Karar gazetesi yazarı Yusuf Ziya Cömert, "Muhtemelen Putin, Soçi anlaşmasının ‘terörist grupların tasfiyesi’ kısmında daha çok mutabıktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘İdlib’de çatışmasızlık bölgesi oluşturulması’ kısmında. Putin’in bahsettiği ‘terörist gruplar’a bizim ‘ılımlı muhalif’ dediğimiz unsurların bir kısmı dahildir. Zarfta mutabıkız, mazrufta ihtilaf ediyoruz." düşüncesini dile getirdi.
Cömert, "İhtilaf, açıklamalara yansımıyor ama İdlib’in varoşlarındaki çatışmalara yansıyor. Askerlerimiz şehit oluyor. Biz, Rusya’yı işin içine karıştırmadan saldırılara misliyle mukabele ediyoruz. Rejim güçlerini top ateşine tutuyoruz. Askerimizi vuran Rusya değilmiş gibi davranmaya özen göstererek. Rusya ise Esed güçlerine havadan ateş desteği sağladığını gizlemiyor. Böyle çelişkili bir hâl içindeyiz. Hava sahasını kullanamamamız büyük handikap. Rusya müsaade eder mi hava sahasını kullanmamıza? Var mı böyle bir beklentimiz? Yoktur herhalde." görüşünü savundu.
Cömert yazısında şunları kaydetti:
Rusya’yla çatışmamaya özen göstermek, dilimizi buna göre ayarlamak tabii ki anlamlıdır.Ama, gerçeği kendimizden bile gizleyerek doğru bir sonuca ulaşabilir miyiz? Ulaşamayız. “Trump’ın ipiyle kuyuya inilemeyeceğini herkes tahmin edebilir.
Avrupa da ipi bir uzatır bir çeker, fazla güven olmaz. Ya Rusya’nın ipiyle?‘İnilir’ mi demem lazım? Kuyunun neresine kadar inilir? Doğrusu el alemin ipine kimse kefil olamaz.” Bu cümleleri Barış Pınarı harekatı sırasında yazmıştım. İdlib’de olanlar Rusya’nın ipiyle kuyunun neresine kadar inilebileceğini gösterdi. Buraya kadarmış. Kritik bir aşamadayız. Rejime verdiğimiz mühlet dolmak üzere.
İdlib krizini başımıza büyük bir iş açmadan atlatmamız gerekiyor. Bunu başarmak bize Suriye politikamızı yeniden düşünmek için bir fırsat sağlayabilir. Belki bundan sonra Suriye politikamız gerçekçi bir zemine oturur. Gerçekçi zemin, politikamızın imkanlarımızla mütenasip olduğu zemindir.
Yazının devamı için tıklayın