T24 - BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin öldüğü helikopter kazasından sonra Almanya’dan helikopterin düşme nedenleri konusunda rapor hazırlamak üzere BBP tarafından çağrılan uzman pilot Volkan Sürmeli çarpıcı iddialarda bulundu. Almanya’da yaşayan uzman pilot Sürmeli, 28 Mart’ta bulunan helikopterin enkazına ilişkin, aralarında kayıp olduğu söylenen GPS cihazlarının da olduğu parçaları 10 Nisan’da Kaza Kırım Heyeti Başkanı Ferudun Seren’in masasında gördüğünü söyledi.
Sürmeli Vatan gazetesine şunları anlattı:
“8 Nisan’da (2009) enkaz bölgesinde kazayı araştırdık. 9 Nisan’da Ankara’ya geldik. 10 Nisan Cuma günü Uwe Reibel ile birlikte Seren’in masasında o cihazları gördük. Zaten o cihazları bize göstermek için Ankara’ya davet ettiler. Bu konuda Başbakan’ımızın da bir direktifi olmuştu. Başbakanımız da bunu istemişti. Orada bize söylenen şöyle bir şey vardı: “Cihazlar bulundu, fotoğraflar çekildi ve savcıya tutanak tutturuldu...” Bu fotoğrafları bize CD ile birlikte teslim ettiler. Bize o zaman cihazların olduğunu ama hafıza kartlarının olmadığı söylendi. Fakat bugün o cihazlar da yok...”
Sürmeli, kazada hayatını kaybeden gazeteci İsmail Güneş’in helikopter içinde çektiği bazı fotoğraflarda sabit olarak bu GPS cihazlarının açık ve kullanımda olduğunun göründüğüne de dikkat çekti. Cihazları helikopterden söktüğü iddia edilen askerlerle kaza kırım heyetinin bir araçta birlikte göründüklerine ilişkin iddialar da olduğunu söyleyen Sürmeli “Bir sivil hava aracı kazasında, askeri personelin araştırma yetkisi yoktur. Dünyanın her yerinde geçerli bir kuraldır bu. O askerlerin orada bulunması bile başlı başına çok şeyi açıklıyor. Elinde tornovida bulunan bir askerin bir şeyi sökmeye çalışması bütün çarpıklığı gözler önüne seriyor” dedi.
“Alman uzman vazgeçirildi”
Cihazları Seren’in masasında gördüğünü hemen avukat Kemal Yavuz’a ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye söylediğini anlatan Sürmeli, Alman uzman Reibel’in rapor hazırlamaktan vazgeçmesine ilişkin de şunları anlattı:
“Ferudun Seren’in odasına Uwe’yi aldılar. 3 saat beni hiç içeri almadılar. Daha sonra bir çay içmek için beni içeri aldılar ama daha sonra yeniden beni çıkarıp kendisiyle bir 3 saat daha görüştüler. Uwe, odadan çıktıktan sonra bu kaza araştırmasından çekileceğini söyledi ve öyle de yaptı. Bu durumu BBP’ye izah edeceğini ve bu işe karışmamam gerektiğini, karışırsam beni Almanya’da savcılığa vereceğini söyledi.
“BBP mafyaymış”
Bize ‘siz hepiniz mafyasınız’ dedi. Sanırım o görüşmede BBP ona mafya diye anlatılmış. Daha önce BBP’lileri çok cana yakın bulduğunu söyleyen kişi, o odadan çıktıktan sonra böyle dedi. Hatta kendisine ödenecek meblağlar vardı, onlardan da vazgeçti ‘para da istemiyorum’ dedi.
Ben durumu dönemin BBP yöneticisi Ahmet Şanverdi’ye anlattım. BBP yönetimi de son ana kadar onu görevde tutmak için çok uğraştı. Ben de telefon ve e-mail yoluyla ulaşmaya çalıştım ama hiçbirine cevap vermedi, bizimle bağlantıyı kopardı.
İlginç olan başka bir şey de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bu kazadan sonra helikopter parçalarını Uwe Reibel’in yaşadığı Baden-Baden şehrinde inceletmesiydi. Ama bu konuda asıl merkez orası değildir. Asıl merkez Lufthansa’nın çok gelişmiş merkezi olan Bremen veya Hamburg, Berlin gibi şehirlerdir. Ben, parçaların Uwe Reibel’in yaşadığı şehirde inceletilmesini çok kuşkulu buluyorum” dedi.
‘Suikast’ diyor
Helikopterin kaza nedeniyle değil, suikast sonucu düştüğüne inandığını söyleyen Sürmeli, delillerin karartılmasıyla bazı kişilerin korunmaya çalışıldığını iddia etti. Helikopteri Awacs ve F-16’ların birlikte düşürmüş olabileceklerini öne süren Sürmeli “Awacs helikopteri yanlış yönlendirdi. Çünkü Kayseri Havaalanı’na giden bir helikopterin 60 km hatalı uçması mümkün değil. 1 derece 2 derece hata yapabilirsiniz ama 3-5 km’de bu hata düzeltilir” dedi. Sürmeli, helikopterden cihazların sökülmesi sırasında orada bulunan bir askerin cep telefonuyla çektiği görüntüleri BBP’ye ve Cumhurbaşkanlığı’na postayla gönderdiğini ve “meçhul asker”in de bu kişi olduğunu söyledi. Sürmeli daha önce gündeme getirdiği Seren’in kendisini “Kaza yerinde çektiğimiz fotoğraflar bir yerde çıkarsa sen de biz de yanarız. Bir gün senin de uçak ya da helikopter kazanı inceleriz” diyerek tehdit ettiği iddiasını da tekrarladı.
Seren’in kuşku yaratan ifadesi
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ferudun Seren ise geçen yıl K. Maraş Savcılığı’na verdiği ifadede, GPS cihazlarını 29 Mart’ta gördüklerini ve fotoğrafladıklarını, ancak iki gün sonra 31 Mart’ta tekrar kaza yerine gittiklerinde cihazların olmadığını gördüklerini ileri sürmüştü. Seren, ancak kayıp cihazların karın içerisinde kaybolmuş olabileceği ve enkaz kaldırıldığında kayıp cihazlara ulaşabilecekleri düşüncesiyle tutanağı sadece kendisinin imzaladığını, arkadaşlarının imzalamadığını söylemişti. Enkazın 15 Mayıs’ta kaldırılmasından sonra da kayıp cihazlara ulaşılamayınca arkadaşlarının tutanağa 20 Mayıs tarihinde imza attıklarını ileri sürmüştü. Sürmeli’nin 10 Nisan’da GPS cihazlarını Seren’in masasında gördüğünü iddia etmesine karşın, Seren’in cihazların kayıp olduğunu 31 Mart’ta gördüklerini, ancak buna ilişkin tutanaktaki imzaların ancak enkaz kaldırıldıktan 5 gün sonra atıldığını söylemesi kuşku çekti.