Gündem

Karayılan: Vergi ödemeye, askere gitmeye ve Türkçe'ye son vermeliyiz

PKK'nın iki numaralı ismi ve KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Nevruz'la yeni bir süreç başladığını belirtirken “Onların sistemini reddediyoruz'' dedi

21 Mart 2012 21:06

 

T24 - PKK'nın iki numaralı ismi ve KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Nevruz'la yeni bir süreç başladığını belirtirken “Onların sistemini reddediyoruz. Askere gitmeyi, Türkçe konuşmayı, vergi vermeyi artık sonlandırmalıyız. Eğer o bizi tanımıyorsa biz de onu tanımıyoruz” dedi. Medyanın Nevruz'u sabote etmeye yönelik yayın yaptığını iddia eden Karayılan “bazı köşe yazarlarına saygı duyduklarını” söyledi, ancak “Türk basınının iki yüzlü davrandığını” öne sürdü.

 

Fırat Haber Ajansı'na (ANF) konuşan Karayılan, 18 Mart’ta Diyarbakır ve İstanbul başta olmak üzere yasaklara rağmen yüz binlerce kişinin sokaklara çıktığı Nevruz kutlamaları ile yeni bir sürecin başladığını iddia etti ve “Kutlamalar bundan sonra tümden siyasi olmalıdır. Madem onlar şiddet bulaştırdılar, o zaman biz de irademizi ortaya koymalıyız. Onun için ben, yeni süreci özgürlük süreci olarak değerlendiriyorum” dedi.

 

Karayılan'ın açıklamaları özetle şöyle:

 

"Ortadoğu kaynayan kazan gibidir. Ortadoğu'nun bu kaynama durumunda Kürdistan'ın da kendisini özgürleştirebilme koşulları vardır. Bugün Ortadoğu bölgesinde halklar özgürlük çığlıkları atmaktadırlar. Özgürlüğe ve adilane bir sisteme en çok ihtiyacı olan Kürt halkıdır. Onun için Kürt halkı da sesini bu özgürlük sesine katmalıdır.

 

Bu gerçekliği AKP devleti de çok iyi bilmektedir. Bugün AKP devleti Kürt halkının bölgedeki bu gelişmelerden istifade etmemesi, ondan etkilenmemesi ve yeni bir özgürlük adımı atmaması için yoğun çaba harcamaktadır.

 

Onun için Suriye ile çelişkileri olmasına rağmen ilişkilerini tam koparmamaktadırlar. İran ile de görüşmeleri devam etmektedir. Yani bölgedeki tüm siyasetlerini buna göre geliştiriyorlar. Ama bu beyhude bir çabadır. Neden? Güneybatı Kürdistan kaynamaktadır. Bugün Güney Kürdistan artık kendisini nasıl devletleştirip, ilan edeceğini tartışmaktadır. İran ve batı arasındaki çelişkiler çerçevesinde Doğu Kürdistan'da da gelişmelerin yaşanacağı uzak bir ihtimal değildir. Kürdistan gelişmelerin ortasındadır. AKP devletinin çabaları bu açıdan beyhude çabalardır.

 

Kürt halkı da artık özgürleşecektir. Bu halkın da bu topraklarda özgür yaşama hakkı vardır. İşte onlar Kürt halkının bu sürecin dışında kalması ve bir kez daha Kürdistan üzerindeki kölelik siyasetini sürdürmek için daha yılın başından itibaren bize karşı topyekûn bir savaş ilanında bulundular. İmralı ve Oslo diyaloglarını bu nedenden dolayı engellediler. Yine önder Apo üzerindeki tecridin nedeni de budur. Onlar Kürt halkının bu gelişmelerden istifade etmelerini istemiyor ve seslerini kesiyorlar. 7 bine yakın Kürt siyasetçisini tutuklayıp, zindanlara atmalarının nedeni budur.

