Karar yazarı İbrahim Kahveci, yazısında Türkiye ekonomisinin 2020 yılında neredeyse sıfır büyümeye rağmen cari açık verdiğini dile getirerek "kredi bizim ülkemizde üretmeden tüketmek anlamına geliyor. Ne kadar kredi genişlemesi, o kadar cari açık" dedi.
Kahveci "Cari işlemler dengesinde artık kur seviyesinden daha çok kredi seviyesi etkin oluyor" diyerek şöyle yazdı:
"Düşük büyüme, yüksek kur ve yüksek kredi genişlemesine rağmen cari açık vermek çok acı olsa gerek.
Peki neden kur seviyesi etkisini kaybediyor? Asıl sorulardan bir bu olmalı.
TL değer kaybediyor ama ithalat ve dış açık cari açığa dönüşüyor. Burada bir fikir olarak şunu söyleyebiliriz: Acaba kredili tüketime gidenler, ateş pahası ithal ürünleri alırken bu kredileri ne kadar ödeyeceklerini düşünüyorlar? Asıl kilit nokta burası bence...
Ticari kredilerde de durum benzer. Mesela bir medya kuruluşunun satın alımında kullanılan kamu bankası kredisi ne kadar ödenme düşüncesi ile alındı?
Üretken olmayan kredileşme...
Değer yaratmayan ihracat...
Ne kadar bizi sürdürebilir?"
Kahveci ekonominin uzun yıllardır kredi makyajıyla sürdürüldüğünü ifade ederek yazısına şöyle devam etti:
"Ama ardında derin sorunların biriktiğini işi bilenler biliyor. Yeni kredi genişlemesi için kredi akışında eskilerin bir temizliği gerekiyor. Şu anda yeniden yapılandırma adı altında bu çözülmeye çalışılıyor. Ama nereye kadar?
Evet, faizi düşürerek yıl sonuna doğru yeni bir kredi dalgası başlatabiliriz. Hatta 2022 baharında veya bahar bitişine bu balon havası ile erken seçime de gidebiliriz.
Bakın işte “Türkiye uçuyor” nidaları ile seçmeni de cezbedebiliriz.
Ama ya sonrası...
Bu yol bitmiştir aslında. Her şişirme sonrasında daha büyük bunalım ve buhran ülkemize geri dönüyor.
Verimsizliği kredi genişlemesi ile daha ne kadar örtebiliriz? Bunlar açığa çıktıkça ülkemiz daha büyük bunalım ve işsizlik ile karşı karşıya kalacaktır."