Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Suni gündemlerden çıkıp da gerçek gündemlerimize bir türlü odaklanamıyoruz. Türkiye içinde bulunduğu büyük problemleri tartışması, çözüm yolları araması gerekirken, 'darbe söylentileri, başörtüsü' gibi konularla meşgul ediliyor." açıklamasını yaptı.
Karamollaoğlu düzenlediği basın toplantısında, "Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Bey’in vefatının yıl dönümü. Kendisini rahmetle anıyorum, Kıbrıs’ta bir destan yazılmasına vesile oldu. Kendisi de bu istikamette çok büyük gayretler gösterdi. Allah mekânını cennet etsin." dedi.
Karamollaoğlu, "Bu ülke, bu topraklar üzerinde yaşayan her dilden, her görüşten, her inançtan insanıyla birlikte hepimizin. Bu sebeple biz yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bu anlayış ile adımlarımızı attık ve bu ülkeye hizmet ettik. Nitekim toplumu kucaklayan, ayrım yapmayan, kutuplaşma ve kamplaşmanın karşısında olan bu anlayışımızın meyveleri; manevi değerlerin ihyası, Kıbrıs Barış Harekâtı, Ağır Sanayi Hamlesi, D8’lerin kurulması, Havuz Sistemi ile bu memlekete hizmet olarak ortaya çıktı" diye konuştu.
"Türkiye’nin sorunları ancak diyalogla çözülebilir"
Karamollaoğlu, "Biz her daim bu ülkenin refahını, huzurunu ve saadetini önceledik. Milletimiz için ne yapılması gerekiyorsa tereddüt etmeden icra ettik. Bu tavrımızı bugün de taviz vermeden sürdürüyoruz, biz inanıyoruz ki; Türkiye’nin sorunları ancak bir araya gelinerek ve konuşularak diyalog yolu ile çözülebilir. Biz ülkemizin sorunlarını çözmek için muhatap ayrımı yapmadık, yapmayacağız." ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın ziyareti
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaretine ilişkin olarak, "Biz her görüşten, her siyasi partiden ve her anlayıştan insanlarla ülkemizin sorunlarını görüşmeye ve çözüm yollarını aramaya devam edeceğiz. Ülkemizin ve tüm insanlığın yaşadığı problemleri, acıları kalbimizde hissediyoruz. Çünkü biz bu ülkenin ve milletimizin derdini, sıkıntısını biliyoruz. Sn. Cumhurbaşkanı’nın YİK Başkanımız Oğuzhan Asiltürk Bey’i ziyaretini de bu çerçevede değerlendiriyoruz. Bir diyalog kurulmuş, bir adım atılmış, bir ziyarette bulunulmuştur. Bunu ne çok küçümsemeye ne de abartmaya gerek olduğu kanaatinde olduğumuzu ifade etmeden geçemeyeceğim. Şu hususu vurgulamaya ihtiyaç duyuyorum biz bazı konuları gündeme getirirken ülkemizin asıl meselelerini bir kanara iteleyemeyiz görmezden gelemeyiz." değerlendirmesini yaptı.
Karamollaoğlu şunları kaydetti:
"Bakınız; son yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de geçinemiyoruz diyenlerin oranı %51’e ulaşmış durumda. Bir başka araştırmada ise borcu olduğunu söyleyen insanımızın oranı ise %77. Bu rakamlar Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, insanımızın hali pürmelâlini net bir şekilde ortaya koyuyor. Daha somut bir örnek isteyenler; Kayseri’de ucuz karnabahar almak için sıraya giren milletimizin haline baksınlar.
"Türkiye’nin gerçek gündemine odaklanmalıyız"
Türkiye’mizin gerçek gündemi; adaletin rafa kaldırılması, işsizliğin patlama yapmış olması, her geçen gün artan hayat pahalılığı, eğitimde yaşanan sıkıntılardır, ama gelin görün ki suni gündemlerden çıkıp da gerçek gündemlerimize bir türlü odaklanamıyoruz. Türkiye içinde bulunduğu büyük problemleri tartışması, çözüm yolları araması gerekirken, “darbe söylentileri, başörtüsü” gibi konularla meşgul ediliyor. Bu yaklaşımla ne yazık ki ülkemizin sorunlarını çözemeyiz, insanımızın yarasına merhem olamayız.
"Aşı ne zaman başlayacak?"
"Bugün içinde bulunduğumuz bir başka endişe verici konu ise Mart ayından bu yana ülkemizde etkisini gösteren Covid 19 salgınıdır. Salgın ne yazık ki hâlâ devam ediyor lakin ülkemiz aşı konusunda ciddi bir kafa karışıklığı yaşıyor.
Biz hıfzıssıhhayı ortadan kaldırdığımız için Türkiye’de bu meseleyi kendine dert edinen ve çalışma yapana da rastlamadık. Elbette üniversitelerde bir takım çalışmalar vardır ama hıfzıssıhha ortadan kaldırılmasaydı çok ciddi bir mesafe kat etmiş olacağımıza gönülden inanıyorum. Ama son 18 yılda bu temel kurumlar tarihe karıştı biz de aşıyı dışarıda aradık.