 

Kürt halkının başkaldırmaması için, Kürt halkının bölgede yaşanan gelişmelerden istifade etmemesi ve ezilen bir halk olarak kalması için AKP hem uluslararası siyaseti, hem de bölge siyasetini kendi çizgisine göre yürütmek istiyor. Kürt halkının bu süreçten yararlanmasını istemiyor. Bundan dolayı newrozu yasakladılar. Bir güne sığdırmak istediler.

 

12 yıldır newroz barış içerisinde kutlanıyordu. Eskiden hep çatışmalı geçiyordu. Ben kendim çağrı yapıp, newrozda şiddet olmamasını istedim. Herkesin barışçıl bir şekilde newrozu kutlamasını istedim. Ama AKP devleti terör estirdi, kan döktürdü. Polisin saldırısında, Hacı Zengin'in katliamıyla Roboski katliamını bize hatırlattılar.

 

Sadece ayın 18'inde değil, bir haftadır basın newrozu sabote etmek için, kutlamasını engellemek için yalan haber üretiyor. Önce PKK halkı kurşuna dizecek dediler. Peki kim bunu yaptı? Dediler ki, PKK newrozda bomba patlatacak. En son Cemil Bayık 12 maddelik talimat göndermiş diyorlar. Bunların hepsi senaryodur. Hepsini kendileri yapmışlar. Bunu utanmadan haber yapıyorlar. Newrozu sabote etmek için Cemil Bayık arkadaşın talimat verdiğini söylüyorlar. Böyle bir şey yoktur."

 

'Bazı yazarlara saygımız var, ama Türk basını iki yüzlü'

 

"Biz newrozu kitlesel kutlamak istiyoruz. Bunu bir siyasal hamle olarak ele almak istedik, onun için çağrı yaptık. Ama onlar şiddet bulaştırdılar. Türk basını bunu görmüyor. İki yüzlü bir basındır. Sömürgecilik ve yalan üzerine gazetecilik yapıyorlar. Onun için doğru gazetecilik yapmıyorlar. Belki bazı köşe yazarları, kimi gazeteciler var, onlara saygımız vardır. Ama genelde Kürdistan'daki gelişmeleri, gerçekleri görmüyorlar. Katledilen Kürtleri görmüyorlar, Kürt insanını insan olarak görmüyorlar. Ayrımcılık yapıyorlar, bu basını kınıyorum.

 

Bu yeni süreç artık sömürgeciliğin tümden reddidir. Türk devleti, AKP hükümeti 'Suriye devleti halkına zulüm uyguluyor, diyor. Erdoğan 'zulümle abad olunmaz' diyor, peki neden Kürdistan'da zulüm var ve sen kendin uyguluyorsun? Bu çifte standart nedir? Sen kendince ileri demokrasi uyguluyorum diyorsun, senin ileri demokrasin bu mudur? Bizim için her zaman zulümdür.

 

Tüm Kürt siyasetçilerini suçsuz, günahsız yere içeri atmışlar. Sivil kurumlardaki insanları, insan hakları kuruluşlarındaki, sendikalardaki herkesi içeri atmışlar. Kürt hukukçularını, sanatçılarını hepsini içeri atmışlar. Suçları ne? KCK'lisiniz diyorlar, böyle bir şey yoktur. Kürt gençlerini Roboski'de olduğu gibi katlediyorlar. Pozantı'da Kürt çocuklarına taciz, tecavüzde bulunuyorlar. Onuruyla oynamak istiyorlar, Kürtlerin geleceğini karartmak istiyorlar. Biz bunları artık kabul etmiyoruz.

 

Halkımız newrozu çıkışın başlangıcı yapmalı. Onların sistemini reddediyoruz. Askere gitmeyi, Türkçe konuşmayı, vergi vermeyi artık sonlandırmalıyız. Türk sömürgeciliğiyle ilişkilerimizi bu şekilde koparmalıyız. Eğer o bizi tanımıyorsa biz de onu tanımıyoruz. İrademizi kırmak istiyor. Her türlü yöntemle saldırıyor ve bizi yok etmek istiyor."