Esra Yalçınalp & Aynur Tekin
BBC Türkçe
Bolu Kartalkaya'da en az 79 kişinin hayatını kaybettiği yangının üzerinden birkaç gün geçti. Fakat acı ve korku, yangının ilk saatlerindeki kadar taze.
Ülke genelinde ama özellikle Kartalkaya'da ve Bolu Merkez'de gibi yangının yarattığı sarsıcı etki devam ediyor.
Bir günlük ilan edilen milli yasla birlikte, yoğun kar yağışı ve sisin etkisiyle Kartalkaya'da konaklamaya devam edenlerin çoğu, günü otellerde geçirdi. Bazı aileler ise erken çıkış yapıp, dönüş yoluna geçti.
Onlardan biri de, Grand Kartal'ın 200 metre uzağındaki başka bir otelde kalan Banu Osanmaz. Eşi ve 17 yaşındaki kızıyla beraber geldiği kar tatilinde yaşadıklarından sonra "Bir daha buraya gelmem, gelemem" diyor.
"Hep haberlerde seyrederdik böyle olayları ama birebir yaşamak gerçekten kalbime dokundu. O çocukların bağırışları, annelerin çocukları camlardan atması yani bunları tarifi olmayacak hisler. Elinden hiçbir şey gelmiyor, sadece bakıyorsun ve hiçbir şey yapamıyorsun."
Kartalkaya kayak tatiline büyük umutlarla gelen 17 yaşındaki Beril Osanmaz'ın yangın gecesine dair hatırladığı en somut şey çığlıklar.
"İnsanlar o gece pijamalarıyla bizim otelin lobisine geldiler. Ağlıyorlar, acı çekiyorlar. Biz nasıl eğlenebiliriz?" diyor.
'Çaresizliğin ne olduğunu anladım'
Otel çalışanı Orhan Kaya, Kartalkaya'daki birçok otel çalışanı gibi bölgede bulunan otel lojmanlarında kalıyor.
Yangın için "Çaresizliğin ne olduğunu anladığım gündür" diyor.
Otelin uçuruma bakan arka cephesindeki insanlara yardım edememekten derinden etkilemiş.
"Yaşadığımız cehennem gibiydi. Yukarıdan pencereleri açınca hava içeri basınç yaptı, içeride patlamalar başladı. Lojman müdürümüzün kızı (Dilara Ermanoğlu) vefat etti, 24 yaşında. Korkudan camdan atlamış."
Görgü tanıklarının hafızasında yer edinen iki ses öne çıkıyor: Pencereleri açabilenlerin yardım çığlıkları ve otelin ahşap kaplamasının çıkardığı çıtırtılar.
'Kader diyoruz ama...'
Öğle saatlerinde Kalıcı Konutlar Camii'ndeki cenaze için Bolu merkeze gidiyoruz. Gültekin ailesinin 8 ferdinin cenaze namazının kılındığı camide kalabalık caddeye doğru yayılıyor. Büyük bir kalabalık var. Gültekin ailesini tanımayanlar da dayanışma için toplanıyor.
Cenaze namazı kılınan iş insanı Bilal Gültekin'in 20 yıllık iş arkadaşlarından Refik Tanrıkulu, "3 yavrusu vardı. Uzun zamandır büyüttüğü bir kız evladı daha vardı. Kendi kanından değildi ama ona babalık etti. 4 yavrusu gitti, eşi gitti, kardeşleri gitti. Bir aile gitti."
Caminin önünde konuştuğumuz Halide Yıldız, aile dostlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. "Çok büyük bir sınav, çok büyük bir imtihan. Kader diyoruz ama daha önce önlemi alınsaydı böyle olmazdı."
Cenazeye gelenlerden bazıları, ikinci yıldönümü yaklaşan 6 Şubat depremlerini hatırlatıyor. Depremde binaların yıkılmasına neden olan ihmallere dikkat çekiyorlar ve "Yangına ihmaller mi sebep oldu?" diye soruyorlar.
Senem Çelik, "Vahim ve üzücü" diye tanımladığı olayların Türkiye'de peş peşe meydana gelmesine tepkili.
"Arka arkaya olması bütün halkımızı, bütün vatandaşlarımızı etkiliyor. Dolayısıyla ihmal konusunda kimin sorumluluğu varsa bulunmasını istiyoruz, çünkü bir evden 8 cenazenin çıkması çok acı bir olay."