Aşıyı sipariş ettiğimiz firma ile ilgili tartışmaları bir kenara bırakarak konuşmak istiyorum. Afrika’da Gine dahi pilot aşılamaya başladı, şu an dünyada 46 ülke aşılamaya başlamış durumda. Türkiye’nin bu noktada hâlâ Faz-3 aşamasında olması düşündürücüdür. Aşı süreci ile ilgili kamuoyuna şeffaf bir bilgilendirme yapılmaması da bu şüpheleri kuvvetlendirmektedir. Bu durum karşısında üzülmemek elde değil!
"Esnafın mağduriyeti giderilmeli"
Covid -19 salgın sürecinin mağduru olan birçok kesim var. Bunun da başında esnafları mız geliyor, işleri düştü, bir kısmı ise neredeyse hiç iş yapamıyor. Siftahsız kepenk kapatan esnaflarımız var. Çalışamayan müesseseler var bunlar çalışanına nasıl maaş ödesin? Ne yazık ki bu süreçte insanımız yalnız bırakıldı…
İktidar bu konuda sınıfta kaldı desek yanlış olmaz. Fakat şunu söyleyeyim mağdur olanların başında esnafımız geliyor. Özellikle küçük esnaf…Kafe, lokanta gibi yerlerde mağduriyet normalin çok ötesinde, onların derdi ile mutlaka ilgilenilmesi ve küçük esnafın ilgilenilmesi elzemdir. Biz burada onların sıkıntılarını da dile getirmeyi bir vazife biliyoruz. Sokağa çıkma yasağı kapsamındaki bazı muğlâklıklar yüzünden sıkıntı içinde olduklarını söylüyorlar.
Temizlik, hırdavat, zücaciye vb. ürün satışı yapan esnafın iş yerlerini açamamasından dolayı ortaya çıkan problemlerin giderilmesini talep ediyor, bu kardeşlerimizin iş yerlerinin açılmasını istiyoruz.
"KYK mağdurları var, bunlar için iktidar kılını kıpırdatmıyor"
Bunlardan başka sürekli dile getiriyoruz ama bir daha vurgulamak istiyorum. KYK mağdurları var bunlar için iktidar kılını kıpırdatmıyor. KYK mağduru gençlerimiz var, iş bulamayan bir öğrencinin aldığı krediyi nasıl ödeyeceğini kimse gündemine almamış. Devlet önce o öğrenciye bir iş bulmalı ki, verdiği kredinin taksitlerini öde demek mantıklı bir iş değil. Atanamayan öğretmenler meselesi var hala eğitim fakültelerine de öğrenci alınıyor! Tıbbi sekreterlerin sıkıntıları var onlar da atanamıyor.
Bu kürsüden elimizden geldiğince derdi olan insanımızın derdini hem milletimize hem yetkililere duyurmaya gayret ediyoruz. Bugün de bir konuya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bakınız bugün ülkemizde moto kurye olarak çalışan vatandaşımızın sayısı 1 milyona yaklaşmış durumda. Ne yazık ki; pandeminin başladığı Mart ayından beri 160 moto kurye hayatını kaybetti.
2019 yılında ise 200’e yakın moto kurye hayatını kaybetti, 250’si de yaralandı. Bu acı rakamların sebepleri çok fazla, fakat üzülerek ifade ediyorum ki bu işi yapan arkadaşlarımız genellikle genç yaştalar ve günlük 12-14 saat arası çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu noktada yapılması gerekenler; moto kuryelerin kasksız, eldivensiz, sağlıksız ve güvencesiz şartlarda çalıştırılmalarına müsaade edilmemesidir. Moto kuryelerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi için de ivedilikle adımlar atılmalıdır.
"Kişisel özgürlükler ve gizlilikle alakalı olan maddelerdeki istisnalar yeniden ele alınmalı"
Gerek ABD’de yaşana son süreçte gerekse ülkemizde Whatsapp ile ilgili yaşanan tartışmalarda gördüğüm bir noktaya temas etmek istiyorum. Teknoloji şirketlerinin bireylerin verilerini depolaması ve bu verileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanması, yeri geldiğinde istihbarat örgütlerinin ve ticari amaçlı bu bilgilerin kullanılabilir olması endişe vericidir.
Teknolojik diktanın ortaya çıkaracağı sonuçları bugünden tartışmalıyız. Geleceğe dair insan fıtratına uygun, insanı insanın kurdu değil dostu gören bir sosyal düzen inşa etmek gayretinde olmalıyız. Kapitalizmin insanı her haliyle bir metaa olarak gören yaklaşımının insanlığa fayda veremeyeceğini belirtmek istiyorum. Bundan 70 sene önce kurtarmaya gittiğimiz Güney Kore, teknolojide önemli bir noktaya gelirken biz bu süreçte ne yapmışız! Sadece onların pazarı olmuşuz.
Japonya’nın ya da Tayvan’ın yaptığını biz neden yapamıyoruz? Çünkü kendimizi ABD'ye teslim etmişiz! Burada çözüm her alanda bağımsız bir ülke olabilmek, kendi teknolojik alt yapımızı tam manası ile kurabilmektir. Bunun yanı sıra; Kişisel özgürlükler ve gizlilikle alakalı olan maddelerdeki istisnalar yeniden ele alınmalıdır.Kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi ve anonim hale getirilmesi hakkı (Madde 7) daha açık olmalı ve yasal olarak daha iyi yapılandırılmalıdır."