıllık eleştirilerden bile korkulan bir ülke olduk, “ileri demokrasiye” geçtikçe, geriye doğru gidiyoruz gibi bir his var içimde.