İçişleri Bakanlığı kararıyla Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasının 22. gününde protestolar sürüyor. Diyarbakır'da devam eden Demokrasi Nöbeti’nde konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, il binaları önünde bekletilen ailelere ilişkin, “Yeni bir algı operasyonları var. Ağır suç işliyorlar, annelerin acılarını ve duygularını sömürüyorlar” dedi. Van'da ise İzmir Milletvekili Murat Çepni, kayyımın Kürt halkına karşı yapılan saldırıların tüm kötülüklerin ve kirliliklerin örtüsü haline geldiğini söyledi.
Diyarbakır
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) karşısında bulunan Lise Caddesi’nde başlatılan Demokrasi Nöbeti, 22’nci gününde devam etti. Nöbete, Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, Semra Güzel, Remziye Tosun, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Iğdır Milletvekili Habip Eksik, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Muş Milletvekili Mansur Işık, Şırnak Milletvekili Nuran İmir, Sur Belediye eş başkanları, Silvan Belediye eş başkanları, il ve ilçe yöneticileri, TJA’lı aktivistler, Barış Anneleri’nin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Yerine kayyum atanan DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, nöbete katılan yurttaşlar tarafından alkış ve sloganlarla karşılandı.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, basın açıklamasında ilk olarak HDP İl eş başkanı Hülya Alökmen konuştu. 22 gündür gösterdikleri mücadelenin sadece kayyım atanan 3 kent için olmadığını, Kürtlerin onur mücadelesi anlamı taşıdığını belirten Alökmen, “Ancak herkes biliyor bu mücadele devam edecek. Bugün okullar açıldı hala çocuklarımız kendi dillerinde eğitim göremiyor. Bu alanda yıllarca mücadele ettik bedel ödedik. Hala bu isteğin arkasındayız ve bu alanda da mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Mızraklı: Biz kazanacağız
Yerine kayyum atanan DBB Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, 22 gün sonra yine aynı yerde olduklarını, aradan geçen 520 saate rağmen yine “Biz kazanacağız” dediklerini ifade etti. 520 saatin kendilerine 500 gün gibi geldiğini dile getiren Mızraklı, “Çünkü bize dokunuyor. Bu kararı sadece siyasi bir darbe değil, onun ötesinde bir şey, onurumuza dokundu. Süleyman Soylu kayyum atamalarına ilişkin, ‘kayyum değil başkan vekili diyor’ valla başkan vekili ise, ben bir yere giderken başkan vekili tayin etmedim. Belediye meclisi de onu seçmedi. Bunun adı kayyumdur, kayyumdur, kayyumdur” diyerek ölümünün 35’inci yılında Yılmaz Güney’in “Kazanacağız, mutlaka kazanacağız” sözüyle konuşmasını bitirdi.
Basın açıklamasında son olarak konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, demokratik siyaset içinde kayyımların hiçbir meşruiyetinin olmadığını hatırlatarak, “O kadar zora düştüler ki yaptıklarını kimseye anlatamıyorlar. Adını söylemek istemediğim o zat gittiği her yerde anlatmaya çalışıyor, ama kayyum lafını bile kullanamıyor. Dün bir etkinlikte polis soruyor ‘pankartlarda kayyum yazıyor mu’ diye kayyum kelimesini yasaklamaya çalışıyor. Dünya bu rezaleti gördü, anladı. Bu iktidarın adaletle, demokrasiyle alakasının olmadığını anladı bu halk” dedi.
