Karar yazarı Yıldıray Oğur, bugünkü yazısında, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bir araya geldiği Küresel Gazeteciler Konseyi'nin kuruluşuna ve yönetim kadrosuna dikkati çekti. Dernekler Kanunu'na tabi olmayan Küresel Gazeteciler Konseyi'nin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izniyle kurulduğuna dikkati çeken Oğur, konseyin Ankara Kavaklıdere’de dört katlı görkemli bir genel merkez binası olduğunu yazdı.
Konseyin başkanı Mehmet Ali Dim ile Bakan Çavuşoğlu'nun ilişkisine işaret eden Oğur, "Artık gazetecilerin de Ankara’da geceleri aydınlatılan dört katlı bir genel merkez binası, haklarını savunacak bir Küresel Gazetecilik Konseyleri var" diye yazdı.
Oğur, "Küresel gazeteciliğin yeni merkezi..." başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Konseyin ilk kez resmi bir kurum olarak ev sahipliği yaptığı toplantının adı 21. Dünya Rus Medya Kongresi.
Aslında 1999’dan beri Rusya’nın resmi ajansı ITAR-TASS’ın dünyanın her yerindeki muhabirlerinin katıldığı bir kongre bu.
Düzenleyen kurumun adı da Dünya Rus Medya Konseyi (WARP). Hükümetten bağımsız dense de hiç öyle görünmüyor.
Bizdeki konseyle isim benzerliği herhalde dikkatinizi çekmiştir.
Gerçekten büyük bir organizasyondan bahsediyoruz. 85 ülkeden 160 Rus gazeteci katılmış, Ankara’da başlayan toplantıların ardından organizasyon Kayseri, Kırşehir, Kapadokya, Konya ve Alanya gezileriyle devam etmiş.
21’inci kez Rus devletinin düzenlediği bu büyük organizasyona 2019 yılında Türkiye adına daha yeni kurulmuş Küresel Gazeteciler Konseyi ev sahipliği yapmış.
Anlaşılan Küresel Gazeteciler Konseyi’nin ilk kuruluş amacı da bu büyük organizasyona ev sahipliği yapmak. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun en baştan itibaren ilgisinin sebebi de bu gibi görünüyor. Muhtemelen Rusya’daki Dünya Rus Medya Konseyi’nin eşdeğeri bir yapı olarak Küresel Gazeteciler Konseyi kurulmuş.
Bunu aylar öncesinden itibaren bu organizasyon için konsey başkanının Rus elçiliğiyle yaptığı görüşmelerle ilgili tweetlerinden çıkarmak mümkün.
Ne var ki bunda denebilir.
Fena mı bu sayede Türkiye’nin de bir Küresel Gazeteciler Konseyi oldu.
Sosyal medya hesabında yayınlanan fotoğraflara bakılırsa Konsey’in Ankara Kavaklıdere’de dört katlı görkemli bir genel merkez binası var.
Girişine “International Media Center” yazılmış bina Ankara’daki resmi kamu binalarına benziyor. Girişinde Atatürk’ün basınla ilgili bir sözünün olduğu bir lahit var, arkada çifte bayrak olan makam odaları, toplantı salonları, gece ışıklandırmasıyla, her şey resmi bir kurum görüntüsünde....
Peki kurucuları arasında başkan Mehmet Ali Dim dışında başka kimler var?
Konseyin onursal başkanı duayen gazeteci Yavuz Donat.
Yine sitelerindeki sırayla diğer kurucular şöyle: DHA (Demirören Haber Ajansı) Genel Müdürü Salih Zeki Sarıdanişment, Sabah Ankara Genel Yayın Müdürü Osman Altınışık, Habertürk Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir, Azerbaycan Parlamento Jurnalistleri Birliği Başkanı Elşad Eyvazlı, Akit Ankara Temsilcisi Hacı Yakışıklı, TRT Daire Başkanı Amber Türkmen, Milliyet Spor Müdürü Tayfun Bayındır, DHA Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya, Trakya Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Lütfü Karakaş...
Böyle uzuyor liste.
Konseyin sitesine ve sosyal medya hesaplarına göz gezdirince,
Ankara’da bakan, bakan yardımcısı, genel müdür düzeyinde karşılıklı plaketlerin, hediyelerin verildiği bol bol nezaket ziyaretleri ve konseyin genel merkezine yapılan hayırlı olsun ziyaretleri görülüyor.
Küresel Gazeteciler Konseyi, şimdiden 79 ile de temsilci atamış. Tabii Cumhurbaşkanı imzasıyla kurulmuş bir konsey olduğundan bazı illerde Valiler, vali yardımcıları temsilci olarak atanan gazetecileri makamlarında ziyaret etmişler. Ülkemizde gazetecilere verilen değer anlamında örnek ve göz yaşartıcı manzaralar bunlar.
Mesela Habertürk gazetesinde şöyle bir haber var:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla kurulan ve Türkiye genelinde de teşkilatlanmasına hızlı bir şekilde başlayan Küresel Gazeteciler Konseyi Nevşehir Başkanlığı’nı Vali İlhami Aktaş ziyaret etti.”
Örnek bir davranış.
Tabii ki konsey kendisinden bekleneceği üzere örneğin, sarı basın kartıyla ilgili tartışmalar çıkınca hemen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı mentionlayarak destek açıklaması yapmış: “Arzuladığımız “Temiz toplum” adına, “Temiz siyaset” diyorsak “Temiz medya” da diyebilmeliyiz. Basın Kartı için aranan nitelikler gazetecilik mesleğinin itibarını korumak için elzemdir. Bunu siyasete tahvil etmek doğru değildir.”
Ne diyelim, hayırlı olsun.
Artık gazetecilerin de Ankara’da geceleri aydınlatılan dört katlı bir genel merkez binası, haklarını savunacak bir Küresel Gazetecilik Konseyleri var.
Rusya’da, Azerbaycan’da, İran’daki benzer ‘bağımsız’ medya kurumlarının da artık Türkiye’de karşılıklı bilgi alışverişi yapıp, gidip gelebilecekleri, bir muhatapları oldu.
Türkiye’de medyanın özgür olmadığıyla ilgili asılsız haberlerin arşa çıktığı bir dönemde, Ankara’nın ortasındaki “International Media Center”a büyük görevler düşüyor. Bol bol plaketleşilsin, şehir şehir, ülke ülke gezilsin, önemli günlerde açıklamalarla algı operasyonlarına artık bir dur densin.
Küresel güçler, küresel gazetecilik nasıl yapılırmış görsün!