Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Birbiri ardına gelen zamlara sert bir dille tepki gösteren Karamollaoğlu, "Bakınız sadece son 1,5 yılda; Euro yaklaşık %55, Dolar %46, Altın fiyatları %71 düzeyinde artış gösterdi. Özetle; uzunca bir süre önce başlayan sağanak zam yağmuru; artık dolu ve fırtınaya çevrilmiş durumdadır. Dolu gibi yağan zamlar nedeniyle insanımız her geçen gün daha da zorlanmakta; geçim sıkıntısı giderek büyümektedir" diyerek iktidarı uyardı.
"Seyyanen yapılması gereken zamlar bir an evvel maaşlara yansıtılmalı, emeklilerimizin bayram ikramiyeleri de en az 2000 liraya çıkartılmalıdır. Bu yetmez, aynı zamanda yıl başından bugüne maaşları eriyen tüm çalışanlarımıza da yıl sonu beklenmeden bu aydan geçerli olmak üzere en az %25-30 düzeyinde ücret artışı sağlanmalıdır" diyen Karamollaoğlu, "Bayram müjdesi ancak böyle verilir, insanımıza ancak bu şekilde bir nebze de olsa rahat bir nefes böyle aldırılır" diye konuştu.
Karamollaoğlunun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“2021 yılının ilk yarısını geride bıraktık, geçtiğimiz hafta haziran ayının son gününde basın toplantımızı gerçekleştirmiştik. Bugün ise hem temmuz ayının hem de yılın ikinci yarısının ilk basın toplantısında sizlerle bir araya geldik. Sözlerimin hemen başında üzülerek ifade ediyorum ki; daha şimdiden temmuz ayında, Haziran'ı mumla arar hale geldik. 30 Haziran'ı, 1 Temmuz'a bağlayan gece ardı ardına zam haberleri geldi. Bir gecede Elektrik %15, Doğalgaz %12, LPG %15, Öğrenci Harcı %10 zamlandı. "Pandemide Normalleşme"nin başladığı ilk günden beri adeta bir "Anormal Ekonomik Pandemi" ile karşı karşıya kaldı insanımız...
“Dolu gibi zam yağıyor”
Kıymetli arkadaşlar; uzunca bir süredir her yeni güne zam haberiyle uyanıyor, her gece yatmadan yeni bir zam haberi alıyoruz. Bir ürüne yıl içerisinde 7-8 kez zam geliyor; bir yıl içerisinde toplamda %100'leri bulan zamlar insanımızın belini büküyor. Durum öyle bir hal aldı ki; market çalışanları, fiyat etiketlerini değiştirmekten yorgun düştüklerini ifade ediyor. Allah aşkına; evlerimizdeki en temel ürün olan sıvı yağ fiyatlarına bir bakın! %100'leri aşan zamlar nedeniyle insanımız yağ alırken kara kara düşünür hale geldi. Bunun yanında Türk Lirası her geçen gün eriyor, diğer para birimleri karşısında her geçen gün değer kaybediyor.
“Sağanak zam yağmuru, artık dolu ve fırtınaya çevrilmiş durumda”
Bakınız sadece son 1,5 yılda; Euro yaklaşık %55, Dolar %46, Altın fiyatları %71 düzeyinde artış gösterdi. Özetle; uzunca bir süre önce başlayan sağanak zam yağmuru; artık dolu ve fırtınaya çevrilmiş durumdadır. Dolu gibi yağan zamlar nedeniyle insanımız her geçen gün daha da zorlanmakta; geçim sıkıntısı giderek büyümektedir.
