Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olarak gösterdiği TBMM Başkanı Binali Yıldırım'a "Bu kadar rahatlık niye?" sorusunu yöneltti. Kiras, "İstanbul belediye başkanlığını çok da önemsemeyen, zaten bu şehrin problemleri konusunda herhangi bir yeni öneri de ortaya koymayan, özgün bir vizyonla İstanbulluların karşısına çıkmayan bir aday profili çiziyor Binali Yıldırım" dedi.
Kiras'ın "Binali Yıldırım’ın şansı" başlığıyla (10 Ocak 2019) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
...
Bir yandan, AK Parti’nin Yıldırım’ı aday göstererek “İstanbul’u garantilediği”yorumları… öbür tarafta “Yıldırım’ın kendisi bile kazanacağına inanmıyor. Bu yüzden anayasayı çiğneme pahasına mevcut koltuğunu korumaya çalışıyor”yorumları… Birbiriyle çatışan iki zıt algı… Üstelik her ikisinin kaynağında iktidarın kendisi var. Anlaşılır gibi değil…
***
Diğer yandan, AK Parti adayı Yıldırım’ın adaylığına ilişkin tek problem, kendisinin bile seçimi kazanma ümidi taşımadığına ilişkin bir algının rakiplerinin elini güçlendirmesi değil. Meclis Başkanı’nın seçim kampanyasını bu şapkasıyla yürütmesi, mesela yanında vali ve emniyet müdürüyle programlara katılması da aleyhinde bir hava oluşturuyor aslında. Sanki “devlet adına” geçici bir görevle İstanbul’a gelmiş de buradaki vaktini doldurunca hemen Ankara’ya dönmeyi bekleyen bir siyasetçi gibi görünüyor. İstanbul belediye başkanlığını çok da önemsemeyen, zaten bu şehrin problemleri konusunda herhangi bir yeni öneri de ortaya koymayan, özgün bir vizyonla İstanbulluların karşısına çıkmayan bir aday profili çiziyor Binali Yıldırım. Dostları bunları kendisine söylüyorlar mıdır bilmiyorum ama “dost acı söyler” diye biliyorum…
Buna karşılık, Binali Bey elbette “Ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık ve Meclis başkanlığı yapmış ve üstelik son seçimde yüzde 52 oy almış ittifakın adayı olan biri dururken başka kime oy verecek ki İstanbul?!” şeklinde bir düşünceye kendisini kaptırmayacak kadar siyaset tecrübesine sahip bir kişi. Öyleyse bu kadar rahatlık niye?