Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını da yapan Karar yazarı Akif Beki, sigara hakkında kaleme aldığı yazıda "Korkarım bu iş, Atilla İlhan'ın Üçüncü Şahsın Şiiri'ni yasaklamaya kadar gidecek..." ifadesini kullandı.
Beki, "Suriye gündemine 'cıgara' molası" başlığıyla yayımlanan yazısında, Erdoğan'ın "sigara haramdır" sözlerini hatırlattı ve şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı, 'haram' diyerek sigarayla mücadeleyi bir adım daha ileri taşıdı.
Korkarım bu iş, Atilla İlhan'ın Üçüncü Şahsın Şiiri'ni yasaklamaya kadar gidecek...
'Dumansız hayat' sloganıyla başlamıştı ilk yasaklar. 'Hayat sigarasız güzel'le devam etti.
Cumhurbaşkanı'nın şifahi emriyle, geçenlerde 'dumansız araç uygulaması'na dek uzandı.
Haftasonu ise birkaç yeni yasak müjdesini üst üste verdi Cumhurbaşkanı: Açık alan kısıtlamaları daha geniş bir kapsama yayılacak, karşı kaldırımda da içirtilmeyecek.
"İlla bir şey mi içmek istiyorsunuz, işte size çay" teklifi, seçeneklerden biri. Diğer alternatifse 'duman odaları'na tıkışmak.
'Çay ne güne duruyor' ikramını elinizin tersiyle itip illa zehir zıkkımlanacaksanız, 'gaz odaları' sizi bekliyor, dayanabildiğiniz kadar soluyun, serbest.
Bu arada elektronik sigara denemeyi aklınızdan bile geçirmeyin, kesin yasak. Türkiye'de üretimine izin vermemiş değil sadece Cumhurbaşkanı. Girişine de müsaadesi yok. Kaçak yollarla sokuluyor, bulundurması suç. Üstünüzde yakalatmayın. Yok 'ben içiciyim, dağıtıcı değilim', yok 'yalnız kendime tedarik ediyorum, satmıyorum' diye polisi ikna edinceye dek imanınız gevremesin sonra.
Ha, tek tip paket uygulamasına da sene sonundan önce geçiliyor. Özendirici semboller filan paket yüzlerinde gizlice bile kullanılamayacak artık.
Diyanet de sahaya iniyor üstelik...
“Bırakalım Sigarayı, İçelim Rize Çayı” programında Cumhurbaşkanı şöyle açıkladı: “Bu melaneti bırakalım, kendimize zarar veriyoruz. Yazıktır, günahtır. Bu israf. İnanın bu haramdır. Diyanet İşleri Başkanımız da söyledi..."
Yani bir dal cıgara tüttüreyim derseniz, ucunu tutuştururken hep aklınızda olsun; sadece bu dünyanızı yakmıyorsunuz, ahiretinizi de yakacak bir ateş o, iyi düşünün.
Diyanet'in fetvası, yorumlardan bir yorum gerçi. Devlet dayatmadığı sürece sahibinden başkasını bağlamaz. Uyup uymamak, bu fetvayla amel edip etmemek tiryakilere kalmış.
Yine de o bir dal keyif cıgarasını Maçkalarda içlenip Atilla İlhan'ı anarak tellendirmediğinizden emin olun. Özellikle de yüksek sesle ve derin bir nefes çekmek suretiyle adeta rüzgara karşı üfürerek. Siz anladınız onu...
Yerin kulağı var; 'parasını el, dumanını yel' almakla kalmaz, kokusunu ve şu dizeleri mırıldanan sesinizi bir muhbir alır maazallah: "Ne vakit maçka'dan geçsem/ limanda hep gemiler olurdu/ağaçlar kuş gibi gülerdi/ bir rüzgâr aklımı alırdı/ sessizce bir cıgara yakardın/ parmaklarımın ucunu yakardın/ kirpiklerini eğerdin bakardın/ üşürdüm içim ürperirdi/ felâketim olurdu ağlardım..."
Sonrasını söylememe gerek yok; yaramazlıklarla geçip giden muzır bir gençliğin hayalini efkarla birlikte polis de basmasın istiyorsanız, aman dikkat!
Direkt, gençliği özendirme suçuna girer ki, zararlı alışkanlıklardan koruma amaçlı yasakları delmiş, buyruğa karşı gelmiş sayılırsınız.
Veda sigarası da bundan istisna değil. Başınız dumanlı, ayrılık vakti gelip çatmış...Ama yok öyle arabada hatıralara dalıp gitmek, sigaranın birini söndürmeden öbürünü yakarak, "Son bir sigara içelim öyle git gideceksen/ne olur yavaş iç, yavaş iç dönmeyeceksen" şarkısını dinlemek. Polisin pusuya yatmadığı da ne malum!
Fitarihinde “Filtreli sigara sağlığa daha zararlı” kampanyaları vardı. Bafra ve Birinci gibi yerli, milli ama filtresiz sigaraları Marlboro gibi filtreli Amerikan sigaralarına tercih ettirmek içindi.
Güya 'bilim adamları Avrupa’da akciğer kanserinin artışını, Amerikan tipi sigara tüketiminin artışına bağlıyor'du. ‘Eğer içecekseniz, Türk tütünlerinden yapılmış filtresiz sigaralardan içmeli'ydiniz.
Sınır tanımaz ticari rekabete bilim alet oluyor, acı katranıyla içilen sigaralar daha sağlıklı diye pazarlanıyordu. Nereden nereye, şimdi elektroniği bile zararlı...
Ve elbette yarın, bıraktığımız yerden gündem yine Suriye.