Gündem

Kemal Kılıçdaroğlu: Devletteki çürümeye son vereceğiz

"Akşehir neden il değil; bağımsızlık savaşının asıl karargâhı, kültürümüzün yerleşkesi Akşehir'i il yapacağız"

28 Ocak 2023 16:33

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’da, Büyük Yörük Türkmen Buluşması’nda, “Haksızlıklar var biliyorum. Devlette bir çürüme olduğunu da gayet iyi biliyorum. O çürümeye de son vereceğiz, sizlerin takdiriyle. Devlet dediğiniz kurum, liyakat üzerine inşa edilir. Liyakat ve adalet. Yani işi, ehline vermek demektir. İşi ehline vermediğiniz zaman devlette çürüme başlar… Bizler, devlette liyakati sağlayacağız. Ahlak budur, erdem budur” dedi.

Kılıçdaroğlu, Konya Akşehir’de Büyük Yörük Türkmen Buluşması’na katıldı. Yörük Türkmenler, Kılıçdaroğlu’na çapan ve kalpak hediye etti. Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından kendisine hediye edilen kalpağı taktı.

Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Baba ocağındayım. Akşehir’e üçüncü gelişim. Buraya gelip, duygulanmamak mümkün değil. İnsanın kendi köklerini görmesi, onları unutmaması ve o köklere layık bir insan olması kolay bir şey değildir. Efsaneler anlatılır kulaktan kulağa. Efsaneleri dinleriz. Doğruluğu öğretirler bize. Haram yememeyi öğretiler bize. Kul hakkına saygı göstermeyi öğretirler bize. Herkesin hakkının, hukukun teslim edildiği bir iklimin yaratılmasını öğütlerler bize. Sadece insanları değil yüce yaradanın yarattığı her canlıya saygı duymamızı öğretirler bize. Derler ki, ‘Kurdun da kuşun da hakkı vardır.’

Rahmetli nenemi hatırlıyorum. Sabahın güneşi hangi taşa değdiyse gider o taşı öperdi. Yine nenemin bir geleneğini daha hiç unutmadım. Önemli günlerde yağlı ekmek hazırlanırdı. Niyaz ekmeğini götürür, kurdun da kuşun da hakkı vardır diye belli kayaların üzerine koyardı. Onlar da gelsinler yesinler diye. Böyle bir gelenekten, böyle bir kültürden geldik.

"Dilimizi unutmadık, kültürümüzü; Horasan erenlerini hiç unutmadık"

Yörük kültürü, sıradan bir kültür değil. Türkmen kültürü, sıradan bir kültür değil. Tarihin derinlilerine uzanan, kadim bir kültür bu. Evet uzun bir yoldan geldik doğrudur. Mavera-ün Nehir’den geldik, doğrudur. Anadolu topraklarına geldik doğrudur. Ama bize doğruyu öğreten Horasan erenlerini hiç unutmadık. Dilimizi unutmadık, kültürümüzü unutmadık. Geleneklerimizi, örfümüzü unutmadık. O nedenle tarihin bize yüklediği sorumluluk, öğrendiğimiz kültürü, geleneklerimizi; kuşaklarımıza yani evlatlarımıza da aktarmaktır.

Birlikte olmamız gerekirken zaman zaman farklı partilerin içinde yer aldık. Doğrudur. Bu da gayet doğaldır. Ama kültür dediğiniz bir parti işi değildir. Kültür dediğiniz bir insanın ruhudur. Bir insanın geçmişi, bir insanın geleceğidir. Dolayısıyla kültür, sıradan bir olay değildir. Kültür, ancak tarihin derinliklerinden süzülüp bugüne gelen ve bundan sonra da ileriye taşıyacağımız bir hayattır kültür. O nedenle her birimize tarihi sorumluluk düşüyor.

"Akşehir'i il yapacağız"

Evet her birimiz, belli yerlerde yer almış olabiliriz. Ama bugün her birimize bir sorumluluk düşüyor. Evet Akşehir’e üçüncü gelişim. Gazi Mustafa Kemal’i düşünün. Samsun’a çıktı. Amasya’ya gitti. Erzurum’a gitti. Sivas Kongresi’ni topladı. Bu illerin tamamı şu anda il. Bazıları büyükşehir. Akşehir tam 22 kez gelip, burada çalıştığı; Milli Kurtuluş Savaşı’nın asıl karargâhı olan Akşehir… Diğerleri il. Akşehir neden il değil? Tarih istiyorsanız Akşehir. Bağımsızlık savaşının asıl karargâhı olan Akşehir. Yani bizim kültürümüzün yerleşkesi Akşehir. İl yapacağız. Bu işin sağı solu yok. Bu işin tarihi var. Tarihe saygı duyuyorsanız Akşehir’e de saygı duyacaksınız. Milli Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu biliyorsanız Akşehir’i de bileceksiniz. Milli Kurtuluş savaşımızın kara kutusu Akşehir’dir. Bütün kararların alındığı yer, Akşehir’dir.

