Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, kadın karşı şiddetle mücadele amaçlı imzalanan İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik tartışmaları bugünkü köşesine taşıdı. Kiras, "Bir diğer önemli problem ise 'eski AK Parti'nin hazırladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye hazırlanan 'yeni AK Parti'nin toplumun geniş kesimleriyle yeniden buluşmaktan ümidini kesip bu marjinal gruplarla bir 'siyasi sözleşme' imzalamış görünmesi." düşüncesini dile getirdi.
Kiras, Böyle bir alanda uluslararası bir girişime öncülük etmiş olmak ülkemiz için ve elbette bu icraatın altında imzası olan AK Parti iktidarı için gurur vesilesi olmalı. Oysa iktidar bugünlerde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme hazırlıkları yapıyor. Hiç kimse de buna şaşırmıyor. Neden? Çünkü mevzubahis sözleşme 'eski AK Parti' iktidarının icraat dosyası içinde yer alıyor." görüşünü savundu.
Kiras, "O tarihten sonra Suriye İç Savaşı, Gezi Parkı olayları, taban konsolidasyonu politikaları, referandumlar, 15 Temmuz ve başkanlık rejimine geçiş süreçlerinin birbiri ardınca yaşandığı 'yeni AK Parti' dönemi geliyor. Belki de bu ikincisine 'gerçek AK Parti' demek gerekiyor. Önceki yanıltıcı reklam gibi bir şeydi kimilerine göre. Eşine karşı şiddet uygulayan bir erkeğin bu eylemini tekrarlamasına engel olmak için yapılan düzenlemeler ve uygulamalardan 'Ailenin köküne kibrit konuluyor', 'Ailelerin dağılmasına yol açılıyor' diye şikâyet ediliyor. Akıl, mantık, vicdan bir yana, 'kocası karısını dövmesin diye aileler dağılıyor' şikâyeti bir yana… " değerlendirmesinde bulundu.
Kiras, "Bazılarımız yine de saf saf soruyorlar İstanbul Sözleşmesi muarızlarına, 'Bu ülkede eşleri tarafından türlü eziyetlere maruz bırakılan, hatta öldürülen kadınlar yok mu?' diye… Muhtemelen şimdi iktidara da sorulacaktır, 'Devlet ve yasa koyucu bu ciddi problem karşısında çözüm üretmek ve gerekli önemleri almak zorunda değil mi?' diye… İktidarın ne cevap vereceğini bilemeyiz ama iktidarı bu konuda bir yerden bir yere getirebilen marjinallerin gerçek fikirlerini pek saklamadıkları ortada. Bunlar 'aile işlerine devlet karışamaz' diye düşünüyorlar. 'Karımı dövüp dövmeyeceğime veya kızımı okutup okutmayacağıma ben karar veririm' diyorlar… Ama bunu 'dinin hükmü' diye anlatıyorlar. Asıl problem belki de bu." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın