Gündem

Karar yazarı Albayrak: O cümle bana ait değil

"Copy-paste furyası başlayabilir’ diye..."

16 Eylül 2017 14:32

Karar yazarı Hakan Albayrak, adlarını anmadan Star yazarları Ahmet Kekeç ve Mehmet Metiner'in kendisine ait olduğunu ileri sürdükleri "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı 'AK Parti içinden çıkacak hem İslamcı, hem Batı’yla iyi geçinen bir parti' ile tehdit etti" ifadesine ilişkin olarak açıklama yaptı. Söz konusu ifadenin kendisine ait olmadığını belirten Albayrak, "Copy-paste furyası başlayabilir’ diye endişelenip bir açıklama yapma ihtiyacını hissettim" dedi.

AKP İstanbul milletvekili ve Star yazarı Metiner, "Erdoğan, 'Sen kimsin?'i, 'Haddini bil'i dilinden düşürmüyor" diyen Karar yazarı Hakan Albayrak'ı isim vermeden eleştirmişti. Metiner, "Erdoğan düşmanlarının, Erdoğan üzerine boca ettikleri tüm kötülükleri Erdoğan'a mal eden bu dost kılıklı zevat şunu bilsin ki; biz, onların oyunlarının farkındayız. Utanmadan ve sıkılmadan Erdoğan'ı "bütün kötülüklerin müsebbibi" olarak gösteriyorlar" demişti.

Hakan Albayrak'ın "Bana ait değil" dediği o ifadeleri 16 Nisan referandumunun ardından kaleme aldığı yazısında Fehmi Koru kullanmıştı. Fehmi Koru kişisel sitesinde 23 Nisan 2017'de yayımladığı yazısında "AK Parti’nin iktidarı boyunca hemen her alanda açtığı, ama kendi tercihleri sebebiyle sürdürmekte zorlandığı yolları biraz daha genişletecek.. içeride barışı tesis edecek.. dışarıda Türkiye’yi de tehdit etmeye başlamış savaşçı havayı tersine çevirecek.. Batı ile kavgasız olacak.. Doğu ile dostane ilişkiler kuracak.. İslâm Dünyası’na örnek bir Türkiye idealini gerçekleştirecek.. Böyle bir partiye ihtiyaç var" demişti.

Karar'da Hakan Albayrak'ın "Referandum ve Kerkük meselesi" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

Star gazetesinde bir yazar, geçen Pazartesi günkü yazımın Erdoğan’ı tehdit mahiyetinde bir yazı olduğu tezini işlerken, daha önce de Erdoğan’ı “AK Parti içinden çıkacak hem İslamcı, hem Batı’yla iyi geçinen bir parti” ile tehdit ettiğimi ileri sürdü. Hem de iki ayrı yazıda. Aynen böyle, çift tırnak içinde. Kendisiyle irtibat kurup bu cümlenin bana ait olmadığını söyledim. O da “Bundan sonra senin cümlelerinle yazarım” dedi. Konuyu kapatmıştım ki evvelki gün başka bir Star yazarı da aynı cümleyi bana mal ederek kullanınca ‘copy-paste furyası başlayabilir’ diye endişelenip bir açıklama yapma ihtiyacını hissettim. Evet,  o cümle bana ait değil. 

Fehmi Koru ne demişti?

Fehmi Koru 23 Nisan 2017'de yayımlanan yazısı şöyle:

Referandum sonucu, bir yan ürün olarak, farklı bir beklenti doğurdu: Yeni parti beklentisi…

İsimler de verilerek, AK Parti içerisinden nur topu gibi yeni bir parti doğmasını bekleyenler olduğu anlaşılıyor…

CHP içerisinden DP’nin, Fazilet Partisi içerisinden AK Parti’nin çıkışı gibi…

AK Parti’ye yakın olduğu bilinen bazı kalemlerin, ‘Evet’ kampanyasına alenen destek vermemekle suçladıkları isimlere çok benzeyen bir listeleri var bu beklenti içinde olanların…

AK Parti doğuma müsait değil

Ülkenin durumu.. AK Parti’nin eskisi kadar heyecan uyandırmaması.. referandumdan çıkan sonucun ‘kılpayı’ oluşu.. böyle bir gelişme için şartların müsait olduğu izlenimini veriyor…

Ben ise.. ülkenin durumuna.. AK Parti’ye.. referandum sonucuna bakarak.. bunun bugün için olamayacağını düşünüyorum.

Dikkat ettiyseniz ‘bugün için’ kısıtlamasıyla bu görüşe sahibim.