“Enflasyon şampiyonu Türkiye”
Muhterem arkadaşlar; Bildiğiniz üzere TÜİK enflasyon oranlarını açıkladı. TÜİK verilerine göre; Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2021 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %1,94, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,45, bir önceki yılın aynı ayına göre %17,53 artış gösterdi. Bu oranlarla, tüketici enflasyonu son 2 yılın zirvesine çıkmış oldu. Ayrıca bu oranlar TÜİK'e göre; gerçek rakamların bunun çok daha üzerinde olduğu hem uzmanlar tarafından tespit ediliyor hem de vatandaş tarafından çarşı-pazarda hissediliyor. Ama bu oranlara rağmen; Türkiye enflasyonda adeta şampiyonluğu kimseye kaptırmıyor!
Bakınız enflasyonda diğer ülkelere kıyasla ne durumdayız;
-Dünya ortalaması: %3,66
-Gelişmiş ekonomiler: %1,86
-G7 ülkeleri: %2,05
-AB ülkeleri: %1,90
-Gelişmekte olan ülkeler: %4,99
“Biz, TÜİK'in marketi ile insanımızın marketi arasındaki fiyat farklarına itiraz ediyoruz!”
Türkiye'de ise yıllık enlasyon oranı, resmi rakamlara göre dahi, %17,53! Tabi hal böyle olunca, ayrıca Türk Lirası da her geçen gün değer kaybettikçe; yurt dışından gelenler elbette arabalarının deposu boş gelip, dolu gidiyor! Türkiye, diğer ülkelerden gelen insanların toptan alışveriş yaptıkları ucuz market haline geldi! Biz, bu durumu ülkemize yakıştıramıyoruz! Biz, TÜİK'in marketi ile insanımızın marketi arasındaki fiyat farklarına itiraz ediyoruz! Bizim gönlümüz, insanımızın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale getirilmiş olmasına razı gelmiyor! Bizim yüreğimiz, insanlarımızın her geçen gün alım gücünü kaybetmesi karşısında sızlıyor! Biz, bu şartlar nedeniyle ülkemizin yetişmiş insan kaynağının tek tek yurtdışına gidiyor olmasından ve gençlerimizin de artık çoğunluğunun yurtdışında yaşama hayali kuruyor olmasından dolayı kahroluyoruz! Fakat bilinmeli ki; Türkiye bu kötü gidişata mahkûm değildir ve insanımız bu kötü şartlarda yaşamaya mecbur değildir! Saadet Partisi olarak, biz bu kötü gidişata son vermeye ve ardından da 83 milyon insanımız için daha iyi, daha güzel imkanları tesis etmeye ve her anlamda "yaşanabilir Türkiye"yi inşa etmekte kararlıyız.
Tütün fonu
Muhterem arkadaşlar; sözün burasında tütün üreticilerimizin sorunlarına da kısaca değinmek istiyorum. Hatırlayın; 1986 yılında bir Tütün Fonu kurulmuştu. Kurulan bu fon ile birlikte; bir yandan ithal tütün ve tütün mamulleri üzerine ilave bir yük getirerek yerli tütüne koruma sağlama, diğer yandan elde edilen gelirle hem tütün yetiştiricisinin hem de tütün sektörünün geliştirilmesine hizmet etme gibi iki yönlü fonksiyon icra etme amaçlanıyordu. Fakat bu durum uluslararası şirketleri rahatsız etmiş olacak ki; adım adım işletilen bir süreç neticesinde bu fon son olarak 2018 yılında Cumhurbaşkanı kararı ile sıfıra indirildi ve 2019 yılında da tamamen kaldırıldı. Tütün fonunun devamı uluslararası sigara üreticilerinin Türk sigara pazarına hâkim olmasının önünde bir engel olarak görüldü ve bu süreç işletildi. Bu süreç içerisinde 2003 yılında %40-42 oranında olan yerli tütün kullanım oranı ise, 2020 yılına geldiğimizde %11'lere kadar inmiştir. Türkiye’de tütün politikamız, diğer tarım politikalarında olduğu gibi üreticimizin aleyhine gelişmiş ve böylelikle sigara üretiminde yerli tütün kullanımı hızla azalmış, tütün üreticileri sınırla sayıdaki alıcının insafına terk edilmiştir. Sonuçta tütün üreticimiz üretime küstürülmüş; sigara tüketicileri ise uluslararası şirketlerin ürünlerine mahkum edilmiştir. Biz Saadet Partisi olarak, sürekli yerli ve milli olmaktan dem vuranların; hemen hemen her alanda uyguladıkları işte bu gayri yerli ve gayri milli politikalara itiraz ediyoruz. Üreticimizi küresel şirketlerin insafına terk eden, tarımda ülkemizi tamamen dışa bağımlı hale getiren; sonuçta hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur eden bu ekonomik anlayışın son bulması gerektiğine inanıyoruz.