"İster oğlu dağda, ister asker ister polis olsun, anneler gözyaşı dökmesin diye mücadele edelim”
Kayyım atamalarını geri planda tutmak için ortaya yeni planların atıldığını sözlerine ekleyen Oluç, “Yeni bir algı operasyonları var. Ağır suç işliyorlar, annelerin acılarını ve duygularını sömürüyorlar. HDP binası önünde bekleyen annelerin acılarını en iyi bizler anlıyoruz. Çünkü biz yıllardır nasıl beyaz tülbentli annelerin, Cumartesi Anneleri’nin acısını anlıyorsak, onların acılarını da anlıyoruz. Ancak barış için adım atmayanlar, Dolmabahçe’yi yok sayanlar, iki buçuk yıl İmralı görüşmelerini silip atanlar, ‘Kürt sorunu yok’ diyenler o annelerin acılarını anlayamaz. Ancak annelerin acılarını sömürür” diye konuştu. Cumartesi Anneleri’ne yaklaştıkları gibi HDP binası önünde bekleyen annelere de aynı duygu ve aynı hassasiyetle yaklaştıklarını vurgulayan Oluç, “Biz barışın sağlanması için mücadele diyoruz. Kayyumlara karşı mücadelemiz de budur. Meclis’teki tüm partilere sesleniyoruz; gelin Kürt sorununun demokratik çözümü için bir komisyon kuralım. Barış ve çözüm için adım atalım. Hangi parti bu komisyona katılmıyorsa, bilin ki o parti barış istemiyor. Bir kez daha sesleniyoruz; gelin barış için çözüm için el ele verelim bir tek annemin gözyaşı dökülmesin. İster oğlu dağda, ister asker ister polis olsun, anneler gözyaşı dökmesin diye mücadele edelim” diye konuştu.
Basın açıklamasının ardından yapılan 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.
VAN
Van’da Demokrasi Nöbeti 22’nci gününde devam etti. HDP İpekyolu İlçe Örgütü binası önünde yapılan açıklamaya HDP'li milletvekilleri ve çok sayıda kişi katıldı. “Kayyum iradesi değil halk iradesi” pankartının açıldığı eylemde açıklama yapan İzmir Milletvekili Murat Çepni, kayyımın Kürt halkına karşı yapılan saldırıların tüm kötülüklerin ve kirliliklerin örtüsü haline geldiğini söyledi. Çepni, “Van, Mardin ve Diyarbakır’da tüm işkencelere rağmen halkımız ve demokrasi çevrelerinin iradesine sahip çıkmak adına direniş sürüyor. Kayyumu tanımıyoruz, seçilmiş eş başkanlarımız görevlerine iade edilene kadar alanları terk etmeyeceğiz. Bütün bu direniş boyunca halkımızın tepkileri ve sesinin sokağa yansıması engelleniyor” diye konuştu.
"İktidar bir savaş iktidarıdır"
Tüm protesto gösterilerine karşı şiddet uygulandığını ifade eden Çepni, “Kayyum sürecinde de halkın tepkisini sokağa yansımasını engellemeye çalışan kolluk güçleridir. Bugün karşı karşıya kaldığımız bir taraftan yalan, diğer taraftan şiddettir. Yalandan, şiddetten ve istismardan beslenen iktidarlar halkın iradesine siyasi darbe yapmıştır. Tüm işçi sınıfı ve emekçilere, doğal yaşam alanlarına, ekolojistlere karşı bir savaş halindedirler. İktidar bir savaş iktidarıdır. Seçimlerde yenilgi alanlar içinde bulunduğu krizi savaşla çözmeye çalışıyorlar” diye konuştu.
Yapılan konuşmanın ardından kitle yürüyüş düzenlemek istedi. Bu esnada polis basın çalışanlarını alanın dışına çıkararak engellemek istedi. Basın çalışanlarının polis tarafından engellemesi üzerine milletvekilleri ile polisler arasında gerginlik yaşandı. HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, polis memuruna, “Valiniz bin günden fazladır buraları yasaklamış. Ne hakla yasaklıyor. 'Kanunlara uyacağım' diyorsunuz hani nerede düşünce ve ifade özgürlüğü. Ben hukukçuyum bana hukuk öğretmeye kalkmayın. Burada halkın sesinin duyulmasından korkuyorlar. Halkın tepkisinden korkuyorsunuz. Zırhlı araçların arkasından bağırarak olmuyor” dedi.
Yapılan tartışmaların ardından polis engellemesini dinlemeyen halk ve milletvekilleri iki koldan il binasına kadar yürüdü.