Gündem

Karakoldaki dayağa 5 soru

İzmir'de bir kadını karakolda döven polislerin olaydan 4 ay sonra tepkiler üzerine görevden uzaklaştırılmaları akla 5 soru getirdi.

12 Aralık 2011 02:00

 T24- İzmir'de bir kadını karakolda döven iki polisin olaydan 4 ay sonra tepkiler üzerine görevden uzaklaştırılmaları akla 5 soru getirdi.





Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, İzmir'de Fevziye Cengiz'i karakolda döven iki polisin olayın üzerinden 4 ay geçtikten sonra basına yansımasından ve kamuoyu tepkisi nedeniyle görevden uzaklaştırılmalarının akla getirdiği sorulara dikkat çekti.

İşte Mehmet Y. Yılmaz'ı bugünkü (12 Aralık 2012) yazısı ve yönelttiği 5 soru...



Ceberut devlet geleneğinin bir sonucu

İzmir’de iki sivil polisin karakola götürdükleri bir kadına işkence etmeleri ve sonra da hem amirleri hem de savcılık tarafından “koruma altına alınmaları” Türkiye’deki devlet sisteminin bir sorunudur.

Kusurlu memuru, bu kusuru işlediğine pişman etmek yerine, suçu görmezden gelmek ve hatta bu olayda olduğu gibi “sırtını pışpışlamak” gibi bir sorun bu.

Olay 17 Temmuz’da meydana gelmiş. Polislerin görevden uzaklaştırılabilmeleri için olay ile ilgili karakol kamerası kayıtlarının Vatan gazetesi tarafından yayımlanması ve bundan sonra ortaya çıkan kamuoyunun büyük bir tepki göstermesi gerekti.

Demek ki:

1.
Polisler, üstleri tarafından korunmuş. Karakolda elleri bağlı bir kadını döven iki polisi önceki güne kadar görevde tutmaya devam eden İzmir Emniyet Müdürü ve onun altında bu işe bakmakla sorumlu yardımcıları da bir soruşturmayı hak ediyorlar.

2. Dayakçı polisler karakoldaki arkadaşları tarafından da korunmuşlar. Video görüntülerinde kadının dövüldüğünü gören bir üniformalı polis, dayakçılar ile kurbanı “kamera görüş alanının dışına çıkarmaya” çalışıyor. Bir diğeri bir şey olmamış gibi kenarda dikilip seyrediyor. Görevleri dayakçılara engel olmayı gerektirirken açıkça yardım ediyorlar, görmezden geliyorlar. O karakol polisleri için nasıl bir işlem yapıldı?

3. Karakolda tutulan polis raporunda dayaktan söz edilmediğini Vatan gazetesi dün ortaya çıkardı. Raporu tutan üç polisin kimler olduğunu bir üstteki maddede bulabilirsiniz. Sadece yardımcı olmak ve görmezden gelmek değil, olayı örtbas çabası da var, resmi evrakın çarpıtılması söz konusu.

4. Savcılık belli ki karakoldaki video kaydını izlemeden işlem yapıp, iddianamesini yazmış. Deliller eksik toplanmış, mağdurun şikâyeti üzerine yapılması gereken inceleme yapılmamış. HSYK da bir soruşturma açarak bunun bilinçli bir ihmal mi, yoksa görevi savsaklamak mı olduğunu bulmak zorunda.

5. Gözaltına alma işlemi öncesi ve sonrası ile ilgili hekim raporları nerede? Hekimler kadının şiddete uğradığını görmemişler mi, görmezden mi gelmişler? Bu da ayrıca soruşturulmalı.
Karakolda işkence ve kötü muamele ile mücadele sözle değil, somut olaylarda ağır şekilde cezalandırıcı olmakla mümkün olabilir. Bekleyip, neler olacağını hep beraber görelim.