Gündem

'Kaset montaj; Altaylı yalan söylüyor'

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın eşi Olcay Baykal, 'kaset komplosu' hakkında, "teknoloji ürünü ve montaj. Medya aile onurumuza saldırdı" dedi.

30 Mayıs 2010 03:00
T24 - Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın eşi Olcay Baykal, 'kaset komplosu' hakkında, "teknoloji ürünü ve montaj. Medya aile onurumuza saldırdı" dedi. Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın ortaya attığı tekne iddiası içinse, "Altaylı baştan sona yalan söylüyor. Deniz'e özel bir hıncı var" yorumunu yaptı.

Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Olcay Baykal'ın isyanı" başlığıyla (30 Mayıs 2010) yayımlanan yazısı şöyle:


Şu an Batman’dayım, Özgür-Eğitim Sen’in davetlisi olarak bir konuşma yapacağım birazdan. Fakat sizlere Batman’dan değil yine Baykal’dan bahsedeceğim, ama bu sefer bana konuşan Deniz Baykal değil uzun zamandır hiçbir yere konuşmayan Olcay Baykal...

Deniz Baykal’ın eşi Olcay Hanım hiçbir konuda hiçbir şekilde konuşmamasıyla bilinen bir kişi. Fakat Baykal’a dair son çıkan haberler, özellikle de “Baykal, 340 bin dolara yat aldı” gibi laflar, Altaylı’nın dün bana yaptığı iddiasında ısrar eden açıklamalar ve Doğan medyasının tavrı Olcay Hanım’ı bir isyan noktasına getirmiş... O sebeple bu konular etrafında ilk kez açıklamalar yaptı, ilk kez Taraf ’a konuştu Olcay Baykal...

Olcay Hanım Fatih Altaylı’ya dair söze başladı. “O adam baştan sona yalan söylüyor. Tepeden tırnağa yalan söylüyor. Biz Nurullah Gezgin’i 1974 yılından beri görmedik, ailesini de tanımayız.” Tam bu noktada ben Altaylı’nın son derece değişik imalar içeren “Deniz Bey, Meral Gezgin’i çok çok iyi tanır” açıklamasını hatırlatıyorum...

“Yine yalan söylüyor. Ancak Deniz Dışişleri Bakanı’yken bu hanım bir sivil toplum kurumunun başındaydı, o süreçte birkaç kez karşılaşılmıştır. Hele Tuluay mı ne, onu hiç hiç tanımayız. Bu kişinin (F.A.) Deniz’e özel bir hıncı var, niye böyle, anlayabilmiş değilim. Geçmişte de Antalya’da büyük arazilerimiz olduğu yönünde baştan sona yalan haberler yazdı, ispatlayamadı ve tazminat ödemeye mahkûm oldu. Bu sefer de öyle olacak. Bizim neyimiz varsa ortada, yaşantımız ortada. Hani nasıl ödenmiş bu para, kanıtı yok, belgesi yok. Bu kişi ayıp nedir, insaf nedir hiç mi bilmiyor, hakikaten merak ediyorum. Hiç mi utanması yok, nasıl böyle pervasızca, fütursuzca yalan söylüyor? Deniz size de açıkladı. Bizlerin hiçbir zaman nakit 340 bin dolar parası olmadı.”

Olcay Hanım’ın bu sözü üzerine Altaylı’nın bana söylediği ama dün yazmadığım “Baykal’ın borsada, banka hesaplarında ne paraları var hepsini biliyoruz” sözünü hatırlatıyorum. Olcay Hanım şöyle cevap veriyor... “Çıkarsın o banka hesaplarını, borsa bilgilerini. Artık teknoloji ilerledi. Her şeyimizi araştırabilirler, bulsunlar getirsinler. Yalan bunlar. Bakın sonra artık telefon dökümleri, bilgisayar dökümleri de istendiği an çıkarılabiliyor. Sizin aracılığınızla rica ediyorum lütfen hepsi çıkarılsın. Deniz bir kez bile bu hiç tanımadığımız insanlarla görüşmüş mü? Temas kurmuş mu? Bir görüşmeye, bir konuşmaya rastlayamazlar. Bütün bunlara gerçekten çok üzülüyorum.”

Olcay Hanım o kadar içten bir ses tonuyla konuşuyordu ki, şahsen ben de çok etkilendim. Çok haklı, kalbinin derinliklerinden gelen bir isyanı vardı Olcay Baykal’ın. Zaten o sahici isyan duygusuyla ilk kez bu kadar açık konuşuyordu, tutamıyordu kendini... Sonra söz Doğan medyasının tavrına ve Hürriyet ’in malum manşetine geldi...

 

“Bize yakın olanlar, bir anda döndüler”

“O manşet, o yalan haber Deniz’i çok üzdü. Teknoloji ürünü montaj olan kaset gerçekmiş gibi, kişiler tesbit olunmuş gibi sundular. Oysa rapor da oradaki kimlikler tesbit olunamıyor diyor. Ben siyasi konularda hiç konuşmam, bir yorum yapmam ama aile onurumuza saldıran bu yalan haberler hepimizi çok üzüyor. Bir anda bombardıman gibi bu yalan haberler çoğaldı. Hem de bize yakın olduğunu söyleyenler yapıyor bunu. Bir anda döndüler. Ben de çok üzülüyorum bu duruma.”

Tam bu noktada acar bir gazeteci “E peki bu ilişki yok mu, yalan mı bunlar Olcay Hanım” diye sorardı herhalde, ama ben soramıyorum, dilim gitmiyor. Olcay Hanım’ın bu haklı isyanı beni sadece dinlemeye sevkediyor. O soruyu ayıp addediyorum, soramıyorum, yüzüm kızarıyor çünkü... Ama tam ben soramazken Olcay Hanım şöyle konuşuyor...

“Böyle yalan şeylere, tertip şeylere açıklama yapmak bile zül geliyor bize, işte rapor, gerçekleri söylüyor, bunları maksatlı olarak yapıyorlar. Çok ayıp bunlar.”

Olcay Baykal’a sonuna kadar katılıyorum. Gerçekten çok ayıp... Bu kalleş komplonun içeriğine dair konuşmayı ilk günden beri reddediyoruz biz. Bu kalleşliği yapanlar zaten bize içeriği konuşturmak istiyorlar. Doğruydu, değildi diye konuşmak bile ayıp hakikaten. Gerçekten artık Baykal ailesine yönelen yalan haberler, bu psikolojik operasyon bitsin... Gerçekten yeter artık...