Medya düzeni.. trollerin varlığı.. OHAL.. bunlar da önemli sıkıntı kaynakları.. ancak hepsinden önemlisi ise ‘dava arkadaşlığı’ kavramına verilen olağanüstü önem…

Her şeye rağmen halkın yüzde 50’sini içinde barındıran bir partiyi terk etmenin zorluğu da ortada…

İsimleri telâffuz edilen siyasiler AK Parti tarihinin birer parçası; ona ömürlerinin büyük bölümünü vermiş insanlar. Şimdi birden bire onun ‘muhalifi’ olarak ortaya çıkmak hiçbirine akıl kârı gibi gelmez; gelmiyor da…

Politik tercihleri beğenmeseler.. tutulan yolla ilgili kuşkular taşısalar.. yeni kadrolarla kendi dönemlerinin yol arkadaşlarını mukayese ettiklerinde hayal kırıklığı yaşasalar.. bütün bunlar olsa bile.. “Elveda AK Parti” demek onlara giran geliyor…

Bunlar bana o isimlerin teker teker aktardıkları görüşler değil; onları izlerken benim çıkardığım sonuçlar… O isimler kendileri hakkında senaryo yazanlar kadar da bu konuları konuşmuyorlar…

Ne kendi aralarında, ne de başkalarıyla…

Oradan, o kadrodan fazla bir şey beklememek gerekir.

Beklenti boşuna değil ama…

Ancak yeni parti beklentisi de günümüzün bir gerçeği…

Her beklenti.. bir gün gelir.. ona cevap teşkil edecek bir oluşuma ebelik edebilir.

Özellikle de dönüşüm dönemlerinde.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde yer alan isimlerdi; önce CHP kuruldu, ardından Cumhuriyet ilân edildi. İçinden ‘farklı’ bir partinin (DP’nin) çıkabilmesi için, İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesi ve Türkiye’nin ‘Batı bloku’ içerisinde kalacağının anlaşılması gerekti.

Akıllıydı İsmet İnönü; doğumun CHP içerisinden çıkmış bir kadro eliyle olmasını tercih etti.

[Doğrusu, 7 Haziran (2015) seçimi sonrasında, Tayyip Erdoğan’ın da öyle bir yola gideceği umuduna kapılmış, AK Partili rahatsızları parti kurmaya teşvik edeceğini, bir sonraki seçime ayrı ayrı girecek iki partinin o güne kadar görülmemiş bir çoğunluğu elde ederek aralarında koalisyon kuracaklarını düşünmüştüm. Olmadı tabii…]

AK Parti’nin doğumu da bir başka dönüşüm döneminin ürünüdür: 28 Şubat’la denenen ‘vesayetçi yönetim’in yürümeyeceğinin.. buna karşılık Fazilet Partisi’nde devama da izin verilmeyeceğinin.. görünür hale gelmesi.. toplumun o kadroya güvendiği halde ‘sistem dışı’ görüntüsünden çekindiğinin anlaşılması..

Bütün bunlar AK Parti’yi doğurdu.

Ne çıkarıyoruz bu tahlilden? Şunları:

Yeni parti bir dönüşümü izler.. dönüşümü gerçekleştirenden farklı bir kadronun eseridir.. o kadronun açtığı yolu genişletmek için yola çıkan insanlar tarafından oluşturulur…

İhtiyaç olup olmadığını bu tahlilden hareketle tespit edebiliriz.

Kendi tespitimi yazabilirim: Evet, yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç var bugün…

Vakti gelince

AK Parti’nin iktidarı boyunca hemen her alanda açtığı, ama kendi tercihleri sebebiyle sürdürmekte zorlandığı yolları biraz daha genişletecek.. içeride barışı tesis edecek.. dışarıda Türkiye’yi de tehdit etmeye başlamış savaşçı havayı tersine çevirecek.. Batı ile kavgasız olacak.. Doğu ile dostane ilişkiler kuracak.. İslâm Dünyası’na örnek bir Türkiye idealini gerçekleştirecek..

Böyle bir partiye ihtiyaç var.

Vaktiyle AK Parti’nin kendisini tanımladığı ve uzun süre gerçekleştirebileceğine de inandırdığı ilkeler bunlar…

Evet, AK Parti de o ilkeleri yeniden benimseyerek kendi yarattığı boşluğu kapatabilir ve yeni bir partiye olan ihtiyacı ortadan kaldırabilir.

Ancak bu ihtimal de AKP içerisinden yeni bir partinin doğması kadar zor görünüyor.

[Zor olmasına zordur, ama imkânsız da değildir.]

Ne olacak öyleyse, ne olabilir?

Ben bilmiyorum doğrusu. Bileniniz var mı?