Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Saab Cafe’nin açılışında DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu'na Çankaya Emniyeti’nden bir emniyet amirinin parmak sallayarak "Ahlaksız, lan sus, senin gibi tiplere ne olacağı belli" sözlerini hatırlatarak, "Türkiye’nin abiliğini kabul etmiş KKTC dışındaki dünyadaki belki de tek ülke olan Somali’nin Ankara’daki üç tane lokantasına bile tahammülsüz bir nizami alemcilik, ümmetçilik ve milliyetçilik bu" eleştirisinde bulundu.
Yıldıray Oğur, "Ankara nasıl Alabama oldu?" başlıklı yazısında, Ankara'daki Somali işletmelerinin kapanmasına kadar giden süreci anlattı. Hükümetin Somali açılımı sonrası Somalilerin Ankara'ya gelerek iş yerleri açtığını ancak sonrasında merkezi yerlerdeki iş yeri sahiplerinin sık sık polis tarafından taciz edildiğini yazdı.
Oğur, baskılar sonrası İş yeri isimlerinin değiştirilmesi de yeterli olmayınca birçoğunun yurt dışına gittiğini söyledi.
Ancak son kalan iş yerlerinden SAAB'a yönelik müdahalede DEVA Partisi İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu'na yönelik Çankaya Emniyeti’nden bir emniyet amirinin parmak sallayarak "Ahlaksız, lan sus, senin gibi tiplere ne olacağı belli" sözlerini hatırlattı. Olay sonrası emniyetin açıklamasına tepki gösteren Oğur, polisin tavrının bir devlet politikasının yansımasına dönüştüğünü ifade etti.
Oğur yazısına devam etti:
"Bu kez sadece göçmen karşıtlığı, ayrımcılık değil, apaçık ten rengi ırkçılığına dönüşmüş bir yabancı düşmanlığı var karşımızda.
Çözüm Süreci hayal kırıklığı ve hendek olaylarıyla başlayan, 15 Temmuz darbe girişimiyle güçlenen, insan hakları, demokrasi, liberal değerlere karşı düşmanlıkla büyüyen bu fikirler artık Türkiye’nin bütün siyasi, fikri hayatını esir almış durumda.
Bir zamanlar Ali Şükrü bey için anmalar yapılan ülkede artık Topal Osman’ın itibarının iade edilmesi konuşuluyor. Dersim için devletin özür dilediği ülkede Aynur Doğan konserleri yasaklanıyor.
Bütün konuşmalar PKK ve FETÖ’yü kınayarak açılıp, bütün tartışmalar en milliyetçi benim yarışına dönüyor, uzlaşmalar da yerli ve milli olmak üzerinden kuruluyor.
Dindarlığın eğer sağlam bir Milli Görüş ve tarikat referansı yoksa FETÖ şüphesi yarattığı devlette ülkücülük ve milliyetçilik bugün en güvenli siyasi pozisyon.
İttifakın devamı her türlü davadan büyük, kamu görevlisine hesap sorma, açığa alma, insan hakları ihlallerine kulak asma gibi hasletler de zayıflık alameti olunca…
Sonuçlardan biri Kızılay’da bitirim bir polis amirinin seçilmiş milletvekiline ve beş tane Somaliliye racon kesmesi olarak ortaya çıktı.
Türkiye’nin abiliğini kabul etmiş KKTC dışındaki dünyadaki belki de tek ülke olan Somali’nin Ankara’daki üç tane lokantasına bile tahammülsüz bir nizami alemcilik, ümmetçilik ve milliyetçilik bu.
Bu milliyetçi ve ulusalcılığın gözüne sadece Kızılay’daki Somalilerin tabelaları batmıyor, Türkiye’deki her türlü farklılık da onları tedirgin ediyor, tetikliyor, Türkiye’yi herkesin birbirini tanıdığı, hiçbir şeyin değişmediği, hiçbir olayın sürpriz olmadığı durağan bir taşra kasabası gibi tahayyül ediyorlar."
Yazının tamamını okumak için tıklayın