"Bizler, devlette liyakati sağlayacağız"

Sorunlar yaşıyorsunuz biliyorum. Yaylalara giderken büyük sorunlar yaşadığınızı biliyorum. Kaymakamların, valilerin, muhtarların müdahale ettiğini biliyorum. Hatta Durhasan Koca Hocamız biz yetimiz diye bir cümle kullandı. Siz yetim değilsiniz. Siz bu ülkenin gerçek sahiplerisiniz. Ama sorunlar çözülmediği için yüreğinizde bir burukluk var biliyorum ama bu sorunları çözeceğiz. Bu kadim kültürü yaşatacağız. Sıradan bir kültür değildir. Bu kültürü yaşatmak her insanın temel görevidir. İstediğim bir şey var. Asla ve asla insanları ötekileştirmeyelim. İnsanların kimliği başımızın üstüne. İnsanların inancı başımızın üstüne. İnsanların yaşam tarzı, başımızın üstüne. İnsanı insan olarak gördüğünüzde zaten adaleti sağlamak için ilk ve en önemli adımı atmış oluyorsunuz. Onun için biz, herkesi kucaklayan Anadolu; Trakya coğrafyasında herkesi kucaklayan bir geleneği inşa etmek ve sürdürmek zorundayız. Bunu yapacağız. Haksızlıklar var biliyorum. Devlette bir çürüme olduğunu da gayet iyi biliyorum. O çürümeye de son vereceğiz. Sizlerin takdiriyle. Devlet dediğiniz kurum, liyakat üzerine inşa edilir. Liyakat ve adalet. Yani işi, ehline vermek demektir. İşi ehline vermediğiniz zaman devlette çürüme başlar. Ehil kişi, kendisinden sonra o işi yapacakları yetiştirir. Yani usta çırak ilişkisi bunun temelidir. Devlette de böyledir. Büyükelçi olmak için hemen mezun olduğunuzda sizi atamazlar. Uzun süre çalışacaksınız. Bütün masalardan geçeceksiniz. Dünyayı bileceksiniz. Devletinizin çıkarlarını bileceksiniz. Devletin çıkarlarını dünya coğrafyasının her yerinde savunacaksınız. Bunu savunacak bilgiye ve birikime sahip olacaksınız. Ama şimdi rüşvet alanı büyükelçi atadılar. Bu olmaz. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanettir. Bizler, devlette liyakati sağlayacağız. Ahlak budur, erdem budur. Dolayısıyla bunu yapmazsanız sistemde çürüme başlar. Sistemde çürüme başladığı zaman da ülke felakete sürüklenir. Sizde isteğim: Asla moralinizi bozmayın. Sorunlarınızı biliyorum.

"Birleşmeliyiz. Beraber olmalıyız"

Göçerlerin hiçbir sosyal güvenliği yok. Niye yok arkadaşlar? Ya bu coğrafyada yaşıyor. Beraber yaşıyoruz. Ya kocadığı zaman ne olacak? Tamam yakınları bakacak ama o da Türkiye Cumhuriyeti’nin saygın bir vatandaşı olarak emeklilik hakkı kazanması lazım. Hastaneye gittiği zaman sağlık sigortası olması lazım. Unutmayın bu kardeşiniz, tamamını yapacak. Kırsalda çalışan, kadınların ve gençlerin sosyal güvenlik pirimizi devlet ödeyecek. Bunu da bilmenizi isterim. Göçersiniz, konarsınız ama çalışıp hak ettiğiniz zaman hakkınızı sosyal devlet teslim edecek. Alın terinin hakkını teslim etmeniz lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin mağdur olmadığı, herkesin bu coğrafyada huzur içinde gezdiği, birbirine saygı gösterdiği bir iklimi yaratacağız. Bu iklimi yarattığımızda güzel Türkiye’mizde herkes kucaklaşacak. Boşuna helalleşme demedim. Artık kavgalardan bıkmadık mı? Yetmedi mi kavga etmek? Yetmedi mi birbirimizin yüzüne farklı bakmak? Yetmedi mi farklı dilleri kullanmak? Birleşmeliyiz. Beraber olmalıyız.

"Kul hakkı eğer en büyük günahsa o en büyük günaha hiç kimsenin ortak olmasını istemem"

Biz şimdi geriye dönüp, yaptığımız hatalardan arınıp; yüzümüzü ileriye çevirmek zorundayız. Beraber ve birlikte Türkiye’yi yeniden ama yeniden bütün kurumlarıyla inşa etmek zorundayız. Bu işin kavgası yok, birleşmesi var. Beraber olduğumuz zaman aşmayacağımız hiçbir engel yok. Bütün engelleri aşarız.

Devleti yönetenler, devleti yönettikleri süre içerisinde zenginleşiyorsa, artık halkın hakkını hukukunu değil kendi mal varlıklarının hakkını hukukunu savunurlar. Siyasette zenginleşme olmaz. Yoktur öyle bir şey. Ahlaki değerleri esas aldığınızda bir siyasetçinin zaten siyasette zengin olma şansı yoktur arkadaşlar. Ama birileri zenginleşiyorsa bilin ki kul hakkı yemiştir. Kul hakkı eğer en büyük günahsa o en büyük günaha hiç kimsenin ortak olmasını istemem. Yani kul hakkı yiyene oy vermesini istemem." (ANKA)