Gündem

Karar yazarı Taşgetiren: Erdoğan, halka karşı "tehdit dili"ni kullanıyor

"Bir kere İstanbul ve Ankara’da yenilmişliği var, o zaman da Cumhurbaşkanı idi"

18 Şubat 2024 08:34

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, muhalif belediyelere karşı ayrıştırıcı ve tehditkar dil kullandığını söyledi. Erdoğan'ın özellikle doğal afetlerden sonra yaptığı açıklamalar ve temel hizmetlerin sağlanması gibi konular bağlamında bir seçim stratejisi yürüttüğünü iddia ederek "Bir kere İstanbul ve Ankara’da yenilmişliği var. O zaman da Cumhurbaşkanı idi ve hele İstanbul’u ilçe ilçe, meydan meydan dolaştı olmadı, seçimler iptal edildi, daha büyük yenilgi geldi" dedi.

Taşgetiren, Erdoğan'ın muhalefetin güçlü olduğu yerlerdeki hizmet ve yardımların kesintiye uğrayabileceği yönündeki ifadelerini, demokratik süreçler ve yerel yönetimler üzerindeki olası etkilerini kaleme aldığı "Tehdit dili - Yapma lütfen" başlıklı köşe yazısında şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ak Partili” olduğunun altını çize çize bir süredir kullandığı dil gerçekten şaşırtıcı. Tepkilere de aldırmıyor, bir bakıma içselleştirilmiş bir dil bu.

Üstelik depremin yıl dönümünde, Hatay ile başlamıştı. “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Gelmedi. Hatay mahzun kaldı” demişti. Tepkiler gelmişti, bir şehrin en yıkılmış gününde, üstelik Cumhurbaşkanı tarafından insanlara bu söylenir miydi?

En son Ordu’da dillendirdi. “Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi, kusura bakmayın açık konuşuyorum. Doğal gazı nasıl getirecekler? Biz varsak doğal gaz var biz yoksak doğal gaz yok...”Bir ara Tekirdağ’da “kötü bir dil” örneği olarak benzeri bir üslubu CHP’nin benimsediğini ileri sürmüştü. “Ne oluyor?” diye soruldu. Cumhurbaşkanı Hatay için uyarılmış mıydı? Hatay dili neydi Tekirdağ dili neydi?

Yoo, Cumhurbaşkanı devam etti aynı söyleme… Evet, işte Ordululara hitap ederken “Biz varsak gaz var, biz yoksak gaz yok” deyiverdi. Devletin tüm muslukları onun elindeydi.

Mesela belediyeler iç kredi kullanırken izni Cumhurbaşkanı’nın imzası ile alabileceklerdi. Öyle bir kararname çıkıverdi. Bu, can çekişiyor olsanız bir damla su verilmeyebilir, demekti."

Yazının tamamı için tıklayın...