“Türkiye iyi yönetil(e)miyor, adeta savruluyor”
Çok açık ifade ediyorum; Türkiye iyi yönetil(e)miyor, adeta savruluyor. Bugün Türkiye’de;
-Kirli bir mafya, iktidar ve medya ilişkisi var.
-İnsanların tapulu mallarına, otellere mafyatik yollarla çökmek var.
-Şantaj var, tüm kurumlara ve devletin tüm kılcallarına varıncaya dek ahlaksızlık var.
-İftira var, yalan var, karalama kampanyaları var.
-Gücün medyası ve güçlünün hukuku var.
Peki ne yok?
-Türkiye’de adalet yok, hukuk yok!
-Şeffaflık yok; ehliyet ve liyakate önem vermek yok!
-Vatandaşı düşünen idareci yok!
Daha da vahimi; bu var olan yanlışlıkları yok etmek için çaba gösteren, yok olan değerlerin ve güzelliklerin de yeniden var olabilmesi ve bunların ülkemizde hakim olabilmesi için gayret eden iktidar yok!
“Nimet ve külfet dengeli paylaşılmıyor”
Muhterem arkadaşlar; tüm bu var ve yoklar arasındaki dengede insanımızın canını en çok yakan şey ise nimet ve külfet paylaşımındaki adaletsizliktir! Aziz milletimiz fedakâr ve cefakardır; sıkıntılara göğüs germeyi bilir. Fakat insanımız, bir avuç azınlık sefa sürerken; onların sürdüğü sefanın faturasını ödeme cefasının kendilerinin sırtına yüklenmesi karşısında da artık isyan eder hale gelmiştir ve de haklıdır! Bir tarafta birkaç müteahhite teşvik üstüne teşvik ve vergi affı gelirken; diğer tarafta yüz binlerce esnafımız tek kuruş yardım alamamaktadır! Bir tarafta bunca vahim iddialar karşısında kılını kıpırdatmayan; diğer tarafta ise ağzını açan herkesi içeri alan, sırf birkaç eleştiride bulundu diye ters kelepçeyle bir kadın siyasetçiyi gözaltına alan adalet ve güvenlik mekanizması var! Bir taraftan insanımıza porsiyonlarınızı küçültün tavsiyesi gelirken; diğer taraftan Marmaris'e bir yazlık saray daha yapan anlayış var! Bir tarafta haksız yere hapse atılan, AYM'nin hak ihlali kararına rağmen serbest bırakılmayan siyasilerin olduğu ülkemizde, diğer tarafta suçu ve suçluyu kendi siyasi ortaklıklarına göre belirleyen siyasiler var!
“Masum insanlar suçlu, suçlular da kahraman ilan ediliyor”
Evet; ülkemizde hemen her konuda iktidar ve ortakları ile kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerine en ufak da olsa itirazlarda bulunan insanlar arasında büyük ayrımlar yapılıyor. Siyasi ortaklıklara göre masum insanlar suçlu, daha da kötüsü suç işlemiş olanlar da kahraman ilan edilebiliyor Sadece ittifak ortaklıklarını devam ettirebilme saikiyle, ülkemizi ilgilendiren en hayati konulara yol çiziliyor, istikamet belirleniyor. "Ya bendensin ya da hain" anlayışı demokrasiyi işlemez hale getiriyor, siyaseti tıkıyor, adaleti yaralıyor. İttifak ortağının Ak Parti'yi mecbur bıraktığı bu aşırı güvenlikçi söylem ve "iki kutuplu Türkiye" mantığı; Türkiye'yi esir alıyor, özgürlükleri her geçen gün kısıtlıyor, ekmeğimizi küçültüyor, insanımızı yoksullaştırıyor. Türkiye'nin bu sıkışmışlık halinden, siyaset başta olmak üzere hemen her alana hakim olan tıkanmışlık halinden bir an evvel kurtulması, insanımızı rahatlatacak adımların ivedilikle atılması gerekiyor.
Bayram müjdeleri
Saadet Partisi olarak, vatandaşların sırtına yüklenen külfete ortak olması gerekenlere, yani ülke yönetme sorumluluğunu omuzlarında hissetmesi gerekenlere buradan çağrıda bulunuyoruz; Her geçen gün artan hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve işsizlik karşısında artık harekete geçme zamanınız geldi de geçiyor bile! Bu enflasyon oranlarının ağırlığı altında; emeklilerimizi, memurlarımızı, işçilerimizi daha fazla ezdirmeyin. Seyyanen yapılması gereken zamlar bir an evvel maaşlara yansıtılmalı, emeklilerimizin bayram ikramiyeleri de en az 2000 liraya çıkartılmalıdır.
Bu yetmez, aynı zamanda yıl başından bugüne maaşları eriyen tüm çalışanlarımıza da yıl sonu beklenmeden bu aydan geçerli olmak üzere en az %25-30 düzeyinde ücret artışı sağlanmalıdır. Memur sizden bunu bekliyor, emeklilerimiz sizden bunu bekliyor ve tüm çalışanlar sizden bunları bekliyor. Bayram müjdesi ancak böyle verilir, insanımıza ancak bu şekilde bir nebze de olsa rahat bir nefes böyle aldırılır.
Ülkemizin ve insanımızın gerçek gündemi de işte bunlardır; bu ülkenin nimetini paylaşanların bu nimetlere 83 milyon insanımızı da ortak etmesi gerekir. Aksi halde işte bugün olduğu gibi, birileri binlerce lira hem de 3-5 maaş birden alırken; insanımız enflasyonun ve açlık-yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilir.
Birileri geceliği 70-80 bin liralık otellerde tatil yaparken; insanımız artık bırakın tatile gitmeyi, çoluk-çocuğuyla hafta sonu piknik yapmaya dahi gidemez hale gelir. Biz Saadet Partisi olarak, bugün iktidarda bulunanlara bunları çözüm yolları olarak gösteriyoruz. Seçime değil geçime odaklanıyor; Geçim İttifakımız kapsamında işçilerimizle, çiftçilerimizle, esnafımızla, öğrencilerimizle ve toplumumuzun her bir kesimi ile bir araya geliyor, dertlerini dinliyor, çözüm önerilerimizi paylaşıyoruz. İktidar bu söylediklerimizi bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da yine görmezden ve duymazdan gelmeye devam ettiği taktirde; inanıyoruz ki milletimiz ilk seçimde Saadet Partisi'ni güçlü bir şekilde yetkilendirecektir. İşte o zaman da biz; bu yetkilendirmenin tüm gereklililerini ve bugün iktidara çözüm olarak sunduğumuz tüm adımları ve daha fazlasını eksiksiz yerine getireceğiz. Biz, milletimizin yüzünü güldürecek, insanımızın omuzlarındaki yükü hafifletecek, ülkemize her anlamda itibarını yeniden kazandıracak adımları atmakta kararlıyız. Daha önce yaptık, yine yaparız. Bu sözlerle basın toplantımıza son veriyor; sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbet ve hürmetle selamlıyor, katılımınız için teşekkür ediyorum.